Bülent Vardar
58. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden İzlenimler
58. Antalya Film Festivali, 2 Ekim Cumartesi gecesi Antalya Kapalı Spor Salonu’nda Festival Başkanı ve Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in açılış konuşmasıyla başladı.
Pandemi önlemlerinde ülkemizde genel anlamda karantina koşulları geride kalsa da; Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, festivalin pandemi önlemleri altında gerçekleştirilmesine özen gösteriyor.
FİLM GÖSTERİMLERİ BU SENE DE AÇIK HAVADA
Geçen sene olduğu gibi bu yıl da gösterimler “yıldızlar altında” konseptiyle AKM’de kurulan açık hava sinemalarında gerçekleştiriliyor. Festival biletleri satışa çıkar çıkmaz tükenince, festival yönetimi AKM Aspendos Salonunu da, pandemi tedbirleri altında gösterime açtı.
Festivali Antalya’da izleyip filmler hakkında bu satırları yazarken, festivalin ulusal yarışma filmlerinin sekizi seyirciyle buluştu. Ben bugün okuyucularımıza özellikle AAPFF’nin sembolü olan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın gösterim tarihlerine göre ilk dört filmi hakkındaki izlenimlerimden bahsedeceğim.
-Ulusal uzun Metraj Film Yarışması’nda gösterilen ilk film “İki Şafak Arasında”, daha önce kısa filmlerinden tanıdığımız Beykent Üniversitesi Sinema TV Bölümü mezunu Selman Yaşar’ın ilk uzun metrajı… Genç yönetmen filminde tekstil fabrikası olan muhafazakar bir ailenin fabrikasında yaşanan bir iş kazası sonucunda yaşamını kaybeden bir işçi ve ailesi üzerine yoğunlaşırken; yaşamı yönetmede etkili olan inanç ve ahlaki değerler sorgulamasına da girişiyor. Mütedeyyin biri olan İbrahim (Ünal Silvar), fabrikasının yönetimini ikinci kuşaktan en büyük çocuğu Halil’e devretmiştir. Halil (Bedir Bedir) ise pragmatik ve çıkarlarını gerektiği zaman inançlarının önüne çıkaran birisidir. Küçük kardeş Kadir ise naif ve çevresinde dönen dolaplardan sonradan haberdar olan daha samimi ve dürüst bir karakterdir. Selman Yaşar, ilk filmine karşın iddialı bir temayla dikkati çekerken; küçük kardeş Kadir’in Alevi bir ailenin kızı olan sevgilisi Esma (Burcu Gölgedar) aracılığıyla, ülkemize egemen olan kutuplaşmaya yönelik bir açılım yaratmayı tercih etmediğini ve filmini dağıtmadan (!), ölen işçinin ailesi ve eşi Serpil (Nezaket Erden) arasında yaşanan çatışma üzerinden anlatmayı tercih etmiş. Serpil karakterini canlandıran Nezaket Erden’in, “En İyi Kadın Oyuncu” dalında şansı olabileceğini belirtelim.
-Yine bir ilk film olan Nazlı Elif Durlu’nun “Zuhal” isimli filmi, avukat olan bir kadının kaybolan kedisinin izini sürmesinin öyküsünü anlatıyor. Deneyimli ve yetenekli oyuncu Nihal Yalçın’ın “one woman show”u olarak da nitelendirilebilecek bu film, yönetmen Durlu’nun yaşama ilişkin, özellikle cinsellik bağlamında “cesur” yaklaşımlarını içerdiği kadar; ana ve yan karakterler aracılığıyla yönetmenin ülkemizin kolektif bilinç altına, toplumumuzda yaşanan iletişimsizliğe satır aralarında göndermeler yapan bir film olarak dikkati çekiyor. Dramaturjik açıdan eksikleri, sıklıkla sarkmalara neden olsa da, kişisel bir öyküyü büyük laflar etmeden gündelik yaşamdaki anlarla birleştirerek anlatma çabasının ise filmin öne çıkan artıları olduğunu; diğer yandan apartman yöneticisi rolünde festivalde ilk kez karşımıza çıkan ve daha sonra “Kafes”, “Anadolu Kaplanı” ve “Bembeyaz” filmlerinde de değişik rollerde gördüğümüz “nöbetçi oyuncu” Sencar Sağdıç’ın, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalının favorileri arasında olduğunu ekleyelim.
-Cemil Ağacıkoğlu’nun son uzun metrajlı filmi “Kafes” ise yönetmenin sinematografisi açısından bir gerileme duygusu yaratıyor. Yönetmen Ağacıkoğlu, ilk uzun metrajlı filmi “Eylül” ile, 2011 yılında gerçekleştirilen 18. Adana Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Film” dahil olmak üzere pek çok dalda iddialı olmuş; “En İyi Yönetmen”, “En İyi Kadın Oyuncu”, “En İyi Kurgu” ve “En İyi Ses Tasarımı” kategorilerindeki ödülleri de almıştı. Yönetmen son filmi “Kafes”te, kaybeden bir karakter olan Hasan (Tarhan Karagöz) üzerine yoğunlaşarak öyküsünü anlatıyor. Hasan eski bir polis memurudur ve bir kumpasla meslekten men edilmiştir. Adını temize çıkarmak amacıyla zor koşullarda yaşam mücadelesi veren Hasan, yakın arkadaşı olan komiser Yahya’nın (Murat Kılıç) ihanetine uğradığını anlayınca, bu basık ve kriminal dünyanın koşullarına uygun bir yöntemle intikamını alır. Ağacıkoğlu fotoğraf sanatçılığı geçmişiyle, özellikle filmlerinin atmosferini oluşturmada görsel yetkinliğe sahip olsa da, son filmi “Kafes” de öykünün basık dünyasını yansıtan gri tonların egemenliğindeki görüntülerine karşın; hem görüntü yönetimi hem ses tasarımı açısından beklentilere yeterince cevap veremiyor. Özellikle filmin seslerinin anlaşılmasında önemli sorunlar olduğunu belirtmek lazım. Diğer yandan öykünün açılımında ses sorunlarının, filmin seyirciyle bağ kurması açısından da engeller oluşturduğunu ekleyelim.
SEMİH KAPLANOĞLU’NDAN YENİ ÜÇLEME
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasının öne çıkan isimlerinden birisi ise sinema okulundan arkadaşım olan ve ülkemiz sinemasının, A kategorisindeki uluslararası film festivali Berlin Film Festivali’nden, Yusuf üçlemesi “Yumurta” (2007) ve “Süt”ten (2008) sonra son halkası “Bal” (2010) filmiyle “Altın Ayı” kazanan Semih Kaplanoğlu…
Yönetmen yakın zamanda gerçekleştirdiği “Buğday” filmiyle de sineması hakkında çok konuşulan birisi olarak gündemde kalmış; özellikle ülkemize bir süredir egemen olan kutuplaşma kültürüyle birlikte mütedeyyin insanların duyarlığını yansıtmaya yönelik çalışmalarıyla da, özellikle bir kesimin eleştirileri oklarına hedef olmuştu. Bu süreç Kaplanoğlu’nun, ülkemizde halktan kopuk “Beyaz Türkler ve Aydınlar” eleştirisi bağlamında, yeni bir üçlemenin ilk filmi olan “Bağlılık Aslı” (2019) filmiyle de öne çıktı. Yönetmen bu filmiyle aynı zamanda 92. Akademi (Oscar) Ödülleri’nde Türkiye’nin “En İyi Uluslararası Film” kategorisinde Oscar aday adayı olmuştu.
Kaplanoğlu’nun son filmi “Bağlılık Hasan” uzun süresine karşın, olgun sinema dili ve özellikle bir film için olmazsa olmaz teknik özellikler açısından da festivalin şimdilik en başarılı filmlerinden biri olarak öne çıkıyor. Yönetmen kamerasını Anadolu’ya çevirdiği son filminde, babadan kalma topraklar ve mülkler üzerinde, mütedeyyin olmasına karşın her türlü ahlak dışı fırsatçılıklara açık olan Hasan ve onun yolsuz davranışlarına kimi zaman tepkisel, çoğu zaman destek veren karısı Emine (Filiz Bozok) ve yıllardır küs olduğu ağabeyi Muzaffer’le (Mahir Günşiray) ilişkilerine yoğunlaşıyor.
Yönetmen filminin teması bağlamında satır aralarında ahlak gibi insan davranışlarına yön veren temel bir olgu kadar, ülkemize özgü adam kayırmaca ve yoğun emeğiyle banka kredileriyle sömürülen muhtaç insanlara dönük yansıtmalarıyla da bir sistem eleştirisine soyunuyor.
“Bağlılık Hasan”ın, öncelikle “En İyi Görüntü Yönetmeni” ödülünün favorilerinden biri olduğunu; ayrıca Emine karakterini canlandıran Filiz Bozok’un ise “En İyi Kadın Oyuncu” kategorisinde şansı olduğunu belirtelim.
ULUSAL UZUN METRAJ DALINDA 10 FİLM YARIŞIYOR
Bu sene Uzun Metraj Film Yarışmasında 10 film Altın Portakal için yarışıyor. Ödül kazananlar ise 9 Ekim’de gerçekleştirilecek ödül töreninde belli olacak. Bu sene Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasına seçilen filmleri ve yönetmenlerini gösterim sırasıyla anımsatalım:
Selman Nacar “İki Şafak Arasında”;
Nazlı Elif Durlu “Zuhal”;
Cemil Ağacıkoğlu “Kafes”;
Semih Kaplanoğlu “Bağlılık Hasan”;
Ferit Karahan “Okul Traşı”;
Emre Kayiş “Anadolu Leoparı”;
Necip Çağan Özdemir “Bembeyaz”;
Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu “Birlikte Öleceğiz;
Ali Tansu Turhan “Diyalog”;
Tayfun Pirselimoğlu’nun “Kerr”.