Deneyimler mi? Veriler mi?

Geçen haftada ki yazımda değindiğim insan beyninin çalışma biçimi ile yapay zekanın mantığı arasındaki farkları farklı bir bakış açısıyla ele alıp, kendi düşüncelerimle harmanlayarak sizlerle paylaşacağım.

Benim gözlemlediğim kadarıyla, insan beyninin çalışma biçimi ile yapay zekanın mantığı arasında çok temel ama önemli farklar var. Kendi yaşam deneyimlerime, duygularıma ve sezgilerime dayalı olarak kararlar alıyorum; çünkü beynimde milyarlarca nöron bulunuyor ve bu nöronlar arasında sürekli ve esnek iletişim sağlanıyor. Bu, benim yeni durumlara hızla uyum sağlamamı, yaratıcı çözümler üretmemi ve bazen mantığın ötesinde sezgisel kararlar almamı mümkün kılıyor.

Örneğin, ben bir problemle karşılaştığımda, geçmişte yaşadığım benzer deneyimler, duygularım ve hatta o anki ruh halim bana yol gösteriyor. Bu içsel dinamik, bazen mantıklı görünenin ötesinde, farklı ve özgün çözümler bulmamı sağlıyor. Aynı zamanda, sosyal ilişkilerimde, empati kurmada ve çevremdeki insanlarla duygusal bağlar kurmada da bu karmaşık sistemin etkisi büyük.

Yapay zeka ise tamamen farklı bir şekilde çalışıyor. O, duyguları, hisleri veya kişisel deneyimleri olmayan, önceden belirlenmiş algoritmalar ve olasılıklar ile büyük miktarda veri üzerine inşa edilmiş bir sistemdir. Yapay zeka, bana kıyasla çok daha mekanik bir yaklaşım sergiler; karşısına çıkan sorunu, matematiksel hesaplamalar ve istatistiksel analizler yoluyla çözmeye çalışır. Hata payı neredeyse 0 dır ama günümüzün dünyasında. Dolayısıyla, yapay zeka belli başlı kurallar ve örüntüler çerçevesinde hareket eder; Yenilikler, deneyimler, güncellemeler yaratıcılık veya tesadüfen başarı, şans eseri gibi insan deneyimlerinin alanlarına sahip değildir.

Ayrıca, beynimdeki nöronlar arası bağlantılar dinamik bir şekilde değişip gelişirken, yapay zeka sistemlerinde kullanılan modeller, genellikle sabit veri setleri üzerinde eğitilir. Eğer yeni verilerle güncellenmezse, o sistem eski bilgiler üzerinden işlem yapmaya devam eder. Bu yüzden, ben sürekli olarak öğrenir, hatalarımdan ders çıkarır ve kendimi geliştirirken; yapay zeka belirli bir eğitim sürecinde edindiği bilgileri, programlandığı sınırlar içinde kullanır.

Bir diğer önemli fark ise bilinç ve öz farkındalık düzeyinde ortaya çıkıyor. Benim iç dünyamda, bilinçli düşünceler, duygusal tepkiler ve kişisel değerler önemli bir yer tutarken, yapay zekanın böyle bir içsel yaşantısı söz konusu değildir. Yapay zeka, tamamen dışarıdan verilen girdiler ve bu girdileri değerlendiren matematiksel formüller doğrultusunda çalışır; yani onun “anlayışı” yalnızca veri ve hesaplamalarla sınırlıdır.

Özetlemek gerekirse, ben içsel yaşam deneyimlerim, duygularım ve esnek düşünce yapımla sürekli evrim geçirirken, yapay zeka sabit kurallar ve algoritmalar çerçevesinde işlem yapıyor. Bu nedenle, insan beyninin sağladığı zenginlik, yaratıcılık ve sezgisel yaklaşım, yapay zekanın hesaplamaya dayalı, mekanik yapısıyla kıyaslandığında bambaşka bir boyut oluşturuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Furkan Can Arşivi