Fatma Acar Ünlü
Bir gece ansızın
Bildiğiniz gibi geçen hafta 5 Eylül Pazar günü ‘’Orta Vadeli Program’’ açıklandı. Bu hafta bu konu hakkında yazmak istedim. Plan yapmak güzel, şükür yapabiliyoruz, fakat ne kadarını uygulayabiliyoruz ve hedefleri tutturabiliyor muyuz?.. Önemli olan bu…
İktisat politikalarının amacı toplumsal refahı artırmak, sürdürülebilir, istikrarlı bir büyümeyi gerçekleştirmek ve elde edilen refah artışının toplumun tüm kesimlerince adil bir şekilde bölüşülmesini sağlamaktır.
İktisadi planların veya programların en önemli görevi ekonominin geleceğine yönelik, gerçekçi hedefler belirleyerek, toplum için bir yol haritası olmalarıdır.
Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlıklar yapılır, Maliye Bakanlığınca sunulur ve TBMM’ye gönderilirdi. Günümüzde ise DPT ve ardından Kalkınma Bakanlığı’nın kaldırılmasıyla; Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Strateji ve Bütçe Başkanlığı bu süreci, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile birlikte yürütmektedir.
Türkiye ekonomisi, AB ile müzakerelere başladığımız 2000’li yılların başından bu yana her yıl eylül ayında gelecek üç yıla yönelik bir perspektifle yayınlanan orta vadeli programlar ile kendine yol haritası aramaktadır. Son yıllarda hazırlanan bu programların en önemli sorunu; hedeflerinin, iktisadi gerçeklik ile uyumsuzluk sergilemesidir.
“Son açıklanan OVP’de temel amaçlar başlığında “…enflasyon ve cari açık yaratmayan, ağırlıklı olarak yurtiçi tasarruflar ve doğrudan yabancı yatırımlar ile finanse edilen, verimli alanlara yönlendirilmiş yatırımlara ve ihracata dayalı, yeşil dönüşümü dikkate alan, istikrarlı, dengeli ve gelir dağılımı adaletini gözeten bir büyüme yapısının tesis edilmesi temel amaçtır” diye bir cümle var. Geçmiş programlara baktığımızda benzer amaçların hemen her raporda olduğunu görebiliriz. Bu durum, amaçlara pek ulaşılamadığını gösteriyor. Bu programda yeni olan, yeşil dönüşüm ve gelir dağılımı vurgusudur’’. (Prof. Dr. Erhan Arslanoğlu ‘’Orta vadeli programlarda amaçlar, hedefler ve gerçekleşmeler’’- Dünya Gazetesi )
OVP’nin pazar akşamı geç saatte önceden duyuru yapılmadan yayınlanması doğru bir yaklaşım değildir. Ayrıca açıklanan, son derecede sıradan, içeriği zayıf, geleceğe yönelik sağlam ve tutarlı iktisat hikâyesi olmayan bir programdır.
2022-2024 dönemine ilişkin makroekonomik hedef ve politikalar ile temel göstergeleri içeren OVP’de bir önceki yıl yayımlanan YEP’e nazaran büyüme, enflasyon ve cari işlemler açığı yukarı yönde revize edilmiştir.
Üç yıllık dönem için beklenen temel makroekonomik göstergelerden;
BÜYÜME
Bu yılki %9 büyüme hedefi gerçekçi. Güçlü bir baz etkisi var. Baz etkisi çıkınca büyüme %3-4 civarı görünüyor. OVP’de, büyümenin; 2022’de %5, 2023 ve 2024’te %5.5 olması öngörülmektedir.
ENFLASYON
Ülkemizin sürdürülebilir büyümeye geçebilmesi için gerekli koşullardan birisi, enflasyonun kalıcı olarak %5’e indirilmesidir. Bunun için de kapsamlı bir dezenflasyon programına ihtiyaç duyulmaktadır.
TÜİK tarafından açıklanan ama doğru olduğuna neredeyse kimsenin inanmadığı enflasyon rakamları söz konusu. Buna rağmen resmi enflasyon çok yüksek %19,25. OVP’de bu yılın sonunda %16,2 olacak olan enflasyonun, programın son yılı olan 2024’te %7,6’ya düşeceği ileri sürülüyor. TCMB’nin 2024’te %5 olarak belirttiği hedef %7,6’ya çıkmış durumdadır. Bu konuda da bir koordinasyon sorunu oluşmuş görünmektedir.
Berat Albayrak’ın YEP’ inde 2021 için enflasyon %8,0, 2022’de %6,0 ve 2023’te %4,9 olması bekleniyordu. Kısaca öngörü tutmadı, bundan böyle tutması da çok zor.
KİŞİ BAŞI GELİR
GSYH kadar kişi başı gelirin ne kadar olacağı da önemli. Son yıllarda dolar bazında kişi başı gelir bir yandan salgın nedeniyle ekonomideki yavaşlamaların diğer yandan kur artışlarının etkisiyle düşmüştü.
OVP' ye göre GSYH bu yıl 6 trilyon 648 milyar lira olması,
2022 yılında ise 7 trilyon 880 milyar lira,
2023'te 9 trilyon 41 milyar lira,
2024'te 10 trilyon 287 milyar lira olması öngörülmektedir.
Dolar bazında ise GSYH bu yıl 801 milyar dolar,
2022'de 850 milyar dolar,
2023'te 925 milyar dolar,
2024'te ise 1 trilyon dolar olması beklenmektedir.
Yeni OVP’de Türkiye’de kişi başı gelirin 2022 yılında 9,947 dolar, 2023 yılında 10,703 ve 2024 yılında ise 11,465 dolar olacağı hedeflenmektedir. GSYH’deki bu artış trendinin başarılması Türkiye’nin bulunduğu orta gelir grubundan yüksek gelir grubuna çıkma konusunda önemli bir yol almasını sağlayacaktır.
NOT: Kişi başı gelir 2013 yılında 12,519 dolardı 2020 yılında bu gelir 8,597 dolara düştü. Bu yıl 9,489 dolar olması beklenirken, 2024 yılı sonu dahi, 2013 yılındaki kişi başı gelir düzeyini tekrar yakalayabilmenin pek mümkün olamayacağı görünmektedir.
İŞSİZLİK
OVP’ye göre, işsizlik oranı 2024 yılında dahi iki haneli olmaya devam edecek ve Güvenirliliği son derece tartışmalı TÜİK verilerine göre; %10,9 olacağı öngörülmektedir.
DÖVİZ KURU
OVP'de dolar kuru tahminleri; bu yılın ortalama dolar kuru 8.30 TL olacak.
Kur 2022'de ortalama 9.27 TL,
2023'te ise 9.77 TL,
2024'te 10.27 TL olarak varsayılmıştır.
NOT: YEP’te ortalama dolar kuru 2021’de 1 dolar = 7,68 TL, 2022’de 7,88 TL ve 2023’te ise 8,20 TL olarak tahmin edilmişti. Daha 2023 yılı görülmeden, bu yıl döviz kurunun 8,80 TL’ye kadar yükseldiğini hatırlayalım.
Diğer taraftan, Orta Vadeli Program, sanki salgın hiç yaşanmamış gibi hazırlanmış zira programda bu salgından en çok etkilenen alanların başında gelen sağlık, eğitim ve istihdam alanlarında sanki çok büyük başarı elde edilmiş gibi ele alınır hiçbir önleme yer verilmemiştir.
2006‘dan günümüze toplam 16 adet orta vadeli program hazırlanmış, ancak hiçbirinde hedeflere ulaşılamamıştır. Türkiye, ekonomik büyüme, düşük enflasyon ve işsizliği dengede tutabilmeyi ve bunu sürdürülebilir kılmayı yıllardır amaçlamaktadır.
Bu programdan da bir başarı öyküsü çıkarabilmek, önemli bir yapısal değişimler olmadığı sürece pek de mümkün görünmemektedir.
YEŞİL MUTABAKAT
Bu yıl hazırlanan OVP’nın diğerlerinden farkı ise “yeşil mutabakat”tır.
AB ülkelerine önemli miktarda ihracat yapan ülkemizin de bu mutabakatın zorunlu kıldığı düzenlemeleri ivedilikle yapması, sanayi ve ekonomide yeşil dönüşümü hızlandırması oldukça önemli bir konudur.
Yeşil dönüşümün, önemi dünyada giderek artmaktadır. Ticarette rekabetin ve dünya ile entegrasyonun önemli yolu olması açısından “yeşil mutabakat”ın OVP içerisinde kendine yer bulması ülkemiz açısından oldukça olumlu bir adımdır. İlk yapılması gerekenlerden birisi de Paris İklim Anlaşması’nı imzalamak olmalıdır.
---------
Kaynak: