Evine dön Batshuayi, hoş geldin Emirhan
Futbolun F’sinden anladığından bütün memleketin şüphe ettiği sayın Futbol Federasyonu inatla oynattı dün geceki maçı.
Beşiktaş kırılıyor, topçuları bırakın yardımcının yardımcısı hasta. Takım, malzemeci emektar Süreyya Soner ile sahaya çıkar diyeceğiz. Ona bile jübile yapmadan pandemiyi bahane edip uzaklaştırdı sayın yönetim. O ayıp ayrı bir yazı konusu.
Bitmeyen Katar sevdasına kurban verdiniz koca takımı. Yarısı giderken yarısı gelirken hasta oldu. Durum anlatıldı, “Futbolcular değil, teknik adamlar, idareciler de virüslü” anlamadılar. “Olsun” dediler “Çıkıp oynayacaksınız, memlekette yüz yüze eğitim devam ediyor.” Eğitimden haberleri var, eğitimin kendilerine çare olamadığından habersizler. Öküzün trene baktığı gibi bakıp makinist olduklarını sanıyorlar.
Neyse Beşiktaş’ın forması yeter. Bunların ilk ve yeni numaraları değil ki bu. Ne numaralar gördü bu hayat. Benim bu genç yaşımda gördüklerim yeter roman olmaya.
Beşiktaş çıktı sahaya. Yarıdan fazlası altyapıdan. Süper Kupa maçında “Ulan işte Sergen, yeni Sergen valla Sergen’i andırıyor. Bu çocuk Sergen’i geçer” diye birbirimizin sırtına vurarak heyecanlandığımız Emirhan hayatında ilk kez bir Süper Lig maçında 11’de. Heyecan verici.
Kramponları öyle yumuşak, gözleri öyle kısık ve derin ki. Soğukkanlılığı, sahiden Sergen’i andırıyor. Rahat. Kısmeti bol olsun. 9’da vurduğu kafaya direk engel olmasa ilk maçında ilk golüne kavuşacaktı. Nazar olsun. Maç sonu kurşun döktürsün.
Beşiktaş, eksik filan dinlemedi tam kadro olduğu günlerden bile daha cesur bir oyun planıyla sahaya çıktı. Ev sahibine pozisyon vermedi. Batshuayi biraz eski günlerinde olsa ilk yarı maçın bile fişi çekilirdi.
Kümede kalma mücadelesi veren ama Hamza Hamzaoğlu gibi bir hoca şansı bulunan Rize, anlamsız bir sertlik içindeydi dün gece. Küçümsedikleri kadronun üzerinde Beşiktaş amblemi olduğunu fark etmeleri çok sürmedi. Böyle bir yere varamazlar, umarım Hamza Hoca “Vurmayla, kırmayla bir yere varılmayacağını” belletir talebelerine.
Sertlik ve futbolda “kazma” olarak nitelendirilen oyunuyla Rize’nin başına bir iş açacağı gün gibi belli olan Baiono’nun Emirhan’ın önündeki topa elle müdahalesi penaltı ile sonuçlandı. Net penaltıyı sanmayın sayın bay aslan yürekli Alper Ulusoy direk çaldı. Yarım metre önünde hepimizden iyi gördüğü pozisyonu çalmakta direndi. Aslan çocuk. VAR’daki Özgüç Türkalp, “Hacı ayıp ya, gel bak allasen bu çalınmaz mı?” demese yiyecekti gülüm penaltıyı. Yiyemedi. Golü, Batshuayi’nin ayağından kaleci Gökhan yedi. Alper Ulusoy kızarmadı.
39’da yanlış taç atışı kararı veren aslan yürekli Alper Ulusoy’a itiraz eden Emirhan’ın “Hocam benden çıktı Gökhan Gönül’den çıkmadı” diyerek topu rakibine uzatmasını tribünler alkışladı ama hakemin yüzü yine kızarmadı.
Aslan yürekli Alper Ulusoy esas hünerini ikinci yarı gösterecekti.
Amma önce kariyerinde, Standard Liege, Marsilya, Chelsea, B. Dortmund, Valencia ve Crystal Palace formaları giymiş, yok valla internetten ya da takım dükkanlarından alınma değil, bizzat malzemecinin elinden giymiş, hocaları golcü diye sahaya sürmüş, misal Marsilya ve Standard Liege’de iki kez 23 kez fileleri havalandırmış Batshuayi’den söz etmeliyim. Futbol adına bir büyük yalan, bir büyük balon bu arkadaş.
Beşiktaş’ın sahada ortalama bir golcüsü olsa açık farkla galibiyetle bitireceği maçı kaybetmekten belki de zor kurtardı.
56’da Pohyanpalo’nun dengelediği maçta Emirhan kariyerinin ilk maçında ilk gölünü nefis bir vuruşla, yine benzetelim Sergen Yalçın gibi bir vuruşla ağlarla buluşturdu ve kendi tarihini yazdı. İlk maçında bir gol atıp bir de penaltı kazandıran Emirhan’ın yaptığı onlarca asisti yazıda epey yeri gereksizce işgal eden Batshuayi birer birer yedi. Her seferinde de utancından formasıyla yüzünü örttü.
Rize beraberliği sağladı. Rize’nin attığı 2 golde de aslan yürekli Alper Ulusoy’un faul çalmayan düdüklerini not edeyim, ama duran toplarda hala bu kadar beceriksiz Beşiktaş geri dörtlüsünü de bir kenara yazalım.
Maçın sonlarına doğru artık futbolda son günlerini yaşayan Gökhan Gönül’ün lüzumsuzca yarattığı gerginlik, Umut Meraş’ın sahayı sedye ile terk etmesine, kendisinin ve Montero’nun da kırmızı kartı boyunlarına asarak soyunma odasına gitmesiyle neticelendi.
Yazı işleri uyarıyor. Sonuç diye? Sonuç. Berbat bir federasyon, berbat bir maç, en berbat hakem, en berbat forvet. Bir cümlelik yerim kaldıysa, başlığı tekrarlayayım.
Evine dön arkadaş valla evine dön, buralar sana göre değil Batshuayi.
Ve hoş geldin iki gözümüzün çiçeği, özlediğimiz adam. Tekme değmesin dizine, güç gelsin kramponlarına. Artık top da forma da senin. Hoş geldin Emirhan.