Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “Vatan Emrederse”
Namık İsmail, Kafkasya’dan Samsun’a, oradan da İstanbul’a göç etmiş Çerkez bir ailenin üç çocuğunun ortancası olarak 1890 yılında Samsun’da doğar. Üç kardeş de belki babalarının hattat olmasından ötürü küçük yaştan itibaren sanata ilgi duyarlar. Üç kardeş de belki babalarının hattat olmasından ötürü küçük yaştan başlayarak sanata ilgi duyarlar. Ağabeyi Hüsnü Yeğenoğlu da resme karşı yeteneği olan bir subaydır ve bu nedenle okuduğu Topçu Mektebi’nde ressam sınıfına ayrılır, daha sonra 1907’de Almanya’da üç yıl eğitim görür.
Yanmış olan Galatasaray Lisesi açılınca, Tevfik Fikret’in müdürlüğü sırasında ikinci sınıftan beşinci sınıfa kadar bu liseye devam eder. Son sınıfta Arapça dersinden kalıp, bakalorya sınavını veremeyince buradan da ayrılıp resim öğrenimi için 1911 yılında Paris’e gider. 1914’te tatil için geldiği İstanbul’da Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla askere alınıp, İhtiyat Zabiti (Yedek Subay) olarak Kafkas cephesine gönderilir, Beşinci Kolordu emir subaylığı yapar. Erzurum’da tifüse yakalanır ve İstanbul’a döner. Tekrar yurt dışına gidip, çalışmalarına devam eder. Sanatçı, 1919’da yurda dönüp, resim hocalığına başlar, ertesi yıl Mediha Hanım’la evlenir ve görevinden istifa ederek İtalya’ya gider, burada bir yıl kalır. 1927’de Güzel Sanatlar Akademisi Müdürlüğü’ne atanır. Aynı zamanda resim atölyesinde hocalık yapar ve ölümüne kadar bu görevini sürdürür. İdare işlerinde kabiliyeti dolayısıyla, Akademi’nin ıslahı yolunda çok çalışır ve yeni bir hareket uyandırır.
Namık İsmail, spora çok düşkündür. Dönemi için oldukça lüks sayılabilecek bir kotrası vardır ve sık sık uzun deniz gezilerine çıkar. Galatasaray Kulübü’nün yönetim kurulunda da aktif görevler yüklenir. Korsan adlı kotrasıyla, öğrencilerine de açık havada resim yapma olanağı sağladığı bilinir. Eşi Mediha Hanım ile 10 yıl birlikteliklerini sürdürürler. Evliliklerindeki bazı sorunlar nedeni ile son beş yıl ayrı yaşarlar ve sanatçının ölümünden iki ay önce boşanırlar. Namık İsmail, 30 Ağustos 1935’te 45 yaşında Kadıköy-Köprü vapurunda bir kalp krizi sonucu yaşamını yitirir.
Vatan Emrederse, at üzerinde ellerinde mızraklarla uçurum gibi bir yerden boşluğa ilerleyen askerlerin görüldüğü resimdir. Kompozisyonda ağırlık resmin sağ kısmında toplanmıştır. Burada farklı pozisyonlarda resmedilmiş altı at ve at üzerinde üç asker görülmektedir. Atların hareketleri ve taşların aşağı düşüşleri ile devinimin hissedildiği bir kompozisyondur.
Kompozisyonun en çarpıcı öğesi, hareket olgusudur. Adeta tablodan fışkırır biçimde betimlenmiş atlarla doruğa ulaştığı anlaşılan hareket ifadesi izleyici üzerinde çarpıcı bir etki oluşturur.
Resmin merkezinde, at üzerinde elinde kapalı şekilde bayrak tutan, başı öne eğik biçimde duran bir figür görülür. Etrafında da farklı duruşlarda at başları görülür. Resmin sol kısmında da şaha kalkmış at üzerinde, elinde mızrak tutan, yüzü tam olarak görülmeyen bir asker yer almaktadır. Bu figürün arkasında da, net görünmeyen, aşağı doğru düşmekte olan bir atlı asker vardır.
Kompozisyonda sağlam desen anlayışı dikkati çeker. Özellikle atlar ayrıntılı biçimde işlenmiştir. Ressamın ifadeci yanı bu resimde de hissedilir. Atların yüzleri ifade korkuyu yansıtmaktadır, ağızlarının açıklıklarından adeta çığlıkları duyulur. İnsanların yüzlerindeki sakin ifade ile tezat oluşturur. Tüm bunlar ve kullanılan renkler savaşın ne denli bir felaket olduğunu gözler önüne serer. Resme gri ve kahverengi tonlar hâkimdir, bu karşılık bayrağın kırmızılığı dikkat çeker.
Mızrakların ve atların çizimlerinde ince fırça tekniği gözlemlenir. Atların farklı duruşlarda vücutlarının aldığı pozisyon, sanatçının anatomi bilgisini ve sağlam desen anlayışını ortaya koymaktadır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını büyük bir minnet, özlem ve saygıyla anıyor, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nızı kutluyorum.