Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “Amerikan Gotiği”
13 Şubat 1891 doğumlu Amerikalı ressam Grant Wood 20. Yüzyılın sanat anlamında önde gelen isimlerinden biridir. Sanatçı “Regionalism” (bölgeselcilik) akımının en önemli temsilcilerinden biridir. Kendi yaşadığı çevreyi ve bölgenin halkını kendi üslubu ile tasvir etmeye çalışmıştır.
Amerikan Gotik, kuşkusuz Grant Wood’un başyapıtıdır ve günümüzün en iyi portre resimleri arasında kendine yer bulmaktadır. Esrarengiz bir kompozisyon biçimi bulunan eser, yirminci yüzyıl Amerikan sanatının simgesi haline gelmiştir. Wood’un eseri 1930 yılında Amerikan manzaraları resimleri içerisinde onlarca parodinin esin kaynağı olmuştur. Resimdeki erkek ve kadın da Orta Amerika’nın Küçük Ortunent kasabası olan Eldon’daki yerlilerdir, ancak ilişkileri yoruma açıktı ve ilk göründüğü gibi değillerdir. Amerikan Gotik, evlerinin önünde ayakta duran orta yaşlı bir çiftin (genellikle çiftçi olarak yorumlanmaktadır), Gotik olarak bilinen 1890’lı yılların mimari tarzında inşa edilmiş ahşap bir çiftlik evi önünde tasvir edilmektedir. Bununla birlikte figürler izleyiciye oldukça yakın durduğundan arka planın azlığı dikkat çekmektedir. Geleneksel kıyafetler içerisinde resmedilen ve model olarak kullanılan kişiler (sanılanın aksine) diş hekimi Dr. Byron McKeeby (1867-1950) ve kız kardeşi Nan (1899-1990) dir.
Amerika’da yaşanan büyük buhranın etkilerinin hissedilmeye başlandığı dönemde, sağlam iyi hazırlanmış gotik tarzda yapılmış evlerinin önünde iki insan 1930’ların zorluğunu atma olasılıkları en yüksek olanları olarak temsil edilmektedir.
Wood’un çalışmasında savunduğu değerler eser üzerinden okunabilir. Adamın yaba (saman çatalı) ve tulumları el ile yapılan işçiliği temsil ederken, kadının elbisesi üzerindeki kolonyal baskı apronu 19. yüzyıl Amerika’sını sembolize etmektedir. Evin ön tarafında görülen çiçekler ve bitkiler evcil hayvancılığı ve küçük bahçe yetiştiriciliğini temsil etmektedir. Tutumlu, temiz yüzlü, dindar, mesafeli ve soğuk iki çiftçi izleyiciye bakmaktadır ve çiftin ifadeleri oldukça kararsız durmaktadır. Resimdeki iki kişi de sertçe dışarı doğru bakmaktadırlar. Aslında buradaki belirsizlik resmin tamamına yayılmış gibi durmaktadır. Hatta bu sebepten dolayı resim çok güçlü ve Amerika’nın sembolü haline gelmiştir. Çünkü insanlar ne görmek isterlerse onu görmektedirler. Çalışkan çiftçilerin yaşamını sürdüğü alanda arka planda görünen ev ise yalnızca 1920’lerin sonu ve 1930’ların başlarında kırsal yerleşimcilerin karşılaştığı buhran dönemindeki ciddi zorlukların altını çizmektedir. Kadının siyah elbisesi ve broşu, erkeğin koyu mavi ceketi ve temiz tıraşlı yüzü, penceredeki çekilmiş perdeler, yabanın temiz uçları 21. yüzyılın bakış açısından bakıldığında, taşralı portresini tamamlamaktadır. Resimde yer alan insanların ne söyleyeceğini bilememek ile birlikte, sanki çiftçinin suratı her an değişecekmiş gibi, ya bir gülümseme ile açılacak ya da ondan oldukça katı bir ifade gelebilecek gibi durmaktadır. Kadının önlüğündeki desenler ile ağaçların yuvarlak şekillerinin yanı sıra erkeğin dairesel gözlüğü ve yelekleri ile yan yana durmaktadır. Ayrıca yabanın uçları, çiftlik evinin pencere çubukları ve çiftçi elbisesinin dikişleri ile aynı hizada bulunmaktadır.
Çatının ters çevrilmiş hali kadının beyaz yakası tarafından yansıtılmaktadır. Bu resim dönemin Amerika’sında yaşanan büyük bunalım karşısında öncü bir ruh olarak görülmektedir. Bazı yönlerden siyasi yelpazenin hangi tarafında olduğunuzla ilgili olarak resim değişebilmektedir. Eğer bir şehir insanıysanız Orta Batı’da yaşayan insanları ile alay ettiğini düşünürsünüz ve eğer Orta Batı’da yaşayan biriyseniz “onlar da bizden biri ve bizi olduğumuz gibi resmetmiş” diye düşünmenize sebep olmaktadır. Bu resim günümüze kadar birçok yönden (psikonalitik, siyasi ve tarihi) yorumlanmıştır.