Pandemi günleri eşliğinde yaşam kesintisiz devam ediyor. Aynı zamanda ülkenin gündemi de benzer biçimde akıp gidiyor.
Ekonomideki sıkıntılar, ABD Başkan adayı Biden’ın Türkiye hakkındaki açıklamaları, Suriye ve Libya’daki süreç, iç siyasette dengeleri değiştirmeye yönelik hamleler, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp çıkmama ikilemi, kadın cinayetleri, akıllara bir çırpıda geliveren gündem başlıklarından.
Bu kadar gündem kalabalığı içinde üzerinde şiddetle düşünmemiz gereken iki gündem maddesi daha var: Kovid – 19’la mücadele ve olası Marmara depreminde karşılaşabileceğimiz tablonun vahameti.
•••
Önce Koronavirüs’le mücadeleden başlayalım…
Dünyayı kasıp kavuran Koronavirüs pandemisiyle mücadelede ülkemiz beş ayı geride bıraktı. Dünya üzerindeki vaka sayısı 22 milyonu geçti, ölümlerin sayısı ise, 778 bine yaklaştı. Türkiye’nin tablosu ise; 17 Ağustos itibarıyla 250 bini aşkın vaka sayısı, 6 bin ölüm ve ortalama bin 100’ün üzerinde günlük yeni vaka sayısı biçiminde.
Son dönemlerde ortaya çıkan rakamlara bakıldığında – ki bu rakamların doğruluğu bir süredir kamuoyunda tartışılıyor – ilk dönemdeki mücadele disiplininin kalmadığı, tanı ve tedavi uygulamalarının sürece göre farklılık göstermesi dikkat çekiyor.
Bu durumun elbette farklı gerekçeleri var.
Çok yoğun geçen 2.5 ay sırasında Türkiye, şimdiye kadar hiç görmediği bir süreçle karşılaştı, bunu görmezden gelemeyiz. Ancak, virüsle mücadelenin ne zaman biteceğinin bilinmemesi, aşı ve ilacın henüz ortaya çıkarılamaması, ilk başlarda kısmen başarılı gözüken süreç son dönemde daha tartışılır hale gelmesi gibi etkenler, hem sağlık emekçilerinde, hem de toplumda yılgınlık ve yorgunluk başlamasına neden oldu. Salgında kayıplar yaşayan sağlık emekçilerinin yorgunluğunun karşılığı yok ne yazık ki. Böylelikle, sistemin bozulması kaotik ortamın yaratılmasına sebep oluyor haliyle.
Bunlar sahada yaşananlar… Bir de saha gerisinde yaşananlar var. Salgınla mücadelenin sahadaki boyutu ne kadar önemliyse, saha gerisinde özellikle akademik çalışmalar boyutu o kadar önemli. Tanı ve tedavi ile sahadan gelen bilgilerden elde edilen verilerin uluslararası alanda değerlendirilmesi, karşılaştırılması, yeni tanı ve tedavi biçimlerinin yaratılması, salgınla mücadelede önemli yer tutuyor.
Örneğin Türkiye’nin sağlık sektöründe önde gelen STK’larından olan Türk Toraks Derneği, pandemiyle ilgili akademik çalışmalar başlatmak istiyor. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın verileri paylaşmadaki kısıtlamasıyla karşılaşan dernek yönetimi, yaşananları özel bir makale ile dünyanın sağlık alanındaki sayılı hakemli dergilerinden Lancet’te yayımlattı. Yazının Türkçe metnini bu linkte bulabilirsiniz: (