Bildiğiniz üzere Altın Portakal Film Festivali’nde Tamer Karadağlı’nın, “En İyi Kadın Oyuncu Ödülü”nü kazanan Nihal Yalçın'ın konuşması esnasında sözünü keserek ödülü uzatması gündem oldu.
İzlediğim kadarıyla Karadağlı’nın karakteri ödül vermeye uygun değil. Zira ödül alan kişinin konuşmasını saygıyla dinlemek ve ödülünü vermek için beklemek sabır gerektirir.
Yalçın’ın ödülünü almadan konuşma yapması ve konuşmayı uzun tutması yanlış olabilir. Ödül töreni prosedürüne uygun olmayan bir davranış da olabilir. Her ne olursa olsun Karadağlı’nın nezaket çerçevesinde hareket etmesi gerekirdi.
Törenin ardından Nihal Yalçın’a destek veren kadınların tepkisine karşılık Karadağlı’nın sonraki yapmış olduğu açıklamaları ise dehşet verici.
“Milliyetçi bir insanım” diyerek Yalçın’ı, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarından edindiği izlenimle terörle ilişkilendirmesi hiç yakışmadı.
Sahnede yaşananları kendisine ve izleyicilere saygısızlık olarak değerlendirdiğini ve buna tepki olarak ödülü verdiğini söylemiş olsaydı, başım gözüm üstüne…
Bugüne kadar ödül törenlerinde bir sürü sorunlar yaşandı, sosyal medya linçi yiyenler oldu ama hiçbiri kendini ifade etmek için böyle bir yola başvurmadı.
Karadağlı’nın açıklamalarından sonra aklıma ilk gelen şunlar oldu;
Karadağlı ödülü alan sanatçının siyasi görüşüne veya etnik kimliğine göre mi davranış sergiledi?
Ödül alan sanatçı “milliyetçi” vs. olsaydı aynı şekilde mi davranırdı yoksa sabırla konuşmasını bitirmesini mi beklerdi?
Bir kadın olarak, kendini ifade etmek veya davranışını savunmak adına karşısındakini tu kaka yapan zihniyetten yoruldum.
Ve bence üzerinde durulması gereken diğer bir husus da Devlet Bahçeli gibi ikili ilişkilerinde nezaket sahibi bir siyasi parti liderinin, Karadağlı’yı telefonla arayarak tebrik etmesi… Olmadı, Devlet Bey…
Çünkü ödül töreninde yaşananların ne milliyetçilikle ne de terörle ilgisi vardı. Olay; bir adamın, bir kadına yaptığı nezaketsiz bir davranıştı.
Bu kadar…