Teknoloji çağının yeni vebaları ‘dijital hastalıklar’ oldu: WhatsAppitis, nomofobi, crackberry
Teknoloji çağının yeni vebaları ‘dijital hastalıklar’ oldu. WhatsApp’ta aşırı mesaj atmak olan ‘WhatsAppitis’, telefonsuzluk korkusu anlamına gelen ‘nomofobi’ ya da sürekli mail kontrol etme şeklinde kendini gösteren ‘crakcberry’ gibi… Uzmanlar uyarıyor: Çocuklarınızı bu hastalıklardan koruyun.
Dijital araçların hayatımıza girmesi ve aşırı kullanımı sebebiyle ortaya çıkan fiziki ya da durumsal rahatsızlıklar, değişiklikler veya semptomlar uzmanlar tarafından “dijital hastalıklar” olarak adlandırılıyor.
Hürriyet'in haberine göre, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Deniz Yengin, dünyada 6 milyar internet, 5 milyar akıllı telefon ve 4.5 milyon sosyal ağ kullanıcısı olduğunu belirtiyor. Yengin’e göre, artık insanlık için sosyal bir ağa bağlanmak bir tercih değil gereklilik. Bu durum da dijital hastalıkların artışına neden oluyor.
Bağımlı mıyım tek tip mi
İnsanların “Bağımlı mıyım yoksa tek tipleşiyor muyum?” ikileminde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yengin, şu bilgileri veriyor: “Eğer interneti günde 4 saate kadar kullanıyorsanız bağlısınız ancak 4-10 saat arası kullanıyorsanız bağımlılığa doğru gidiyorsunuz demektir. Bu süre 16-17 saati buluyorsa tek tipleşiyor ve onun bir parçası haline geliyorsunuz. En çok da bunu konuşuyoruz aslında. İnsanlarda yeni hastalıklar ortaya çıktı. Mesela telefonsuz kalma korkusu ‘nomofobi’ olarak adlandırılıyor. WhatsAppitis diye bir hastalık da var, aşırı WhatsApp kullanımı anlamına geliyor. Dijital dünyadan kendini soyutlamak için ise dijital minimalizm terimi kullanılıyor.”
‘Paylaşma’ hastalığı
m Prof. Dr. Deniz Yengin, aileleri de uyarıyor: “Öğrenciler için en önemli dijital hastalıklardan biri ekran bağımlılığı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararıyla cep telefonları en azından okulda ellerinde olmayacak. Öğrencilerin elinde telefon olması derste konsantrasyonu etkiliyor. Okul dışında ise faydalı kullanım aileler tarafından desteklenmeli. Bunun için sosyal medyayı en az bir ebeveynin de iyi kullanabilmesi lazım. Çocuğun dijital platformlardaki davranışları takip edilmeli, mahremiyetine özen gösterdiğinden emin olunmalı. Bu arada ailelerin ‘shareparenting’ adı altında çocuklarını devamlı paylaşma durumuna da son vermesi gerekiyor. Dijital dünyadan biraz uzaklaşabilmek için yüz yüze iletişim ve alternatif etkinlikler yapılmalı.”
Oynamadan duramıyorlar
Oyun bağımlılığı da daha farklı bir durum. Çünkü oyunun kendine ait kuralları var. Sihirli çember diyoruz. Aynı anda farklı ortamlarda online oluyorlar. Çocuk, hem tabletten oyun oynuyor hem de cep telefonundan oyunu nasıl oynayacağını konuşarak arkadaşlarıyla iletişim kuruyor. Çocuklar çoklu ortamın içine entegre olmuşlar. Aynı anda dört beş sistemin içindeler. Ekran ya da oyun bağımlılığı bitmeyecek. Teknoloji arttıkça farklı farklı türevleri ortaya çıkacak. Biz bundan 30 sene önce televizyon bağımlılığını konuşuyorduk. Bir 10 sene sonrada dijital teknolojinin farklı uzantılarıyla karşı karşıya kalacağız. Amadünyadan elimizi eteğimizi çekemeyiz. Bu sistemleri zorunlu olarak kul-lanacağız. Önemli olan bunu yaparken her anlamda kendimizi korumayı da öğrenmek.