İskender Özturanlı
Servetin vergisi, devletin krizi ve demokrasi
• Demokrasi siyasal kararlara ve siyasal temsile eşitlik içinde bir katılımı öngören sistemdir, öngörür ama bunu gerçekleştirirken engellerle karşılaşır. Demokrasi sadece kendi kendisi ile tanımlandığında sanıldığı kadar güçlü değildir, demokrasi kendi içinde kırılgandır ve zaaflıdır, bu yüzden ekonomik aktörlerin, sınıfsal ve siyasal erki ellerinde tutanların keyfiliğine açık bir ortama da imkân verir, bizzat kendi kendini bitiren imkanlara açık bir rejimdir. Demokrasiyi, kuvvetli yapan hak ve taleplerin aranmanda ve istenmesinde özgür düşünce ve eylem, hukuksal, hiyerarşik ve ekonomik anlamda adalet ve sosyal adalet, insanın insanla temelde eşit haklara sahip olduğuna dair siyasal bakış ve örgütlenmelerin toplamıdır.
• İşte tam da bu yüzden demokrasi, yaklaşım ve yaşam farklılıkları ile kuvvetlenerek veya ona siyasal bir çizgi çekerek tarifte, tahlilde, tefsirde ve detayda farklılaşsa da bu sürekli ve değişen tariflerle, kitlelerin, kümelerin, sınıfların ve bireylerin, farklı inanç ve kimliklerin farklı tercihlere ve alternatiflere sahip olmasına ve temsil edilmesine dayalı bir mücadele ve müzakere imkanı demektir. Bu yüzden sağ-sol ayrımı, insanlık tarihinin belirli bir “momentumundan” itibaren, demokrasinin olgunlaşmaya başladığı dönemden itibaren geçerlidir, gereklidir. Bu temel ayrım siyaset denen, insanlık faaliyetinin ve siyasal varlığın omurgasını ve içeriğini oluşturmaktadır. Ve çok eski tanımıyla, siyaset insanların erdemli ve mutlu bir yaşama olan hasreti ve inancını, refahını, adil ve eşit paylaşımını, bireysel ve toplumsal özgürlüğünü hedefleyen bir anlamda gerçekçi, bir diğer anlamıyla ise ütopik ve dönüştürücü bir faaliyettir.
• Demokrasi kendi kendine yetmeyen bir tanım olarak her zaman başında bir siyasal farka ihtiyaç duyulmaktadır. Tam da bu yüzden sosyal demokrasi, sosyalist demokrasi, liberal demokrasi gibi farklı parametreler var olmak zorundadır.
• Ancak bu da yetmez, demokrasi aynı zamanda bir geçişlilik, siyasal erkte paylaşım ve erk üzerinde bir adalet ve telafi mekanizmasıdır, fırsatların farklı toplumsal kesimlerce ve bireylerce kullanımı, hakkı ve temsili geçici olarak taşıma mekanizmasıdır. Demokraside yöneticiler değişmek zorundadır, temsil ve hak adına, eşitlik, özgürlük ve adalet adına başka bir yol da yoktur zaten. Devlet adına bir güç kullanma hakkı ve ayrıcalığı, kurumlar ve örgütler adına tasarruf yapabilme imtiyazı, farklı bireyler ve toplumsal kesimler adına değişmek ve farklılıklarla zenginleşmek zorundadır. Genelde bir gelişim ve ilerleme olarak adlandırılan bu geçiş imkânı, fırsatı ve eşitliğinin ta kendisidir. Bunun olamadığı her yerde demokrasi, değil oligarşi vardır.
• Seçimler çoğunluğun oylarıyla güç dengesini değiştiren ve yeniden tanzim eden bir demokratik prensiptir. Özgür, eşit ve şeffaf olması şartıyla elbette…
• Ancak seçimlerle gelen kendi siyasal ikbaline karşıt da olsa onu o anda öngöremediği bir durum da olsa, çoğunluk lehine karar almak, erki, ekonomik ayrıcalığı tutanların, doğayı veya dünyayı kirletme hakkını elinde tutan mutlu azınlığın aleyhine de olsa gerekmektedir. Bu hakikatin omurgasıdır.
• Siyasal demokrasi toplumların sağlıklı gelişimi adına ekonomik ve politik anlamda ayrıcalıklı kesimlerin aleyhine, toplum veya çoğunluk lehine bir irade kullanmak demektir. İklim krizine yol açan sera gazı salınımını kârlarını maksimize etmek adına sürdürmenin, kendi hisse senetlerini yeniden piyasalarda almak gibi, her türlü finansal varlığını üretken bir değerin dışında her türlü manipülatif, fiktif kazançlarla katlayarak zenginleşen, off-shore tabela şirketlerde kağıt üstünde işlemden işleme geçtikçe karşılıksız kabaran vergisi ödenmemiş zenginliklerin, siyasal erk ile kurdukları gayrı ahlaki ve gayrı hukuki ilişkiler neticesinde, her türlü ihalede bire on fiyatlayan suni zenginliklerin esasında ödemeleri gereken bedeller toplumun ve çoğunluğun yararına ise asla anti demokratik değildir. Anti demokratik değildir ve siyasal iktidarlar esasında bunun için değişirler ve yenilenirler.
• Amerika Başkanı Biden’in partisindeki demokratik sosyalist akımın fazlasını istediği, iki demokrat senatörün ise ısrarla engellediği, servet vergisi tasarısı, özellikle pandemi sonrasında kamunun toplum ve halk adına kullanma iradesi göstereceği bir yoksulluk giderme ve eşitsizlik telafisi imkanıdır.
• Siyasal erki kullanan devletin toplum adına demokratik temsile götürerek azınlığa fedakârlık çoğunluğa ise toplumsal yarar geren siyasetin ta kendisidir. Bunlar seçim vaatlerinde zaten vardı.
• Bu taslak ile yüzde 15'lik kurumsal asgari vergiden 325 milyar dolar sağlanmasını öngörüyor. Şirketlerin sermaye piyasalarında kendi hisselerini geri almalarına da yaklaşık 125 milyar doları bulacağı tahmin edilen bir vergi getirmekte. Taslakta ayrıca minimum vergi oranı uygulamayan ülkelerdeki yabancı kurumlara yönelik cezalar var. Buradan 350 milyar dolarlık bir gelir bekleniyor. Bununla yetinilmiyor; yıllık geliri 10 milyonun üzerinde olanlar için yüzde 5, 25 milyon doların üzerinde olanlar için ise buna ek olarak bir de 3'lük vergi öngörüyor. Gelelim işin püf noktasına. Bu toplum lehine tecelli edecek yasa ile tüm toplumun sadece yüzde 0,02'si olumsuz etkilenecek.
• Türkiye’de bir siyasal dönem kapanmak üzere. Bu dönemin hasarı ve ekonomik sorunlar sadece liyakatli kadrolar ve iyi yönetişim ilkeleri ile aşılamaz.
• Eski dönemin sömürgen azınlığının fedakârlık edeceği, bir iradenin toplumsal mutabakat da sağlanmışken bir inisiyatif ve irade kullanacağını beyan etmesi gerekiyor.
• Bu bir eşitsizlik vergisi talebidir, aynı zamanda yeni bir toplumsal sözleşmenin de kurucu unsuru olmak zorundadır.
• Son üç yıllık kriz döneminin döviz üzerinden belirli büyüklükleri aşan fiktif kazançlar kademeli olarak vergilendirilmeli ve sosyal yardımlar olarak devlet bütçesine girmelidir.