Koronavirüs kadar tehlikeli: Kene ve sivrisinek

Koronavirüs tehdidi henüz geçmemişken, yaz aylarının gelmesiyle birlikte buna bir de kene tehdidi eklendi.
İstanbul’da yaşayan biri olarak bu iki tehdide karşı “ Büyükşehir Belediyesi ne önlem alıyor?” “Bizim vatandaş olarak ne tür tedbirler almamız gerekiyor” sorularına cevap bulmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanı Önder Yüksel ERYİĞİT ile bir söyleşi gerçekleştirdim.
Ve koronavirüsten de keneden de daha büyük bir tehdidin bize yaklaşmakta olduğunu öğrendim. Bir şey daha öğrendim: İnsan hayatını tehdit eden hastalıkların virüslerin vs. sorumlusu yine insan. Doğada, çevresine ve kendine bu kadar zarar verebilen başka bir canlı türü yok.
Önder Bey’in uyarıları çok önemli, lütfen okuyalım ve dikkate alalım.
Önder Bey, “Vektörlerle Mücadele” nedir?


İnsanlara hastalık bulaştıran canlılara vektör denir.
Vektörle mücadele bir üst tanımdır. Bunu ülkemizde, şehrimizde hatta dünyada sivrisinekle karasinekle keneyle mücadele şeklinde tanımlayabiliriz. Her alanda olduğu gibi “Vektörlerle Mücadele”yi de bilimden uzaklaşmadan yapacağız. Mart ayı başında Bilim Kurulu oluşturduk. Bu kurulun başkanlığında Hacettepe Üniversitesi’nden çalışmaları dünyaca kabul görmüş Prof. Dr. Salih ALTEN hocamız var. Haziran ayı içinde ilk toplantımızı gerçekleştireceğiz. Bizim bir iddiamız var; İstanbul’da vektörlerle mücadelenin anayasasını yapmak istiyoruz.
Sivrisinek vs. ile mücadele kulağa basit bir mesele olarak geliyor ama siz sıkı bir mücadeden bahsediyorsunuz.
Kesinlikle basit değil. Çünkü sivrisinekler çok ciddi hastalıkları taşıyan canlılardır. Bizim şu anda mücadele ettiğimiz Culex ve Anopheles tipi sivrisinekler var. Bir de yeni tanıştığımız, dünya ve ülkemiz için büyük tehdit oluşturan Aedes türü sivrisinekler var.
Nasıl bir tehdit?
Aedes türü sivrisinekler, Uzakdoğu menşeli. Sarı Humma, Zika virüsü, Dank Humması virüsü taşıyorlar. İspanya, İtalya ve Fransa gibi ülkelere ülkeler arası ticaret yoluyla gelmiş ve oralarda yaşam alanları oluşturmuşlardır. Şu an Yunanistan da dâhil bu sorunla ciddi olarak mücadele ediliyor.
Ülkemize giriş yaptılar mı?
Bizde de şu anda İstanbul’da, Adalar, Sarıyer ve kısmen Kadıköy, kuzeyde Batum’a yakın hat üzerindeki Karadeniz bölgesinde bu saldırgan sivrisinekleri görmeye başladık.
Aedes sivrisinek türüne karşı nasıl mücadele edeceğiz?
Vektörle mücadeleyi genel anlamda dört ana başlıkta özetleyebiliriz: Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve kültürel mücadele. Biz İstanbul’da yüzde 98 kimyasal, yüzde 2 biyolojik mücadele yapıyoruz ama önemli olan kültürel mücadeledir.
Culex Anopheles tipi sivrisinekler geceleri hareket halindedir, Aedes ise gündüzleri. Kimyasal mücadeleyi gündüz yapamayacağınız için de mücadele çok sıkıntılıdır. Çünkü biyosidal ürünlerin kullanım usul ve esasları hakkında yönetmelik var. Bu yönetmeliğe göre sivrisinek ergin mücadelesinin gün batımından sonra yapılması gerekmekte. Bizde uygulamalarımızı bu minvalde yapmaktayız.
Kültürel mücadele neden önemli?
Çünkü vektör oluşumunun yüzde sekseni insan eliyle oluşmaktadır. Bir diğer husus da kaynak tespitini arttırabilmemiz için insanımızın da kültürel mücadelenin bir parçası olması gerekliliğidir.
Yüzde seksen çok ciddi bir rakam. Vektör oluşmaması için ne yapmamız gerekiyor?
Çok basit… Saksıların altındaki sulukları beş günde bir temizlememiz lazım. Aslında içinde bir hafta su kalmış herhangi bir su birikintisi tehdit oluşturuyor.
Ayrıca yazlıklarına gidecek vatandaşlarımıza uyarımız var: Yazlıktaki komşuları gelmeyenler bize arasınlar.
Boş evler tehdit mi oluşturuyor?
Evet. Bu konuyla ilgili çalışmalarımız var. Şu an kapısı kilitli evlere giremiyoruz ama İl Hıfzıssıhha kararı aldırtarak kapalı evlerin bahçelerine girmek ve gerekli ilaçlamayı yapmak istiyoruz.
İstanbulluların kene kâbusuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Vatandaşımız kontrolsüz bir biçimde doğaya piknik yapmaya gidiyorsa ve uzun kollu giysileri tercih etmek, pantolonunun paçasını çorabın içine sokmak ve açık renkli giysiler giymek gibi önlemleri almıyorsa bu tür sorunları yaşarız.
Herhangi bir vatandaşımız kene tarafından ısırıldığını fark ettiğinde en yakın sağlık kuruluşuna gitmeli. Bundan sonra da bize ulaşırlarsa biz devreye girer ve kenenin tespit edildiği yeri ilaçlarız. Numune olmayan, alınamayan veya raporlanamayan alanlarda uygulama yapamıyoruz.
Keneyle mücadelede başarısız olmamızın bir sebebi de keneleri yiyen kuşları öldürmemiz. Biz doğada tavuk bırakmadık. Kontrolsüz kene mücadelesi kenelerin doğal düşmanlarını da yok ediyor. Örneğin karıncalar kene yumurtalarının en büyük düşmanı.
Son olarak İstanbullulara mesajınız nedir ve size nasıl ulaşabilirler?
Vatandaşlarımız bize 153’ten ulaşabilirler.
Biyolojik halkaya saygılı olmalıyız. Her şeyin doğada var olmasının bir sebebi var. Biz o halkayı bir yerden kırarsak birçok sorunla uğraşmak zorunda kalırız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Baykal Arşivi