CHP’li Günaydın: Bize kimse hayvan öldürtemez

CHP’li Günaydın: Bize kimse hayvan öldürtemez
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, sokak hayvanlarının öldürülmesine yol açacak yasa teklifine ilişkin “Bize kimse hayvan öldürtemez. ‘Yasa çıktı, hayvan öldüreceksin.’ Sen talimatını kime verirsen ver. Biz bunu yapmayacağız” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Meclis’ten bir yasa geçebilir ama o yasanın evrensel hukuka uygun olması lazım. İç hukuk, evrensel hukuktan ne kadar uzaklaşırsa orası bir hukuk devletinden çıkar ve kanun devletine dönüşür. Bize kimse hayvan öldürtemez. ‘Yasa çıktı, hayvan öldüreceksin.’ Sen talimatını kime verirsen ver. Biz bunu yapmayacağız” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, bugün TBMM'de basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmeler yapan Günaydın, şunları söyledi:

“2021’in ocağında son derece düşük olan enflasyon oranı, yüzde 85’e kadar çıktıktan sonra bugün yüzde 71 düzeyine gerilemiş durumda. Bu alınan kararların Erdoğan yönetimindeki Nebati ile birlikte, Mehmet Şimşek’in ‘irrasyonel’ diye tanımladığı politikaların Türkiye’ye maliyetini gösteriyor. Bu hem reel sektöre hem de hane halkına çok büyük zararlar verdi. En büyük zarar, en az konuşulan tarafta. Gelir dağılımı, tarihte görülmemiş ölçüde bozuldu. En zengin yüzde beşin gelirdeki payı, yüzde 25’i geçti. 2023, Türkiye’de son 20 yılda gelir dağılımının en fazla bozulduğu yıl oldu. Bunun tek istisnası, DSP-MHP-ANAP iktidarındaki büyük krizdir. Başka bir deyişle, adı konulmamış kriz neredeyse 1999-2001’deki gelir dağılımı bozukluğuna yakın tablo ortaya çıkarıyor. En zengin yüzde beşlik kesim, en yoksul yüzde beşlik kesimin gelirinin 30 katını elde ediyor.

“Bütçe açığı dört ayda 700 milyar liraya yaklaştı”

İstihdamda, önemli ölçüde istatistiklerle oynandığını görüyoruz. Dar tanımlı işsizliğin azaldığını söyleseler de geniş tanımlı işsizlik, yüzde 25 düzeyindedir. Zamana bağlı eksik istihdamda artış devam ediyor. Bu yalnızca son bir yılda, 1 milyon 39 bin kişi artmıştır. Dolayısıyla zamana bağlı eksik istihdam verilerini gizleyerek bir yere varabilme şansımızın olmadığını ifade etmek isterim. Yine olumsuz bir veri, Türkiye’de dört gençten biri, ne istihdamda ne de eğitimde. Dolayısıyla bu lümpenleşmenin ve şiddet eğilimin artmasına yönelik bir zemini bize işaret ediyor. Emekli maaşları, gelir dağılımı bozulmasının en önemli göstergesinden biri haline geldi. 2010 yılı, AKP’nin iş başında olduğu dönemde emekliler, asgari ücretin yüzde 1,2’sini almaktaydı. Bugün bu oran yüzde 0.59’una düşmüştür. Milli gelire oranla bütçe açığı 20 yılın zirvesinde, 2023 yılında bütçe 1,37 trilyon TL açık verdi. Bir önceki yıla göre 9,6 kat arttı. Bu veriler, makro ekonomi açısından dünyada kolay rastlanılmayan veriler. Bütçe açığı dört ayda 700 milyar liraya yaklaştı.

“‘TOKİ mağdurları’ kavramının yaratıcılarının, bugün deprem sorununu çözmek üzere görevlendirilmesini takdirlerinize sunarım”

İklim değişikliği performansında, 2015’ten bu yana 50’nci sıradan 56’ncı sıraya geriledik. Toplam 63 ülke arasında. 2023 yılına kadar 250 bin konut vadettiler. Bunların sadece yüzde 20’si tanımlanabildi bugüne kadar. Ardından ‘İlk evim, ilk iş yerim’ vaadinde bulundular. 17 ilde, 5 bin 615 konutun temeli atıldı. Seçim döneminde Türkiye’nin, İstanbul’un neresine giderlerse gitsin iki kişi protesto edildi. Biri TOKİ Başkanı Ömer Bulut, bir diğeri de dönemin bakanı Murat Kurum. Kurum, İstanbul’da tarihi bir yenilgi aldıktan sonra yeniden bakanlığa getirildi, Bulut ise bakan yardımcısı oldu. ‘TOKİ mağdurları’ kavramının yaratıcılarının, bugün deprem sorununu çözmek üzere görevlendirilmesini takdirlerinize sunarım. TOKİ, toplam 20 yılda 946 bin konut tamamlamış. Bu yılda ortalama 50 bin konut anlamına geliyor. Ortalamanız buyken 250 bin konutu bir yılda teslim edeceğinize yönelik söylemler, içi boş hamasetten ibaret. Bu Türkiye için vahim bir tablodur. Türkiye’yi yönetemeyen bir iktidarla karşı karşıyayız."

“Haziran ayında, ‘Takvimin sıkışacağını hissediyoruz, bunları çekin’ dedik”

Günaydın, değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Günaydın, Meclis’in çalışma takvimin uzamasına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

“Haziran ayında dedik ki ‘Takvimin sıkışacağını hissediyoruz.’ Yerel seçimden bu yana Meclis çalıştırılamadı. Biz bunu kürsüden ifade ettik. Bazı haftalarda sadece uluslararası sözleşmeler geçirildi. Oysa onlar bir buçuk saatlik çalışmalardır. Bize geçen hafta, ‘Tasarruf tedbirlerine ilişkin yasa, vergi düzenlemesi, 9. yargı paketini, ticaret kanununu, öğretmenlik meslek kanunu ve sokak hayvanlarıyla ilgili kanun getireceğiz’ dediler. Bunların yanında Somali Tezkeresi ve üç tane uluslararası sözleşme. Döndüm, Abdullah Güler’e ‘Bu yasaların önemli bir bölümünün içeriği konusunda sizlerden farklı düşünüyoruz. Tasarruf tedbirlerinin içeriği eksiktir ama getirdiğiniz maddelere ‘hayır’ demeyeceğiz. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda kesinlikle 12’nci maddeden sonrasının devamına yönelik olumu bir tavrımız olmayacak. Türk Ticaret Kanunu’nda yapmaya çalıştığınız değişikliğin amacı 11 ve 12’nci maddede somutlanıyor. Türk Ticaret Kanunu diye tanımladığınız işin aslında ne olduğunu biliyoruz ve buna asla cevaz vermeyeceğiz. Sokak hayvanları meselesinde getirdiğiniz katletme çözümünün uygun bir düzenleme olmadığı konusunda tüm kamuoyunun haklı tepkileri var. Bunları çekin.’

“An itibarıyla bir uzlaşma yoktur”

Arkadaşlar şunu söylediler: ‘AKP MYK’sı bu konuyu değerlendiriyor. MYK’dan çıkan karara göre size bilgi vereceğiz.’ TBMM, yani yasama organı AKP MYK’sının memuru falan değildir. AKP MYK’sından çıkan kararlar, AKP grubunu bağlayabilir ama bizi asla bağlamaz. Gerçek bir uzlaşma istiyorsanız, TBMM’yi böyle zamanlara daraltmayacaksınız. Bir müzakereye, birbirimizi anlayan bir görüşmeye değil; sinirlerin gerildiği provokasyona açık ortamlar yaratmaya hevesliler. An itibarıyla bir uzlaşma yoktur. Biz bir engelleme yapmıyoruz TBMM’de. Muhalefet İçtüzük’ten kaynaklanan söz hakkını kullanıyor. Bu arkadaşlar dayatmayla Meclis’i çalıştıramayacaklarını gördüler. Ben, AKP grubunun bütün bu süreçten memnun olduğu görüşünde değilim. Temas ettiğimiz arkadaşlardan buna ilişkin işaretler alıyoruz. Grup Başkanvekilleri, bunun çok adil olmadığını bize fısıldıyorlar. AKP-MHP milletvekilleri, ‘Bu dönemde böyle bir çalışma dayatılır mı’ diyorlar. Daha önemlisi geçmişte bakanlık yapmış AKP milletvekilleri, getirdikleri yasa tasarısının içeriğine yönelik muhalefetlerini açıkça dile getiriyor. O halde bu teklifler nerede hazırlanıyor?”

“Altı aydan iki yıla kadar hapis cezasını Demokles’in kılıcı gibi başımıza asmaya çalışıyorsunuz”

Günaydın, “Sokak köpekleriyle ilgili AKP’nin bu kadar ısrarcı olma nedenini neye bağlıyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Türkiye’de hem sokak hayvanları açısından hem de zarar görenler açısından sorunun varlığı ortadadır. ‘Sorun yoktur’ demenin manası yoktur. Türkiye’de, 4 milyona yakın bir sokak köpeği varlığı var. Mevcut belediyelerimizin bu alanda daha etkin çalışabilmesi, kaynak kullanmasıyla mümkündür. CHP belediyeleri kazanmışken onların kaynaklarına el koymayı planlıyorsunuz. Neden fon kurmuyorsunuz? Çünkü ağırlıkla CHP tarafından yönetilen belediyelere ilave bir finansman sağlamadan sadece ilave yükümlülükler ve bu yükümlülüklerle CHP belediye ve yöneticilerini karşı karşıya getirme, yeni toplumsal ve siyasi sorunlar yaratma arkasından da altı aydan iki yıla kadar hapis cezasını Demokles’in kılıcı gibi başımıza asmaya çalışıyorsunuz. Böyle bir yasama faaliyeti olmaz. ‘Türk milleti sokak köpeklerine merhametlidir’ diye basın toplantıları yapmanın bir anlamı yok. MHP milletvekilleri burada bu teklife ‘evet’ oyu kaldırırken Genel Başkanlarının ‘Biz sokak köpeklerine merhametliyiz’ demesinin taşıdığı anlamını takdirlerinize sunarım. CHP, bu dayatmanın geçmemesi için her türlü çabanın içerisinde olur.”

“Meclis’in vatandaşa kapatılmasını asla doğru bulmuyorum”

Günaydın, Meclis’teki ziyaretçi yasağını şöyle değerlendirdi:

“Siyasal bir varlık olan kurucu Meclis’in vatandaşa kapatılmasını asla doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Barikatlar kurmak, komisyona girmeye çalışanları engellemek, yasak koymak yakışmaz. Fikrinden hoşlanmıyorum diye vatandaşı içeri almamak, Meclis’e yakışır bir tutum değildir. Birden bire cuma-pazartesi Meclis’e girme yasağı koymalarının da hayra alamet olmadığını ifade etmek isterim.”

“Diyorlar ki ‘En borçlu belediyeler CHP'li belediyeler.’ En büyük belediyeler CHP'li belediyeler, bundan daha doğal ne olabilir”

Günaydın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “CHP’li belediyelerden borç tahsiline başlayacağız” ifadelerine ilişkin şöyle konuştu:

“2022 Sayıştay raporuna bakınız, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile ilgili olarak. Belediyelerin bağlılarının ve iştiraklerinin toplam borcunu 38 milyar TL olarak tanımlıyor ve diyor ki ‘Kurumun toplam bütçesinin 1 trilyon 42 TL olduğu düşünüldüğünde, belediyelerin borcu bu bütçenin yüzde 4’üne denk gelmektedir.’ 2023 ve 2024 verisi yok elimizde. Ama rakamı şimdi 95 milyar TL olarak açıklıyorlar. 38’den 95’e böyle füze gibi fırlar mı, bilmiyorum. İkincisi borç artarken bütçe de orada kalmamıştır, bütçe de yükselmiştir. Dolayısıyla yüzde 4-5’lik bir pay hala varlığını koruyordur. SGK bütçesinin yüzde 95’ini etkin bir şekilde kullanıyor musun, dönüyorsun, yüzde 4-5’ ‘İller Bankası payından keseceğim. İştiraklere haciz göndereceğim’ diyorsun. Biz, Bursa Büyükşehir Belediyesi'ni 25 milyar TL borçla devraldık. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'ni 11 milyar TL borçla devraldık. Şimdi bize diyorlar ki ‘En yüksek borçlu belediyeler CHP'li belediyeler.’ En büyük belediyeler CHP'li belediyeler, bundan daha doğal ne olabilir? Bununla sen bir toplumsal onay alabileceğini mi düşünüyorsun? Biriktirdiğin borcu, CHP'ye geldiği zaman ‘Ben tahsil edeceğim’ diye bağır ve bunu ‘Ama ben AKP'li belediyelere de yapacağım’ diyerek anlat.”

“Bize kimse hayvan öldürtemez. Sen talimatını kime verirsen ver. Biz bunu yapmayacağız”

Günaydın “CHP’li belediyeler olarak Hayvan Hakları Yasası’nın geçmesi durumunda, hayvanları öldürmeden ortak bir çalışma düşünüyor musunuz, hazırlık var mı” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Bizim meseleye bakışımız şudur: Meclis’ten bir yasa geçebilir ama o yasanın evrensel hukuka uygun olması lazım. İç hukuk, evrensel hukuktan ne kadar uzaklaşırsa orası bir hukuk devletinden çıkar ve kanun devletine dönüşür. Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) var. Bunu uygulayacak olan belediyeler. TBB’den bir görüş aldınız mı? Ya da Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Erzurum Büyükşehir Belediyesi, ‘Ne güzel yasa’ diye mi bakıyordur? Çünkü AKP'li belediyeler de bunun belediyeler açısından ne kadar büyük bir külfet ve ne denli sıkıntılı süreçlere yol açabileceğini görüyor. Bize kimse hayvan öldürtemez. ‘Yasa çıktı, hayvan öldüreceksin.’ Sen talimatını kime verirsen ver. Biz bunu yapmayacağız. Bugüne kadar yaptığımız işleri daha etkinleştirmek için; kısırlaştırmaya daha fazla ağırlık vermek için, sahiplendirmeye daha fazla ağırlık vermek için, köpekle insanın karşı karşıya geldiği ve insanların zarar gördüğü ortamların sayısını azaltmak için faaliyetlerimizi arttıracağız. Bunu yaparken de hem belediyeler arasında dayanışma hem de sivil toplumla belediyeler arasında dayanışmayı sağlayacağız.”

“Fon, barınak, hayvan öldürmenin kesinlikle kapsamdan çıkartılması; yeniden değerlendirmemize neden olur”

Günaydın, “İşin sonunda, hayvan hakları yasasının geçmesi durumunda veya SGK borçlarının tahsil edilmesi durumunda hizmetler aksayınca oklar CHP’ye dönecek. Değerlendirmeniz nedir” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Vatandaşa anlatmanın yolunu da bulacağız. Hizmetin aksamaması için ne yapılması gerekiyorsa onun da yolunu bulacağız. Mazeret üreterek belediyecilik yapılamaz. Bir politikayı deşifre etme konusunda çok usta bir CHP kadrosu var artık. Fon, barınak, hayvan öldürmenin kesinlikle kapsamdan çıkartılması. Bu üçü düzenleme için bizim de yeniden değerlendirmemize neden olur. Bunlar hayatlarında köpek toplamamışlar. 4 milyon köpek toplamanın ne demek olduğunu biliyorlar mı acaba? Bırakın yöntemini, süresini, zorluğunu, masrafını biliyorlar mı? 4 milyon köpeği toplayacaksın, 4 milyon köpeği bir yere koyacaksın. O halde önce koyacak yeri yapacaksın ki sonra toplayacaksın. Eğer hani toplamanın ve buraya doldurmanın bir an için doğru olduğunu inansak dahi.”

“Tüzük kurultayının tüzük kurultayı çerçevesi içerisinde kalması gerektiğini düşünüyorum”

Parti içinde yönetime eleştiriler getirerek tüzük değişikliği için öneriler sunan gruplarla ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“İnanın, takip etmiyorum ama tahmin ediyorum. O arkadaşların hepsi tanıdığımız arkadaşlardır, düşmanımız değiller. Zaman zaman benim de beraber muhalefet yaptığım arkadaşlardır. Bir çalıştay yapıp fikir üretmelerini samimiyetle söylüyorum ki yararlı görürüm. Ama ben tüzük kurultayının tüzük kurultayı çerçevesi içerisinde kalması gerektiğini düşünüyorum. Zaten onun dışına da taşırılamaz olduğunu düşünüyorum. Mesele yalnızca tüzük yapmaksa hepimizin amacı tüzük yapmak. 4 Eylül'den başlayıp 9 Eylül'e kadar devam eden bir süreç tanımlandı. 4 Eylül'de Sivas'ta, Sivas Kongresi'nin yıl dönümünde olacağız. 5 Eylül’de Ankara'ya dönüyoruz. Ankara'da tüzük kurultayımızı yapıyoruz. Program kurultayının başlangıcını yapıyoruz ve böylece çıkartıyoruz. Takvimimizde bir değişiklik yoktur. Hatta en son MYK'da ‘Bir gazete ilanı için çalışmalarımızı yürütün’ şeklinde Genel Başkan’ın ilgili arkadaşlara yönelik söylemine tanığım.”

“Olağanüstü kurultay toplamaya çalışanlar olursa onlara hainlik tanımlaması yapanların karşısına ilk ben çıkarım”

Günaydın, tüzük kurultayının seçimli kurultaya dönüştürülmesi tartışmalarına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:

“Ben bu tüzüğü biraz bilirim. Ben tüzük kurultayının seçimli kurultaya teknik olarak dönüşemeyeceğini düşünüyorum. Ama bu tartışmayı da abesle iştigal görüyorum. Bin 400 delege var. Bunun seçimli kurultaya dönüşebilmesi için 700 delegenin imzası gerekiyor. 700 delegeyi toplarsan zaten olağanüstü kurultayı çağırıyorsun. Sorun ne? Birisi olağanüstü kurultay çağırabilecek güce sahipse çağırsın ve olağanüstü kurultayı görelim. Buradan hiç kimse kaçmaz. Buradan hiç kimse de korkarak siyaset yapmaz. Bunu da ben bir hak görürüm. Nasıl bizim değişim sürecimizi hainlik olarak tanımlayanlar olduysa, şimdi de olağanüstü kurultay toplamaya çalışanlar olursa onlara hainlik tanımlaması yapanların karşısına ilk ben çıkarım. CHP'nin yönetilmesine ilişkin muhalefet her zaman olur. Onu söyleyenlerin sesini dinleriz. Onların sesi bizim sesimizden daha yüksek olursa da olağanüstü kurultay sonuç verir. Bu işlere, bu demokratlıkla bakmak zorundayız. Ama kurultayı zehirlememek lazım. Tüzük kurultayını, tüzükte yap.

“‘CHP'de bir liderlik sorunu vardır’ sözcüğü bana uygun gelmiyor”

Günaydın, “CHP’de bir genel başkan krizi mi var. Neden tüzük kurultayının seçimli kurultaya dönüştürülmesi konuşuluyor” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Siyasi meşruiyet çok önemli bir kavramdır. Bu parti birinci parti çıktı 47 yıl sonra. 412 tane belediye aldı. Ve bunları yaparken CHP’nin bir genel başkanı var. Şimdi siz bu genel başkana ne diyerek başarısızsın diyeceksiniz? Siyasi meşruiyet meselesi böyle bir şeydir. Siyasi meşruiyet meselesi açısından ‘CHP'de bir liderlik sorunu vardır’ sözcüğü bana uygun gelmiyor. CHP yönetiliyor. CHP birinci parti çıktı. CHP seçimden bu yana birinci parti olma özelliğini, AKP ile aradaki farkı koruyarak sürdürüyor. Şu söylenebilir: ‘Bu fark yüzde üç olmamalı da yüzde 30 olmalı.’ Ama bütün bunların bir makul, bir dengeli çerçevesini hep beraber kurmak zorundayız. Bu parti de bu makul ve dengeli çerçeveyi her zaman bulmuştur.”

“Hiçbir partinin içini boşaltma gibi bir temel içerisinde olmadık ama biri, ‘Ben CHP’ye gelmek istiyorum’ derse ‘buyur’ deriz”

Günaydın, “İYİ Parti'den istifa eden bazı isimlerin CHP’ye geçmek istediklerine dair iddialar var. Siz Meclis grubu olarak ne söylersiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Biz, hiçbir partinin içini boşaltma gibi bir temel içerisinde olmadık. İYİ Parti bütünlüklü kalırsa ama İYİ Parti seçmeninin onlara söylediği şekilde AKP’ye muhalif olarak kalırsa siyaseten ben bunun en yararlı iş olduğunu düşünürüm. Ama bir adam, ‘Ben CHP’ye gelmek istiyorum. Çoluğum, çocuğum, annem, babam bunu istiyor. Geçmişime de bakın, sorun yok’ diyorsa biz de o arkadaşa, ‘Buyur’ deriz. Biz böyle kabul ediyoruz. Çok sayıda insana ‘hayır’ dedik. Ama bunu kimseyi rencide etmemek için açıklamıyoruz. Umarım bir an evvel kendilerini toparlarlar. Ben hiçbir siyasal partinin hak etmediği bir tabloyla karşı karşıya kalmasını istemem. Tabi Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a, seçim döneminde edilen laflar; Balıkesir'de, Ankara'da, İstanbul'da ve Türkiye'nin her yerinde uyguladıkları politikalar, İYİ Parti'yi bu tarafa getirdi. Biz bunu söylemiştik, böyle olacak diye.”

“Ben birine muhalefet edeceksem gider kahvesini içer, bunu kendisine söyler, ondan sonra muhalefet ederim”

Günaydın son olarak “Sizin genel başkan olacağınız iddialarına ilişkin ne söylemek istersiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Çok net yanıt vereyim. Hayatım boyunca kendime bir şey aramadım. Ben birine muhalefet edeceksem gider kahvesini içer, bunu açıkça kendisine söyler, ondan sonra ederim. Sayın Özgür Özel'in başarılı olması, partinin başarılı olmasından başka herhangi bir amacım yoktur. Grup başkanvekilliğini hakkıyla yapmaya çalışıyorum. Dolayısıyla bu imalar, bu yakıştırmalar CHP'nin içini karıştırmaya yönelik şeyler. Bir gün eğer böyle bir şey yaparsam gider, Sayın Genel Başkan ile kahvesini içer, basına açıklamamı yapar, sonra yaparım. Ben kimsenin arkasından iş çevirecek bir adam olmadım, bundan sonra da olmam.”

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar