Dünyanın en zengin sanatçılarından biri olan İngiliz Damien Hirst, 25 yıldır renkli dairelerle çizimler yapıyor. Sanatçının imzası haline gelen bu çizimlerde asıl anlatmak istediği şey ise; ölüm. Bu rengarenk daireler neşeli görünümlerinin ardından oldukça trajik bir durumu saklıyor. Sanatçı çizdiği renkli dairelerle homeopatik ilaçları temsil ediyor. Homeopatik ilaçlar; bir hastalığın, hastalık belirtilerini sağlıklı bir insanda ortaya çıkarabilecek ilaçlar. Alternatif tıp yöntemlerinden biri olan bu ilaçların hastaya düşük dozda verilmesiyle, hastanın tedavi edilebileceğine inanılıyor. Sanatçı, eserlerinde modern toplumda sağlıklı olmanın zor olduğuna vurgu yapıyor. Hirst’ün bu tablosunda kullandığı ara renkler de psikoaktif maddelerin formülündeki harflere karşılık geliyor.
Homeopati, bir hastalığın, hastalık belirtilerini sağlam bir insanda ortaya çıkarabilecek maddelerin çok düşük dozlarda hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanan sözde bilimsel bir alternatif tıp yöntemidir.
İlk olarak Samuel Hahnemann (1755-1843) tarafından 1796 yılında uygulanmaya başlanmış olan homeopatide, ilaçlar arka arkaya defalarca seyreltilerek hazırlanır. Seyreltme işlemi sonunda ilaç, genellikle aktif maddeden bir adet molekül bile barındırmayabilir. Mesela 6C ölçekte, bir birim aktif madde 106 birim suya eklenir, yani ilacın içerisinde bir adet molekül barındırma şansı kabaca milyonda birdir. Seyreltme işlemi nedeniyle Homeopatik ilaçların farmakolojik herhangi bir etkisi yoktur.
Homeopati’nin plasebo etkisi dışında bir faydası olduğu bilimsel ve klinik olarak kanıtlanamamıştır. Homeopatik ilaçlar genellikle herhangi bir aktif madde barındırmadıkları için zararsız kabul edilirler. Fakat bu ilaçların geleneksel tıbbın yerine kullanılması hastaları tehlikeye atabilir.
Damien Hirst (d. 7 Haziran 1965), İngiliz sanatçı; Young British Artists olarak anılan grubun en önemli sanatçısıdır. Çalışmalarında ölüm teması sık görülür ve önemli bir yere sahiptir. Formaldehitte muhafaza edilen ölü hayvan figürleriyle tanınmıştır. Bunlardan olan ikonik çalışması The Physical Impossibility of Death in the Mind of Someone Living (“Yaşayan Birinin Zihninde Ölümün Fizikî İmkânsızlığı”) bir vitrin içinde, formaldehitte muhafaza edilen ölü bir kaplan köpekbalığından oluşur ki eser 2004 yılında 8 milyon ABD dolarına satılmıştır. 2007 yılında sergilenmeye başlanan For the Love of God (“Tanrı Aşkına”) isimli üstü binlerce elmasla kaplı bir kafatasından oluşan eseri ise 51 milyon £ değerindedir.