TTB'den Sağlık Bakanlığı'na çağrı: Covid-19 salgını yeni varyantlarla sürüyor!
Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı'na koronavirüs salgınına ilişkin bir çağrı yaparak, "COVID-19 bitmedi, halen hayatımızda duruyor. Yaşlı ve kronik hastalar başta olmak üzere toplumun hem COVID-19 hem de diğer bulaşıcı hastalıklardan korunması için gerekli önlemlerin alınması, COVID-19 salgını süresince yapılan hatalardan ders çıkarılıp aşı kararsızlığıyla mücadele dahil toplum sağlığına yönelik her türlü düzenlemenin toplumun da içinde olduğu şekilde yapılması gelecek için hayati önemdedir" dedi.
Koronavirüs varyantları dünyada yayılmaya devam ederken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de yeni varyant görülmediğini duyurmuştu. Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı'na "sorumluluk" çağrısı yaparak, "COVID-19 salgını yeni varyantlarla sürüyor!" dedi.
Açıklama şöyle oldu:
COVID-19 pandemisinin başlangıcının ardından üç buçuk yıl geçmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 16 Ağustos 2023 tarihine kadar dünyada 769 milyon 806 bin 130 kesinleşmiş vaka ve buna bağlı olarak 6 milyon 955 bin 497 ölüm meydana gelmiştir.
Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı’nın toplam vefat sayısı olarak paylaştığı 102 bin 174 sayısına rağmen Türk Tabipleri Birliği’nin fazladan ölüm çalışmalarının da gösterdiği üzere pandemi kaynaklı 300 binden fazla ölümün olduğunu biliyoruz.
Salgın küresel afet ilan edildikten sonra ve en yıkıcı zamanlarında dahi Türkiye’deki kamu otoritesi, ilgili emek ve meslek örgütleriyle akademiyle ilgili dernek ve kurumlarla işbirliği yapmamıştır. Aşı öncesi dönemdeki tüm kararlarında toplumun sağlığı yerine sermayenin çıkarlarını tercih ettiğini net biçimde göstererek ülkeyi adeta sürü bağışıklığına sürüklemiştir. Yetersiz, bilimsel olmayan düzenlemeler salgının yayılımını önleyemediği gibi sosyal ve maddi olarak bir başına bırakılan toplum için salgını adeta işkence haline getirerek salgına karşı toplumsal direnci kırmıştır. Üstelik, ülkede COVID-19 ile ilgili alınan önlemlere uymayanlara verilen cezalar da affedilmiştir. Bu yolla salgınla mücadele politik kararlılığının yetersizliği de açıkça ilan edilmiştir. Günümüze kadar uygulanan yanlış politikalar, ileride bulaşıcı hastalıkların oluşturabileceği ciddi tehlikelere verilebilecek toplumsal cevabı da zayıflatmıştır.
Salgın taramalarının neredeyse hiç yapılmadığı bu dönemde dahi dünyadan gelen verilerde, son aylarda COVID-19 günlük vaka sayısı 100 binin altında, ölüm sayısı ise binin altında olmakla birlikte halen salgının sürdüğü görülmektedir.
Salgının hastanelere yansıyan yükü azalmış olmakla birlikte virüs gelişimini sürdürmektedir.
DSÖ’nün izleme aldığı iki yeni Omicron alt varyantı; EG.5 (Eris) ve BA.2.86’dır.
Bunlardan Eris tüm dünyada azalan taramalara karşın, salgında “yaz piki” ne yol açmış ve hastaneye yatışlara da yansımıştır.
Pirola olarak adlandırılan BA.2.86 ise “hipermutant”tır.
Aşı ve hastalıkla ilişkili bağışıklıktan kaçabileceği endişe vericidir.
Önümüzdeki süreçte yeni varyantlar nedeniyle vaka sayılarının artabileceğinden bahsedilmektedir.
DSÖ ve ilgili kuruluşlar salgın taramalarının sürdürülmesi ve yeni sezonda, sonbaharda, ileri yaş ve eşlikçi hastalıkları olanların aşı tekrarı ve bireysel önlemler ile korunmalarının önemine dikkat çekmektedir.
Hekimler tüm yaz boyunca süregiden “yaz gribi” gibi alışılmadık bir salgın ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmektedir.
Ancak bireysel ve atık su taramaları yapılmadığı için ülkemizde “yaz gribi” ve “ishal” salgınları ile COVID-19 yeni varyantları arasındaki bağlantı kurulamamaktadır.
Dolayısıyla Sağlık Bakanı’nın söylediği gibi yeni varyantların ülkemizde görülmediğini söylemek kanıta dayalı değildir. Çünkü test yapılmazsa virüs de tespit edilemez. Ayrıca salgının yeniden alevlenmesine yönelik bir hazırlık da görülmemektedir. Sağlık Bakanlığı web sitesinde COVID-19’a yönelik paylaşılan son veriler Mart 2023’e aittir. Dolayısıyla Sağlık Bakanı’nın konuyla ilgili son açıklamaları da yalnızca salgının eskisi gibi yıkıcı olmayacağına dair teselliye yönelik kalmıştır.
Türk Tabipleri Birliği olarak aşı eşitsizliğine ve gittikçe güçlenen aşı kararsızlığına ulusal ve uluslararası düzeyde sürekli dikkat çeksek de; hem ulusal hem uluslararası yetkili kuruluşlar, ne aşı eşitsizliği ne de aşı kararsızlığı ve aşı karşıtlığıyla mücadele konusunda yeterli çabayı göstermişlerdir.
Geldiğimiz noktada, Türkiye nüfusunda COVID-19 aşısı ile iki doz aşılananların oranı %62,4’tür. Üç doz aşılananların oranı ise yalnızca %33,1’dir. 2023 senesinde yapılan toplam COVID-19 aşısı sayısı yaklaşık 110 bin, içinde olduğumuz ağustos ayında ise bu sayı yalnızca bin civarındadır. Öyle bir noktadayız ki, ülkedeki sağlık çalışanlarının dahi önemli bir kısmı COVID-19 aşılarından bazılarına güven duymamaktadır. Aşı kararsızlığı, önümüzdeki salgınlar için acil olarak başa çıkmamız gereken en önemli konulardan biri olarak karşımızdadır.
Ülkedeki mevcut COVID-19 aşısı çeşitleri ve sayısı hakkında toplumu bilgilendirmek ve gerektiğinde aşılanmaya teşvik etmek Sağlık Bakanlığı’nın öncelikli görevidir.
COVID-19 bitmedi, halen hayatımızda duruyor. Yaşlı ve kronik hastalar başta olmak üzere toplumun hem COVID-19 hem de diğer bulaşıcı hastalıklardan korunması için gerekli önlemlerin alınması, COVID-19 salgını süresince yapılan hatalardan ders çıkarılıp aşı kararsızlığıyla mücadele dahil toplum sağlığına yönelik her türlü düzenlemenin toplumun da içinde olduğu şekilde yapılması gelecek için hayati önemdedir.