Sinan Ateş duruşmasında “MHP “hassasiyeti”: Sorulan sorulara hakim şerh koyuyor
Gazete Pencere
Gazete Pencere Haber Merkezi
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş, Ankara’da, 30 Aralık 2022’de, tetikçi Eray Özyağcı tarafından silahla öldürüldü.
Ateş’in öldürülmesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında 1 Temmuz’da davaya görülmeye başlandı, sanıklar ilk kez hakim karşısına çıktı.
Bugün davanın ikinci celsesi görüldü. Görülen celsede Murat Can Çolak, Ufuk Köktürk, Mustafa Uzunlar, Osman Bayraktar, Mehmet Yüce, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Serdar Öktem, Caner Günay, Emre Yüksel, Alper Atay ve son olarak Mustafa Ensar Aykal savunmalarını yaptı.
MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk, kendisine yönetilen suçlamaları reddederken “MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde fotoğraf çektirmişim, MHP’yle ne alaka abi? ‘Yok Olcay kılavuz işin içinde mi?’ Ne alakası var Ülkücü camiayla? 55 yıllık parti, böyle bir şeye mi kalır? Bu kadar aptallık olabilir mi?” savunmasını yaptı.
Serdar Öktem'in sorgusu sırasında müdafi avukatları ve sanık avukatları arasında sözlü tartışma yaşandı. Mahkeme başkanı, Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel'in kolluk kuvvetleri tarafından dışarı çıkarılması talimatını verdi. Mahkeme başkanı, Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı ile görevli polisler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi.
Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel, cinayet için kullanılan aracın Ülkü Ocakları ile bağlantısı olduğunu itiraf etti. Yüksel savunmasında, “Ülkü Ocakları’na ait araç, Ülkü Ocakları yöneticisi olarak kullanma hakkına sahibim, aracı Ülkü Ocakları’ndan aldık” dedi.
Heyetin MHP hassasiyeti
Duruşmanın görüldüğü sırada cinayete ilişkin yeni bir gelişme yaşandı. Cinayet şüphelisi Serdar Öktem'in kullandığı araçla tetikçinin bırakıldığı Bolu'da MHP Milletvekili İsmail Akgül'ün babasına ait aracın peş peşe kameralara takıldığı ortaya çıktı.
Ayşe Ateş’in avukatı Ali Yücel ise bu gelişmenin ardından sanık Emre Yüksel’e konu ile ilgili soru sormak istedi. Ancak mahkeme başkanı, bu kişinin yargılama ile ilgisinin bulunmadığını belirterek soru sormasına izin vermedi.
Mahkeme başkanı dün de Tolgahan Demirbaş’a müdahil avukatlarının cinayet günü “ Olcay Kılavuz’la neden defalarca telefonla görüştüğünü” sorması üzerine hakim “dosyada olmayan isimler ile ilgili soru sormayın biz soruşturma değil yargılama yapıyoruz” diyerek sorulara izin vermemişti.
“Hayır, paraf atma yetkim var, unvanım yok”
İşte bugün duruşmada dakika dakika yaşananlar:
Doğukan Çep: Sinan Ateş’in sağ kolu, koruması Selman Bozkurt’un ateş ettiği silahlar hemen toplanmış mıdır, yoksa kaçırılmış mıdır?
Mustafa Ensar Aykal: İki silah vardı, daha sonra teslim edildi. Tutanaklarda vardır.
Doğukan Çep: Görevimizi çok iyi yaptık diyor, karşı taraf ateş etmiş, silahlar 6 saat sonra alınmış.
Mahkeme Başkanı: Yorum yapacak soru sorma.
Aytaç Ataç: Olaydan sonra gelip çitfliğimde arama yapılıyor, polisler arama için geldiklerini söylüyorlar. Tutanaklar nerede?
Aşkın Mert Gelenbey (Özel harekat polisi): İşkence yapılmadığını söyledi kendisi. Ben bizzat Mustafa Ensar Aykal’ın talimatıyla, işkence gördüm.
Tolgahan Demirbaş: Tanış olmamız nedeniyle, zannın ortadan kalkmasını istemek için soruyorum. Benim ifademi direkt kendisi mi almış, hiç baş başa kalmış mıyız?
Mustafa Ensar Aykal: İfadeyi alanı hatırlamıyorum ama ben almadım. Denk gelmemek için de özel çaba sarf ettim.
Zekeriya Asarkaya: İlk kez size soru sorma fırsatı buluyoruz. Bizi sizin ekibiniz mı aldı?
Ufuk Köktürk: Eşim doğuma yakındı, sabah 06.00’ya kadar beni karakolda niye tuttular?
Mustafa Ensar Aykal: Siz İstanbul’da alındınız, eşinizin de alınma gibi bir durumu vardı, hatırlıyorum. Size ‘şüpheli’ deme yetkisine biz sahip değiliz.
15.45: Duruşma yeniden başladı. Ankara Emniyeti’nden eski cinayet büro amiri Mustafa Ensar Aykal’ın savunmasına geçildi.
Eski amir Mustafa Ensar Aykal, kasten öldürmeye yardım suçlamasını kabul etmediğini söyleyerek, şöyle savunma yaptı:
“9 aydır cezaevinde olduğum süre zarfınca olayı gerçekleştirenlere Ateş’in konumunu verdiğim medyada yazılmış, bunları okumuşum, bu olayın içinde Gazi Meclis’in içinden bir vekilin de (Olcay Kılavuz'u kastediyor) olduğunu görmüş, tüm bunları sabırla dinlemiş, başkaları gibi 40 kapının ipini çekmeden beklemişim. Alınan ifademde de ‘aldatma’ usulünün tamamını anlatacağım. Tolgahan Demirbaş isimli şahıs dışında kimseyi tanımıyorum. Kendisi çok sayıda meslek büyüğümü tanıyan, onların vasıtasıyla şahsımı tanıyan, emniyet, bürokrasi camiasından çok sayıda tanıdığı olan, herhangi bir adli suça karışmadığını bildiğim, öğretmen ve evli biridir. Bu şahıs, zamanla tarafımda oluşturduğu güven çerçevesinde bazen şahsımdan bilgi taleplerinde bulunmuştur. Bu fiilin suç olduğunu bilmekteyim. Ama olağanüstü durumlar gibi yaklaşılıyor.
Tarafıma atılan numara sonrasında, bu numara ‘eski genel başkana çıkıyor’ şeklinde mesaj attığım, karşılığında da ‘ipini çekmişler’ diye mesaj aldığım belirtilmiştir. Ben mesajımda 'bu no önceki genel başkana ye çıkıyor’ diyorum. Bunun üzerine şahıs tarafıma ‘aynen’ demiş. Şahıs bana bir GSM numarası göndermiştir. Ben de ‘bu no genel başkana çıkıyor’ dedim yalnızca. Bilirkişi raporu bana gösterilmedi. Bu şaibeli bilirkişi raporunda maktulün ikamet adresinin Demirbaş’ın da cebinden çıkması, bu adresin benim tarafımdan verildiği değerlendirilebilir denmesine rağmen, bu konuda herhangi bir beyan olmamasına rağmen, söz konusu adresin tarafımdan verildiği belirtilmiştir.
Bu söz konusu adresi neden vermediğim sorulabilir. Verdiğim zaman şikayetçi olabileceği, personelimin de zan altında kalabileceğini düşündüm. 29 Aralık’ta Demirbaş’la aramda 5 kez diye iddia edilen görüşme sayısı şaibeli bilirkişi raporunda bile ikisi 0 saniye gösteriliyor, diğerleri 3 saniye.
Olay günü Demirbaş’ı aradım, ‘Çukurambar’da bir şeyler olmuş haberin var mı?’ dedim. Adam yaralı. O da ‘Yoo hayırdır abi, ne oldu ki’ dedi. ‘Yok bir şey’ dedim, kapadım. Sinan Ateş ismini zikretmedim. Ben cinayet büro amiriydim. Hiçbir sanığın unvanına yer verilmeyen iddianamede, yalnızca benim cinayet büro amiri unvanım var.”
Aykal’a ilk olarak müdafilerin sorusu yöneltildi. “Dava dosyasında yer alan 7948 sayfa dahil, gizlilikle yürütülen soruşturma evrakı düşünüldüğünde, bu unvanını kullandığın yer var mı?” sorusuna, “Hayır, paraf atma yetkim var, unvanım yok” yanıtı verdi.
Sanık, müdafinin sorusu üzerine, Aykal’ın Tolgahan Demirbaş’ın MHP Milletvekili Olcay Kılavuz’un da bulunduğu evden gözaltına alındığını ve yaşananları T24 yazarı Tolga Şardan’ın haberinden öğrendiği belirtildi.
Aykal, cep telefonu şifresini ise susma hakkıyla bağlantılı olarak vermek istemediğini, kendisine yönelik suçlamaların somut olarak gösterilmesi halinde vereceğini kaydetti.
"Ben önceki genel başkanın Sinan Ateş olduğunu bilmiyordum"
Ateş ailesinin avukatı, bilirkişi raporunda, Demirbaş’ın kendisinden numara istediğinde “önceki genel başkana çıkıyor” mesajı ile neyi kastettiğini sordu. Aykal, “Ben mesajımda ‘Önceki genel başkan’ dedim, ‘Genel Başkan’ demedim, savcı böyle demişim gibi geçirdi. Ben önceki genel başkanın da Sinan Ateş olduğunu bilmiyordum, birimden bana gelen mesaj bu yöndeydi” dedi.
Duruşmada "Baş sağlığı" gerilimi salon boşaltıldı
15.15: Sanıklar salondan çıkarıldığı sırada kendi aralarında ve müdafileriyle anlaşmazlık çıktı. Bu sırada sanıklar müşteki sıralarına dönerek “Sizin de başınız sağ olsun” dedi, müştekilerden biri “İnşallah sizin de başına gelir, evlat acısı çekersiniz” diye bağırdı. Sanık yakınları, “Ne var, baş sağlığı dilediler” dedi. Kısa süreli sözlü atışma yaşandı. Salon boşaltıldı.
"Festivale gittim, başıma bu geldi"
15.05: Emre Yüksel’in savunmasının ardından 1877 Alemdağ Spor Kulübü Derneği Başkanı Alper Atay’ın savunmasına geçildi.
Akay, suçlamaları reddetti, Sinan Ateş’i tanımadığını öne sürdü. Doğukan Çep’i, Ufuk Köktürk aracılığıyla tanıdığını anlattı.
Olay yaşandığında evinden çıkıp kulübün antrenmanı için stada gittiğini, daha sonra eve ve kulübün kafesine geçtiğini, sonra festivale gittiğini anlatarak, “31 Aralık’ta kendi evimdeydim, sonra çıktım. Akşam saatlerinde Doğukan Çep geldi. Oturduk, akşam saatlerine doğru, akşam saatlerinde çıkıp festival alanına geçtik. Polisler beni alınca yılbaşı gecesi festivalde olduğumuzu söyledim. Ben Doğukan Çep’in böyle bir şey yapacağını bilmiyordum. Festivale gittim, başıma bu geldi” dedi.
Yüksel ifade verdi
14.50: Ara sonrası tetikçiyi MHP'ye kayıtlı araçla kaçırdığı iddia edilen Ülkü ocakları yöneticisi Emre Yüksel ifade vermeye başladı. Yüksel, "Araç, MHP'ye kayıtlı. Sadece şahsımın değil birçok yöneticinin kullandığı araç. Bir buçuk senedir cezaevindeyim, ne gerekçe tutulduğumu dahi bilmiyorum." dedi.
Avukattan Yüksel'e soruya mahkeme engeli
Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel'e Tolgahan Demirbaş ile Bolu'ya geldikleri sırada iki ayrı aracın PTS'ye takıldığını, bu araçlardan birinin İsmail Akgül'ün kullanımında olduğunu tespit ettiklerini belirterek soru sormak istedi. Ancak mahkeme başkanı, bu kişinin yargılama ile ilgisinin bulunmadığını belirterek soru sormasına izin vermedi.
Yüksel'in ifadeleri şöyle:
"Ben kimseye Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’in plakasını sormadım. Ben Tolgahan’a bir plaka sordum, Ali Yücel isimli şahsa ait çıkmış"
Bana tahsisli araç hala İstanbul’dadır, benim bir ayağım İstanbul’dadır, benim için şehir dışına çıkmak benim için rutindir. Bir HTS’nin altından geçerken, Tolgahan Demirbaş’ın olduğu bir fotoğraf.
Bolu’da durduk, Çorbacı Mülayim’de çorba içtik, dinlenme tesisine geçip İstanbul’a geçtik. İki kişi gittik. 06 AT 5021 plakalı Milliyetçi Hareket Partisi’ne ait araç Ülkü Ocakları’na tahsisli. Bu aracı şahsıma ait yetkisi yoktur. Sık sıkça kullandığım, birçok yöneticinin kullandığı araç. Bu araç benim sıklıkla kullandığım araç. Ülkü Ocakları’na ait araç, Ülkü Ocakları yöneticisi olarak kullanma hakkına sahibim, aracı Ülkü Ocakları’ndan aldık.”
Polisler hakkında tutanak
14.15: Sinan Ateş duruşması öğle arasının ardından yeniden başladı. Mahkeme Başkanı, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel'i mahkemenin talimatına rağmen dışarı çıkarmayan Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Düzgün dahil olmak üzere polisler hakkında tutanak tutulmasına karar verildiğini bildirdi.
14.10: Duruşma, taksici Caner Günay’ın savunmasıyla devam etti.
Avukatlar, “28 Aralık’ta sizin hesabınızdan Zekeriya Asarkaya’nın hesabına bin lira gönderilmiş. 6 Aralık’ta Muhammet Özyağcı’dan hesabınıza 50 bin lira gelmiş, açıklar mısınız?” sorusuna “Doğukan Çep arada arar, 'para gelecek, sonra şu hesaba yollar mısın' der, öyle yolladım” cevabı verdi.
"Telefonun şifresini unuttu gerekçe olarak covid rahatsızlığını öne sürdü"
12.40: Serdar Öktem'in sorgusu sırasında Sinan Ateş duruşmasında mahkeme başkanı, Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel'in kolluk kuvvetleri tarafından dışarı çıkarılması talimatını verdi. Müşteki avukatları, heyete tepki gösterdi. Mahkeme başkanı ise "itiraz ederseniz dışarı çıkarırım, sıfatınıza bakmam" dedi. Bir avukat, "atabilirsiniz" dedi. Mahkeme başkanı, "görevini yapmayan kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulurum" dedi. Bu sırada Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır da itiraz etti. Mahkeme başkanı, Çayır'ın dışarı çıkarılmasını istedi. Polisler bir süre tereddüt etti. Mahkeme başkanı, polislere tepki gösterdi ve onlar hakkında işlem yapacağını söyledi. Bunun ardından Çayır dışarı çıkarıldı. Mahkeme başkanı, emniyet müdürünü çağırarak, burada benim emrini yerine getirmeyen polisler hakkında da tutanak tutulmasını istedi. Mahkeme başkanı, polislere "polisler de suçlu. Kimden korkuyorsunuz, görevini yapmıyorsunuz, devletin gücünü yerine getirmiyorsunuz. Talimatı veren benim. Sevabı da günahı da benim" diye de tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı, "Müvekkillerinizi kendinizi ispat edeceksiniz diye düzeni bozdurtmam. Beyanlarınızı bir yere kadar tolere ederim" diyerek müşteki avukatlarını uyardı.
12.00: MHP’li avukat Serdar Öktem’in savunmasına geçildi.
Geçmişte Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Öktem, cinayetin İstanbul ayağında eylemi organize eden Doğukan Çep, Eray Özyağcı ve MHP’li Ufuk Köktürk gibi isimlerin de avukatı.
Sanık avukat Serdar Öktem, savunmasında suçlamaları reddederek, dosyanın eski savcılarını işaret etti. Öktem, “Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya’nın manipülasyonuyla tutuklandım. Ülkü Ocakları ve MHP ile ilgim olduğu soruldu. 'Onur ve şeref duyuyorum Ocak üyesi olduğum için ama dosyayla ilgisi yok' dedim. Durdu Özer, savunmaları vermeyeceğini söyledi gizlilik gereği, 10 dakika sonra twitter’a düştü savunmam. '2 Ocak’ta neden emniyete gittin' dediler, ben avukat olarak emniyete gitmemle sorgulandım. Vatan haini Cevheri Güven hakkımda videolar yaptı, bunlardan rahatsız oldum, Ankara’ya gidiyordum” ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanı, tutuklu avukat Serdar Öktem'e telefonunun şifresini sordu.
Öktem, "hatırlamıyorum" yanıtını vererek gerekçe olarak da geçmişte geçirdiği covid rahatsızlığı nedeniyle hafıza kaybı yaşadığını iddia etti.
"Cenazesine baktım, çok üzüldüm"
11.45: Kayseri ve Ankara’da restoran zinciri sahibi olan ve Gölbaşı’ndaki çiftliğin sahibi Aytaç Ataç’ın savunmasına geçildi.
Aytaç Ataç, savunmasında suçlamaları reddederek şunları söyledi:
“Olay günü saat 11 sularında beni aradı, çiftliğe gideceğini söyledi. Biz Yavuz Süleymanoğlu’yla restoranda otururken telefon geldi, 'Sinan Ateş’i vurmuşlar' dedi. 'Kim o' dedim, 'eski Ülkü Ocakları Başkanı' dedi, ben de 'Tolgahan tanır' diye aradım. 'Vurmuşlar haberin var mı' dedim, 'yok abi' dedi. Sonra öldüğünü gördüm, öldü mü, nereli diye aramalar yaptım. Cenazesine baktım, çok üzüldüm. Benim tek bildiğim budur. Olay günü Çağlar’ı da aradım (Zorlu). 'Sinan Ateş vurulmuş haberin var mı' dedim.”
Mahkeme başkanı “Çağlar’ı niye aradın? Onun Sinan Ateş’i tanıdığını nereden biliyorsun?” diye sordu. Ataç, “Tolgahan, Çağlar’a 'bir konumu öğrenebilir misin' diye sordu. Sinan Ateş’in adresini sormuştu. Bir eylem mi, pankart mı ne yapılacakmış. 'Çocuk musunuz' dedim” diye yanıt verdi.
"Aytaç Ataç falan neden Sinan Ateş’i öldürsün"
11.30: Eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu’nun savunmasına geçildi.
Ankara Emniyeti Cinayet Büro'da görevli olan ve bir dönem Ateş dosyasına da bakan komiser Mustafa Ensar Aykal'dan Ateş'in adresini, eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu'dan da konumunu istemişti.
Duruşmada savunması alınan Çağlar Zorlu, dosyanın önceki savcıları olan ve daha sonra görevlendirmeden alınan savcılara işaret ederek, “Savcılar Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya’ya hakkımı helal etmediğimi belirterek söze başlamak istemiyorum. Uydurma adreslerle 18 aydır cezaevinde tutuluyorum. Uydurma adreslerle ilgili yazışmalar dışında bu davayla ilgili bir alakam yoktur. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Çağlar Zorlu, iddialarını şöyle sürdürdü:
“Şube Müdürlüğü’ne davet edildiğimde ‘Telefonuna, bilgisayarına bakacağız, bir şey çıkarsa yandın, yoksa iyisin’ dediler. Ben Demirbaş’a bazı programlar bildiğimi söyledim yalnızca sohbet arasında. Savcı Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya, ‘Sinan Ateş’in konumlarına baktık. Gerçekten de uydurmaymış' dediler, 'seni bırakacağız' dediler, 'ifadeni yazalım git’ dediler. Benim ifadem tutanağa yazılmış, polis geldi ‘Seni gönderiyoruz’ dedi. Sonra avukat çağırdılar. Ben onlar için bulunmaz nimettim, bu davaya renk katmak için getirdiler, Aytaç Ataç falan neden Sinan Ateş’i öldürsün. Ben tanımıyordum ki buradakiler de tanısın? Savcı Durdu Özer ile Durmuş Ali Kaya’nın şablon oluşturulması için buraya eklendim. Ben eski MİT’çi değilim.”
11.23: Tetikçi Eray Özyağcı’yı olay yerinden motosikletle kaçıran motokurye Vedat Balkaya’ya motosikleti satan kişi sanık Mehmet Yüce’nin savunmasına geçildi.
Yüce, savunmasında taksi durağı işlettiğini, motor kiraladığını ve sattığını anlattı. "Vedat Balkaya aradı, motor kiralamak istediğini söyledi. Geldi, gördü, anlaştık. Motorun ödemesini yaptı, kalanı daha sonra ödeyecekti. 25 Aralık saat 15.00-16.00 civarı motoru aldı. Doğukan Çep ile Eray Özyağcı’yı tanımıyorum. Bana motor bağlanınca mesaj geldi, ayın 30 ya da 31’iydi. Kimseyi tanımıyorum, olay bundan ibaret ve buradayız” dedi.
Yüce, Vedat Balkaya’nın kendisini sosyal medya ilanından bulduğunu öne sürdü. Ancak çevredeki insanların tanıması ve güvenli görmesi üzerine faturalandırma yapmadığını iddia etti.
11.20: Duruşma, verilen aranın sona ermesinin ardından yeniden başladı.
10.45: Mahkeme heyeti, duruşmaya saat 11.20'ye kadar ara verdi. Doğukan Çep, salondan çıkarıldığı sırada basın bölümüne dönerek öpücük attı.
10.20: Duruşmada, sanıklardan otopark sahibi Uzunlar’ın ortağı olan Osman Bayraktar’ın savunmasına geçildi.
Bayraktar, diğer sanıklardan Hakan Saraç’ın da geçmiş dönemde cezaevinden arkadaşı.
Bayraktar, hakkındaki suçlamaları reddetti.
10.10: Mustafa Uzunlar'ın savunmasına geçildi.
Mustafa Uzunlar savunmasında, suçlamaları reddetti. 27 Aralık günü otoparka gittiğinde Doğukan Çep’in otoparkta olduğunu anlatan Uzunlar, “Polis arkadaşlarla birlikte düğün tebriğine gidip geleceğiz dedi. Ben de aracı kiralayabileceğimi söyledi. İndirim de yaptım, polisler var diye de güvendim. Ben aracı yıkamaya verdiğimde, bu iki polis arkadaşın ‘Pavyona gideriz’ konuşmalarına denk geldim. Aracı polislere çalışanım teslim ettim, ben spora gittim. Doğukan ben ayrılırken oradaydı, geri geldiğimde yoktu. Araca önce özel harekâtçılar bindi, ardından Babi lakaplı Eray geldi, polislerle birlikte gittiler. Ben Doğukan’a sordum 'sen gitmeyecek misin' diye, 'ben gitmeyeceğim arkadaşlar gidecek' dedi. Ben de polisler verdiğim ve Doğukan’ın arkadaşım olmasıyla sebebiyle aracı verdi. Saat 16.00-17.00 gibi gittiler, ben otoparkın kayıtlarını polise teslim ettim" dedi.
"MHP’yle ne alaka abi?"
09.40: MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk’ün savunmasına geçildi.
Köktürk, Ateş’in öldürülmesinde azmettirici olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Doğukan Çep’in, cinayetten bir gün önce kendisini aradığını anlattı.
Doğukan Çep ile 2013 yılında Maltepe Cezaevinde aynı koğuşta tanıştıklarını itiraf eden Köktürk, Çep’in Ateş öldürülmeden önce kendisini 28 Aralık gece 23.00’de Facetime üzerinden aradığını söyledi.
Köktürk, duruşmadaki savunmasında suçlamaları reddetti. Çep’in olaydan önce kendisini arayarak borç istediğini söyleyen Köktürk, ödemenin bu nedenle yapıldığını öne sürdü.
MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde fotoğraf çektirmişim, MHP’yle ne alaka abi? ‘Yok Olcay kılavuz işin içinde mi?’ Ne alakası var Ülkücü camiayla? 55 yıllık parti, böyle bir şeye mi kalır? Bu kadar aptallık olabilir mi? Allah’ından bulacaklarını düşünüyorum. Burada normal cinayet davasında olmayacak şeyler dönüyor. 4 bin lira para atmışım sadece. Doğukan Çep benim sevdiğim arkadaşım, yokluk gördük, bu kadar arkadaşlığım var. Onun dışında bir tane olaya karışmışlığım var mı? Allah şahidimdir sırf Milliyetçi Hareket Partisi’nde fotoğraf çektirdim.
Avukatlar Serdar Öktem ile cinayetten bir gün sonra 31 Aralık’ta facetima üzerinden neden görüştüğünü sorarak, “Öğlen saatlerinde başlayan görüşme, akşama kadar sürüyor ev gece saatlerinde siz yakalanana kadar sürüyor. Ne konuştunuz? Doğukan Çep’in cinayet günü sizi araması var” diye belirtti.
Duruşma salonunda gerginlik çıktı, Köktürk, “O dosyayı kim incelediyse o da buraya gelir inşallah. Ben cinayet için arar mıyım ertesi gün? Ben Doğukan Çep’le yakın arkadaşım, görüşürüm” cevabı verdi.
"Burada normal cinayet davasında olmayacak şeyler dönüyor"
“Benim tutuklanmamdaki motivasyon para göndermem değil, ben daha önce cinayetten cezaevinde yattım. Nasıl olacak da eşim doğuma yakınken, cinayetle ilgili bir parayı eşimin hesabından atacağım… Bana başka da sorulan bir soru yok. Parayı ihtiyacı olduğu için ödeme yaptım. Biz tahliye olmayacağız, görülmemiş mahkemenin verilmiş kararıyla alınıyoruz. Evimi basıyorlar, ‘Kime attın parayı?’ diyorlar. Ama onlar için süper bir şey var. MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde fotoğraf çektirmişim, MHP’yle ne alaka abi? ‘Yok Olcay kılavuz işin içinde mi?’ Ne alakası var Ülkücü camiayla? 55 yıllık parti, böyle bir şeye mi kalır? Bu kadar aptallık olabilir mi? Allah’ından bulacaklarını düşünüyorum. Burada normal cinayet davasında olmayacak şeyler dönüyor. 4 bin lira para atmışım sadece. Doğukan Çep benim sevdiğim arkadaşım, yokluk gördük, bu kadar arkadaşlığım var. Onun dışında bir tane olaya karışmışlığım var mı? Allah şahidimdir sırf Milliyetçi Hareket Partisi’nde fotoğraf çektirdim.
Avukatlar Serdar Öktem ile cinayetten bir gün sonra 31 Aralık’ta facetima üzerinden neden görüştüğünü sorarak, “Öğlen saatlerinde başlayan görüşme, akşama kadar sürüyor ev gece saatlerinde siz yakalanana kadar sürüyor. Ne konuştunuz? Doğukan Çep’in cinayet günü sizi araması var” diye belirtti.
Duruşma salonunda gerginlik çıktı, Köktürk, “O dosyayı kim incelediyse o da buraya gelir inşallah. Ben cinayet için arar mıyım ertesi gün? Ben Doğukan Çep’le yakın arkadaşım, görüşürüm” cevabı verdi.
09.30: Tetikçi Eray Özayağcı’yı İstanbul’dan Ankara'ya getiren özel harekat polislerinden Murat Can Çolak'ın savunması alınıyor.
Suçlamaların hiçbirini kabul etmeyen Çolak, diğer polis Gelenbey’in teklifiyle Ankara’ya gitmeye karar verdiklerini söyleyerek, “Daha sonra tanımadığım Eray Özyağcı geldi, dedesinin hasta olduğunu, Ankara’ya gitmek istediğini söyledi. Aşkın da bana abisinin sıkıntılı olduğunu söyleyerek, 'gitmişken eğleniriz' dedi. Ankara’ya gittik. Ben uyudum zaten. Arabayı yaklaşık 40 kilometre sürdüm dönüşte, sonra yine uyudum” dedi.
Mahkeme başkanı, “Eğlenmeye gittiniz, abisini sormadı mı, 'niye geldiniz, eğlenmiyoruz' diye? Sen uyumaya mı gittin?” sorusunu yöneltti. Çolak ise çelişkili ifadeler verdi, “Ben abisine sordum ‘Eğlenmeye gitmeyeceğiz mi?’ dediler ama ben uyudum, gidemedik” dedi.
Çolak, Doğukan Çep’i tanıyıp tanımadığına ilişkin sözlerinde de çelişkili bilgiler verdi. Başkan, bunun üzerine Çolak’ın "Otoparka Doğukan Çep geldi" sözlerini hatırlattı, Çolak, net cevaplar veremedi.
Mahkeme başkanı, yine önceki ifadelerinde uyuduğuna ve eğlenceye gideceklerine ilişkin bir ifadesi olmadığını belirtti.
Mahkeme başkanı, Çolak’a "2 saat için mi Ankara’ya gittiniz” diye sordu, Çolak “Arabada içmiştim, uyumuştum” cevabı verdi.
Ateş ailesinin avukatları, “Yakalaması olan birini şerefli Türk polisi nasıl taşır?” diye sorunca, diğer polis Aşkın Mert Gelenbey ve sanık müdafileri tepki gösterdi. Çolak, “Ben Özyağcı’yı tanımıyordum ki araması olduğunu bileyim” dedi, avukatlar “Tanımadığınız insanın ismini biliyorsunuz” diye cevap verdi. Yine Ateş ailesinin avukatları, “Akşam 18.00’de Ankara’da olup 22.00’de Ankara’dan ayrılmayı planlıyorsunuz. Pavyonlar bu saatte açık mı ki siz Ankara’da eğlenmeyi gidiyorsunuz?” diye sorunca, sanık müdafileri tepki gösterdi.
Avukatlar ayrıca, “Polisler şehir dışına giderken idari makamlardan izin almak zorundadır, izin aldınız mı?” diye sordu, Çolak almadıkları cevabını verdi. Mahkeme başkanı ise sorunun esasa ilişkin olmadığını söyledi.
09.15: Duruşma, heyetin yerini almasıyla başladı.
09.05: CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ile DEVA Partisi Milletvekili Mustafa Yeneroğlu da Ayşe Ateş'in yanında duruşmayı izliyor.
09.00: Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, avukatlarıyla birlikte salona girdi.
Kaynak:Haber Merkezi