Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “Gece Kahvesi”
Gece Kahvesi, Hollandalı sanatçı Vincent van Gogh tarafından Eylül 1888'de yapılan bir yağlı boya resimdir. Resmin ismi sağ altta yer alan imzanın altına yazılmıştır. Resim Yale Üniversitesi tarafından sahiplenilmiş olup; New Haven, Connecticut'ta bulunan Yale Üniversitesi Sanat Galerisi'nde sergilenmektedir.
Resimde tasvir edilen mekân Café de la Gare, 30 Place Lamartine, Joseph-Michel Ginoux ve karısı Marie tarafından işletilmiştir. Karısı Marie Kasım 1888'de Van Gogh ve Gauguin'in Arlésienne resmi için poz vermiştir. Daha sonradan Joseph Ginoux da iki ressam için poz vermiştir.
Bir kafenin iç mekanını tasvir eden bu resimde, orta arka planda perdeli bir kapalı bulunur. Büyük ihtimalle daha özel odalara gittiği düşünülebilir. Beş müşteri duvar boyunca, resmin solundan sağına kadar sıralanır. Bilardo masasının yanında ise açık renk mont giymiş garson izleyiciye doğru bakmaktadır.
Resimdeki beş müşterinin tasviri şu şekilde tarif edilmiştir: “üç sarhoş ve terkedilmişler büyük salonda […] uyumak ya da sersemleşmek için toplandılar.” Yale Üniversitesi'nden Alan Shestack'e göre: “kafe yerel istikrarsız kimseler ve fahişeler için gece boyu kullanılan uğrak bir yerdir. Bahsi geçen kişiler ise masalara yaslanarak otururlar ve odanın en ucunda beraber içerler.”
Sert, karşıt, ve canlı renklerin kullanıldığı resimde tavan yeşile; üst duvarlar ise kırmızıya boyanırken, tavanda duran parıltılı gaz lambaları ile zeminde sarı renk tercih edilmiştir.
Genelevler ve düşük kaliteli içki mekanları Van Gogh'un sıkça uğradığı mekanlardı. Van Gogh kendisine ilham veren Café de la Gare'ın harap görünümünü kardeşi Theo'ya bir mektubunda şöyle anlatmıştı:
“Gece kahvesi” resmimde bu kahvenin insanın kendi kendisini mahvedebileceği, çıldırabileceğini veya etkisiyle bir suç işleyebileceği bir yer olduğunu belirtmeye çalıştım. Dolayısıyla avam bir mekânda karanlık güçleri Louis XV ve malahit yeşilleri, kontrast olarak sarı-yeşil ve mavi-yeşiller kullanarak vermeye çalıştım, ve tüm bunlar da şeytanın kazanını andıran bir sülfat sarısı atmosferde bir araya geldi.
Resmin ana teması yalnızlık ve mutsuzluktur. Oturduğu yere yayılmış içki içenler ve bilardo masasının arkasında yalnız figür (mekânın sahibi Joseph-Michel Ginoux), çarpıtılmış perspektifin ve keskin renklerin de etkisiyle, sarsıcı ve rahatsız edici bir izlenim yaratırlar. Van Gogh'un kendisi de bu resmin bıraktığı izlenimi bağımlılık nöbetlerine benzetmiştir.
Genel bir kural olarak Van Gogh yalnızca gerçekten mükemmel olduğuna inandığı resimlerine imza atardı. Bu resmin de sağ alt köşesine “Vincent'ın Gece Kahvesi” yazmıştır.
Van Gogh'un birlikte de çalıştığı ressam arkadaşı Paul Gauguin, Gece Kahvesi bittikten kısa bir zaman sonra Vincent'ın yanına yerleşmeye geldi. Gauguin de aynı kahveyi kendi tarzıyla yorumlamıştır. İki resmin atmosferleri oldukça farklıdır. Van Gogh'unkine yalnızlık ve keder duyguları hakimken, Madam Ginoux'ya odaklanan Gauguin'in resmi daha canlıdır. Gauguin resmi hakkında Emile Bernard'a şöyle yazmıştı: “Vincent'ın çok, benimse daha az sevdiğim bir kahve. Sonuçta hem kavram hem de aşağı seviye insanlar bana göre değil. Bu temayı başkaları işlediğinde beğeniyorum, ama kendim sevmiyorum.”
İki resmin bu farklılığı bile bu iki ressamın karakterlerindeki farklılıkları ortaya koyar. Daha sosyal ve dışa dönük olan Gauguin daha hafif ve canlı bir atmosfer yaratmışken, kendisi de büyük bir yalnızlık içinde olan ve iç hesaplaşmalarla boğuşan Van Gogh daha rahatsız edici bir ortam betimlemiştir.