Umay Aktaş
Covid-19 ve okulların temizlik personeli ihtiyacı
2020-21 eğitim-öğretim yılı uzaktan eğitimle başladı. 21 Eylül’de ise durum gözden geçirilerek, çocukların kademeli ve seyreltilmiş olarak okula başlaması planlanıyor. Öğrencilerin uzaktan eğitime erişim sıkıntılarının nasıl çözüleceği, öğretmenlerin nasıl destekleneceği, okula dönüş gerçekleştiğinde okulların fiziki alt yapıları, bütçeleri arasındaki eşitsizliklerin nasıl çözüleceği gibi pek çok soru var.
Türkiye’de bu sorunların bölgeler, okullar, hatta öğrenciler bazında değişiklikler gösterdiğini anlatabilmek ve ihtiyaçları ortaya koyabilmek için Eğitim Reformu Girişimi’nde hazırladığım “Okula Dönüşün Zorlu Problemleri” isimli çalışmam için öğrenciler, öğretmenler ve okul yöneticileriyle görüştüm. Çalışmanın tamamına Eğitim Reformu Girişimi’nin internet sitesinden ulaşılabilir. Burada yazının sadece okul yöneticilerinin anlattığı kısmına odaklanmak istiyorum.
Normal koşullarda da okulların bulunduğu mahallenin sosyoekonomik durumu okulların ihtiyaçlarının karşılanmasında belirleyiciydi. Veli desteğinin olduğu okulların şartları biraz daha iyi, ihtiyaçları karşılamak daha kolaydı. Ancak sosyoekonomik açıdan elverişsiz koşullarda olan ailelerin çocuklarının gittiği okullar fiziksel olarak daha sorunluydu. Şimdi aradaki bu eşitsizlik, etkisi daha fazla hissettirebilir çünkü bu durum salgın koşullarında hijyen planlamasını da doğrudan etkiliyor.
Örneğin, Esenyurt’ta yaklaşık 3 bin öğrencinin eğitim aldığı, ikili eğitim yapan 33 derslikli ilkokulun imkânları hayli sınırlı. Okulun adını vermek istemeyen yöneticilerinden biri durumu şöyle anlatıyor:
“Devletin maaşını karşıladığı güvenlik ve hizmetli olmak üzere iki personelimiz var. Yetmediği için dört kişi de biz çalıştırıyoruz. Maaşlarını okul-aile birliği, kantin gelirinden karşılıyoruz. Daha fazla personelimiz olmalı ama gücümüz yok. Gezi, tiyatro, kermesten artırdığımız ufak paralarla ihtiyaç karşılamaya çalışıyorduk bugüne kadar. Şimdi okul da yok, bu etkinliklerden de bir kaynak oluşturamayız.”
Gaziosmanpaşa’da hem ilkokul hem ortaokul olarak eğitim veren bir okuldan tayin olan bir öğretmen ise “Okulda sekiz hizmetliye ihtiyaç vardı ama dört hizmetli çalışıyordu. Tuvaletlere sıvı sabun alınamadığı zamanlar oluyordu. Salgın sürecinde bu sorunlar su üzerine çıkacak, ‘kral çıplak’ diyeceğiz” diyor.
Diyarbakır’ın bir köyünde görev yapan okul yöneticilerinden biri de “Düzenli temizlik personelimiz yok. Kendi tuvaletlerimizi ve öğrencilerin tuvaletlerini biz temizlerdik, sınıfları öğrenciler temizliyor” diye konuşuyor.
Anadolu yakasındaki yaklaşık 700 öğrencinin okuduğu ilkokulda ise veliler bağışta bulunuyor. Sınıflara koridorlara ve tuvaletlere okul dezenfektan makinaları taktırmış. Üç katlı okulun her katında bir hizmetli var. İki güvenlik görevlisi, hatta hemşire bile mevcut. Ancak okul yöneticilerinden biri yine de ek bütçe ve personele ihtiyaç olabileceği vurguluyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Okullarda hijyen ürünlerine ve temizlik çalışanına duyulan ihtiyacın kamu kaynaklarıyla eksiksiz biçimde giderilmesi, tüm okullar için ama özellikle de okul-aile birliği bütçesi sınırlı olan okullarda elzem.