BEŞİKTAŞ NEDEN KAYBETTİ?
İyi oynadığı İstanbul’daki müsabakadan, herkesi aldatan bir skorla ayrılmıştı Beşiktaş. Birbirinin aynı taç atışlarından yediği iki gol moralleri bozmuştu ama umutları dün geceye bırakmıştı.
Ancak Kartal, Lizbon’a önemli ayaklarından mahrum gelmişti. Kadrodaki sıkıntı Sergen Hoca’nın sahaya süreceğini 11’i tahtaya yazarken de taktiği aynı tahtaya çizerken de gösterdi kendini.
Grupta puanı olmayan tek takım olan Beşiktaş’ın kaybedecek bir şeyi yoktu elbette. Bu nedenle daha hücum ağırlıklı sahaya yayılabilir ülke puanına katkıda bulunabilirdi. Sakatlıklar, sakatlıklar, sakatlıklar.
Sporting’in 8. dakikadaki ilk tehlikeli atağında top direkte patladı. Bir dakika sonra Ersin çizgiden çıkardı meşin yuvarlağı. Göründü ki Sporting taktik değiştirmemiş. Geriden hızlı ve ani yön değiştiren toplarla çıkıp, defans arkasına bırakılan, hedefi bulan paslardı teknik adam Ruben Amorim’in istediği. 10 dakikaya iki yüzde yüz pozisyon sığdıran yeşil beyazlılar bunda başarılıydı.
13. dakikada Necip, Josef ve Larin üçlüsünün yarattığı pozisyonun golle sonuçlanmaması talihin acı bir sürpriziydi. Ve 27’de yine Larin, Beşiktaş’ın öne geçme fırsatını kötü tepti. Bu dakikalar Beşiktaş’ın oyunda dengeyi kurduğu dakikalardı.
Dengeyi Rıdvan’ın abartılı vurduğu omuz bozdu. Nuses’in biraz da artistik düşüşünü, tereddütsüz penaltı ile cezalandırdı orta hakem Karasev. Pedro Goncalves de penaltıyı gole çevirdi. Böylece bu maçta da Beşiktaş ilk golü atamadan oyuna devam etmek zorunda kaldı. Pedro Goncalves 6 dakika sonra skoru 2-0’a, Paulinho ise 3-0 getirdi. Beşiktaş 10 dakika içinde 3 gol yemeyi başardı.
Üstelik bu başarının, Sporting takımının hiçbir ekstra gücüne ve taktiğine dayanmıyor olması içimizi acıtan duyguydu.
İkinci yarıya da gol yiyerek başladı Beşiktaş. Fark açılabilirdi.
Sergen Yalçın yaptığı değişikliklerle oyunu çevirmeye çalışsa da iş işten ilk yarıda geçmişti.
Beşiktaş, birinde iyi, diğerinde çok kötü oynadığı Sporting müsabakalarından 8 gol yedi. Hele ilk yarı 10 dakikada yenen üç gol, Beşiktaş’ın eski günlerini hatırlattı. Acı hatıralar.
Beşiktaş, Avrupa defterini bence kapattı.
Buraya kadarmış.
Artık Beşiktaş’ın da Sergen Yalçın’ın da önünde sadece lig ve Türkiye kupası var.
Bu kadro tam kadro olabilse Şampiyonlar Ligi için yeterliydi. Ancak olmadı, olamadı.
Şimdi eve dönüş zamanı.
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde açık bir hezimet yaşadı. Kendisine de memleketin puan kazanmasına da faydası olamadı. Beşiktaş’ın bu saatten sonra Avrupa Ligi’nde devam etmesi mucizelere bağlı. Grupta iş Ajax’ın Dortmund’u evinde yenmesiyle Sporting – Dortmund mücadelesine kaldı.
İki kutlama ile bitireyim yazıyı. İstanbul’a 5 saat normal uçuş zamanı olan Lizbon seyahatini geçtim. Çarşamba başlayan, perşembe biten Beşiktaş’ın bu müsabakasının ardından gün bitmiş gibi Trabzonspor maçını cumartesi oynatan futbol federasyonunu yürekten kutlarım. Emin olun bu millet, futboldan anlayanlarını o makamlara getirecektir.
İkinci ve daha büyük kutlamam ise sayın idarecilere. Enerji tasarrufu adı altında enerji tüketimini arttıran, çocukları kör saatte okula gönderen, işçiyi, memuru daha yeni uyumuştuk hissinden çıkarmayan saat uygulamasında ısrar edenlere. Dedim ya maç çarşamba başlıyor perşembe bitiyor. Şampiyonaya katılanların kendi saatlerinde 21.00’de izlediği maçı bize saat 23’te izleten zihniyeti de ayrıca tebrik ederim.