Kubilay Kaptan
Darwin ve İnsanlanan Evren
“Köle sahibine hassasiyetle, köleye soğuk bir kalple bakanlar, öyle görünüyor ki kendilerini hiç kölenin yerine koymuyorlar: Ne kadar üzücü bir durum, hiçbir değişme ümidi yok! Kendinizi karınızın ve küçük çocuklarınızın (doğanın zoruyla kölenin bile kendisini addettiği o nesnelerin) sizden koparıldığı, ilk fiyat arttırana hayvan gibi satıldığı bir durumda resmedin! Bu işler, komşularını kendileri kadar sevdiğini söyleyen, Tanrı’ya inanan, yeryüzünde onun iradesinin gerçekleşmesi için dua eden insanlar tarafından yapılıyor! Biz İngilizlerin ve onların soyundan gelen Amerikalıların, güçlü özgürlük çığlıklarıyla bu kadar suç işlemiş ve işliyor olmamız insanın kanını kaynatıyor, ama kalbini ürpertiyor.”
Bu dokunaklı satırlar Darwin tarafından yazılan Voyage of the Beagle’ın son bölümünde bulunur.
1985 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, hazırladığı bir rapor ile evrim kuramının kanıtlanmadığı gerekçesiyle kitaplarda yaratılış görüşlerine de yer verilmesine karar verdi. Bu yıllarda Amerika’daki yaratılışçı fikirleri yaymaya çalışan Institution for Creation Research’ün yayınları dönemin Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler’in de onayı ve desteği ile bakanlık bünyesince Türkçeye çevrildi ve öğretmenlere ücretsiz dağıtıldı.
Darwin yılı ilan edilen 2009’da Katolik Kilisesi, Darwin’den özür dilerken, Türkiye’de hazırlanmış ve basımı yapılmış olan Tübitak dergisi, kapak dosyası Darwin olduğu için toplatıldı ve genel yayın yönetmeni görevden alındı.
15 Ocak 2012 tarihinde, Tübitak Başkanı Yücel Altunbaşak “Darwin Kuramı hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna şu cevabı verdi: “Türkiye’nin birliğe ihtiyacı var. Uçak füze diyoruz. Bunlara odaklandık. Evrim teorisine inanan var, inanmayan var. Birlikteliğe kardeşliğe daha çok ihtiyacımız var”
Eski Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, kendisini protesto eden öğrenciye şunu söyledi: “Evrimi tabii ki sansürleyeceğim. Sen evrime mi inanıyorsun? Maymundan mı geldin? Yukarıda Allah var.”
İşin trajikomik yanı Charles Darwin ve sonrasında gelen evrimcilerin insanın maymundan geldiği yönünde bir iddiaya sahip olmamalarıdır. Aksine, bilim insanları bu iddiayı bilim dışı olarak nitelendirir. Genel kabul gören yaklaşım, insan ve maymunun “ortak bir ataya” sahip olduklarıdır.
2013 yılında Tübitak Popüler Bilim Yayınları’nın kitap satış arşivinde bulunan ve insanın evrimini anlatan kitaplar listeden tamamen çıkartıldı. Söz konusu kitapları satın almak isteyenler, listede bulunmasına rağmen “tükendi” ibaresiyle karşılaştı. Kısa süre sonra kitapların satış ve basımı resmen durduruldu.
Maden Tetkik Arama (MTA) Enstitüsü Tabiat Tarihi Müzesi’ndeki müze tanıtımında “insan evrimi” ile ilgili bölüm sansürlenerek, ziyaretçilerin bölümü gezmeleri engellendi.
Bilimin attığı her adımla, saplantılarımızdan vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Gerçekliği ortaya koyan her yeni adım, alışılmış olana ters düştüğü andan itibaren “saçma” olarak tanımlanmıştır. Geçmiş kuşaklar, yeni gelişmelere hep bu nedenle karşı çıkmıştır.
Giordana Bruno, güneşimizin ölçülmez bir büyüklükteki uzayın içinde yer alan sayısız yıldızdan biri olduğunu söyleyip insanoğlunun saplantılarını temelden sarmasının faturasını, odun yığınları üzerinde yakılarak ödemişti. Aynı sarsıcı etkiyi yaratan Charles Darwin, Bruno ile aynı kaderi paylaşmamasını, muktedirlerin, başına buyruk, rahatsız edici çağdaşlarını yakmakta Bruno çağındaki kadar istekli olmamalarına borçluydu.
İnsanı sıradan bir otomat, doğanın bir oyuncağı, içinde bulunduğu şartların elindeki çaresiz bir yaratık olarak görmek ve ilkel toplumun evrimini maddi yapıların evrimi gibi sadece fiziksel veya doğaüstü güçlerin oyunu ile açıklamak sonradan görmüş bilim kabızlarının, evvel zamanı yok sayan beyni tutsakların düşünceleridir.
Biz bir milyar yılı aşkın bir evrimsel dönüşümün ürünüyüz ve her birimiz, mitler aracılığıyla aktarılan bir keşif öyküsüyüz. Dört harfin kodlanmasından ibaret olan DNA’mız hayatın köküne kadar uzanan tarihi bir belgedir. Tübitak ve benzerlerinin, a şahsının ve b şahsının bu bilgileri reddetmesi gerçekleri değiştiremeyecektir.