Tayyip Bey’in “Ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz. Ekonomi yönetimini yeniden oluşturduk… Geçtiğimiz yıl başlattığımız hukuk reformlarını, ekonomik güven iklimini de tahkim edecek şekilde hızlandırarak sürdürüyoruz.” sözlerini duyunca bir an duraksadım ve kendi kendime “Acaba…” ile başlayan şu soruları sordum;
• Yeni oluşturulacak ekonomi yönetiminde iş insanları ve müteahhitlerin değil de vatandaşın sorunları öncelenir mi?
• Yıllardır hak arayan EYT’lilere müjdeli bir haber gelir mi? Veya Covid-19 sebebiyle işsiz kalan ve iş yapamayan esnafın sorunlarına bir çözüm bulunabilir mi?
• Hukuk seferberliğinden kasıt; vatandaşından gazetecisine, iş insanından sanatçısına işsiz kalma veya gözaltına alınma korkusu olmadan isteyenin özgürce konuşabilmesi mi?
Cidden inanmak istedim. Şu zor günlerde ümit etmek istedim. Bu açıklamalardan sonra artık bir şeyler değişsin istedim…
Lâkin bir sokak röportajında sorulan soruya cevap verdiği sırada iktidarı eleştirdiği için tutuklanan vatandaşın haberini gördüm.
Birkaç gün sonra da iktidarın desteklediği Kanal İstanbul’a karşı çıktığı için İBB Başkanı olan Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma açıldığını okudum.
Bir şehrin belediye başkanına, o şehirde yapılması planlanan bir projeye kanıtlar sunarak itiraz ettiği için “devlete karşı durma ve bölücülük” suçuyla dava açılması; vakti zamanında okuduğu şiir yüzünden Tayyip Bey’e “halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle dava açılması kadar anlamsız ve haksız…
Bundan sonraki adım İBB’ye kayyum atanması olursa şaşırmayacağım.
Her dönemin yöneticileri “devlete karşı gelmek” argümanını muhalif seslere bir silah olarak kullanacaksa ülke olarak huzur bulmamız çok zor. Mevcut iktidarın icraatlarını, projelerini herkesin onaylaması mümkün olamayacağına göre kısır bir döngü içinde birbirimizi yıpratacak ve bu döngü + yıpranma sonucunda hayalini kurduğumuz “gelişmiş ülkeler” arasına hiçbir zaman giremeyeceğiz.
Dönüp dolaşıp hep aynı noktaya gelmek neden?
Siyasilerden ricam: Lütfen, tutamayacağınız sözleri vermeyin…
• İçişleri Bakanlığı tarafından Kanal İstanbul soruşturmasıyla ilgili “Soruşturma kapsamında ‘bölücülük’ ifadesi olmadığı, İBB’nin kurumsal kimliği kullanılarak afişler bastırılması ve şehrin değişik yerlerine asılmasının söz konusu olduğu” açıklaması yapıldı. Bu açıklama, açılan soruşturmayı haklı kılmaz.
Yapılan açıklamaya binaen bir vatandaş olarak İçişleri Bakanlığı’na sormak isterim; Ekrem İmamoğlu’nun, kamu kaynaklarıyla “kamuyu bilgilendirmek için” afiş yaptırma ve asma hakkına sahip olmak için “seçilmiş belediye başkanı” olması yeterli değil midir?