Bülent Vardar
PANDEMİ DÖNEMİNDE SİNEMADA YENİ BİR ESTETİK MÜMKÜN MÜ?
Pandemi döneminde sinematografik anlatım açısından yeni bir estetik mümkün mü? Bu sorunun yanıtı açısından sinemamızda özellikle 2000’lerde ürettiği filmlerle dikkati çeken, öne çıkan autuer yönetmenlerden Reha Erdem’in son yapıtı “Seni Buldum Ya!”, 13 Mart’ta internet sinemateği sayılabilecek MUBI’de gösterime giriyor.
Uzun sayılabilecek bir süredir insanlığın başına musallat olan Covid-19 virüsü, yaşamı cehenneme çevirdi ve alışkın olduğumuz yaşam biçimlerini altüst etti. Bu süreçte pek çok insan işsiz kaldığı gibi, en büyük darbeyi yiyen guruplardan biri de sanatçılar oldu ve sanatsal üretim de bu süreçten nasibini aldı.
YAŞAMIN HER ALANI ÇEVRİMİÇİ OLDU
Başta eğitim tümüyle, hayatın her alanı büyük ölçüde çevrimiçi oldu ve çağımızın fenomeni olan sanal gerçeklik, yaşamın kendisi oldu. Bilimsel anlamda sanal gerçeklik şöyle tanımlanıyor: Sanal gerçeklik, bilgisayar ortamında oluşturulan 3 boyutlu resimlerin ve animasyonların teknolojik araçlarla insanların zihinlerinde gerçek bir ortamda bulunma hissini vermesinin yanı sıra, ortamda bulunan bu objelerle etkileşimde bulunmalarını sağlayan teknoloji olarak tanımlanabilir. (Bülent Çavaş, Pınar Huyugüzel Çavaş, Bilge Taşkın Can, Eğitimde Sanal Gerçeklik, The Turkish Online Journal of Educational Technology – TOJET October 2004 ISSN: 1303-6521 volume 3 Issue 4 Article 15). Sanal gerçekliğin, salt eğitime değil, aynı zamanda tıp, sanat ve tasarım alanlarına da yansımaları var. Bu süreç de ise sanal gerçeklik teknik anlamdaki tanımının ötesinde, dijital ortamın olanaklarıyla özellikle pandemi döneminde gerçek yaşamı ikame eder hale geldi.
Sinema sanatı, tiyatro sanatı gibi canlı, seyirciyle yüzyüze gerçekleştirilen bir iletişim şekli değil. Bu özelliğiyle sinema sanal bir ilişki biçimi olarak tanımlanmaya daha uygun. Özellikle kurmaca sinema yaşam gerçekliğine öykünerek, bu gerçekliği sinema dilinin olanaklarından (filmsel zaman, filmsel mekan) faydalanarak, sinemaya özgü yeni bir gerçekliğe (Brechtyen anlayış dışında) dönüştürüyor ve seyircinin de perdede izlediği bu yeni gerçekliği kabul etmesini bekliyor.
ÇEVRİMİÇİ FİLM FESTİVALLERİ
Ülkemizdeki film festivalleri de bu dönemde varlığını sürdürmek için çoğunlukla çevrimiçi oldu. Bazı film festivallerinin açılış ve kapanış törenleri ve programları çevrimiçi oldu. Neredeyse hemen hepsinde varolan film forumlar ise bu dönemde çevrimiçi yapıldı. Sinema ve tiyatrolar kısa bir süreliğine açılsa da yeniden kapandı. Bu süreç sinema ve tiyatro sanatlarına ve sanatçılara büyük zarar verdi...
Bu süreç sinema sanatı açısından yeni soruları da akla getiriyor. Pandemi döneminde sinematografik anlatım açısından yeni bir estetik mümkün mü? Bu sorunun yanıtı açısından sinemamızda özellikle 2000’lerde ürettiği filmlerle dikkati çeken, öne çıkan autuer yönetmenlerden Reha Erdem’in son yapıtı “Seni Buldum Ya!”, 13 Mart’ta internet film izleme platformu, sinematek işlevi gören film örnekleriyle pandemi döneminin basık ortamını, sinefiller açısından keyifli anlara çeviren MUBI’de gösterime giriyor.
Bu sürecin yarattığı olumsuzlukları, pandemi döneminin toplumsal yaşam üzerindeki etkilerini yaratıcı bir bakış açısıyla ele alan Reha Erdem’in son filminin konusunu anımsatalım. Karantinayı fırsat bilip çevrimiçi bir suç ağı kurmuş iki dolandırıcının ve bu ağa yakalanan insanların yaşadığı trajikomik olayları anlatan filmin başrollerinde, Serkan Keskin, Nihal Yalçın, Bülent Emin Yarar, Ezgi Mola, Taner Birsel, Tilbe Saran, Esra Bezen Bilgin, Tansu Biçer ve Ecem Uzun oynamışlar ve ilk kez aynı projede bir araya gelmişler. Oyuncuları özel olarak kendileri için yazılmış rollerde ve kendi evlerinde izleyeceğimiz Seni Buldum Ya!, tüm Reha Erdem filmleri gibi insanlık hâlimize ayna tutuyor. Bunu da çoktandır unuttuğumuz bir neşe ve bolca kahkahayla süslüyor...
REHA ERDEM’İN ÇEVRİMİÇİ FİLMİ
Olay karantina zamanlarında İstanbul’da geçer. Felek ve Kerim düzeni kurmuş, haklarında istihbarat topladıkları insanların bilgisayarlarına sızarak, evlerinde onları hazırlıksız yakalar ve dolandırırlar. Dolandırıcılık bağlamında da işleri kolaydır; kah suç diyerek, kah devlet diyerek, soygunlarını gerçekleştirirler. Diğer yandan İstanbul’da, her türlü insan vardır: Akademisyenden, tapucuya, hazineciye, liposuction’cıya... Suçtan ödü kopana ve suça suç demeyene kadar bu mozaiğin hepsi, Erdem’in son filminde mevcut. Şüphesiz bu hikayenin kurbanı ve korkanı olduğu kadar, kafa tutanı, deli edeni, aşık edeni de var... Ve o zaman dans da var!..
Reha Erdem’in çevrimiçi filmi “Seni Buldum Ya!”, basın bülteninden özetlediğimiz içeriğiyle traji komik bir algı yaratıyor. Şüphesiz bu film açısından en önemli beklenti, çevrimiçi koşullarda tasarlanan bir projenin seyirciyi ekran başında tutup tutamayacağı? 20. yüzyıla damgasını vuran görsel kültür ve sinema sanatı, sinemanın ardılı ve görüntülü yaşam biçimini egemen kılan televizyon, yaşamın başat unsuru haline geldi ve bu temaşa alışkanlığı, Reha Erdem’in son projesinin de tutma olasılığını yükseltiyor.
Dramatik yapılı bir anlatının temel omurgasını çatışmalar ve çelişkiler oluşturur. Bu unsurlar aynı zamanda yaşamın da başat ögeleridir. Anlatmak istediğiniz öykü, giriş, gelişme ve sonuç olarak yansıtılır. Şüphesiz her yönetmenin, sinemayı bir sanata dönüştüren en önemli unsurlardan olan kurguyu kullanma biçimi, bu anlatı yapısının linear (doğrusal) ya da nonlinear (doğrusal olmayan) olarak gerçekleşmesine neden olur.
SİNEMASAL ZAMAN VE SİNEMASAL MEKAN
Sinema açısından önemli elemanların başında, daha önce vurguladığımız gibi zaman ve mekanın kullanılması gelir. Gerçek zaman ve mekanın, sinema için dönüştürülmesine sinemasal zaman ve sinemasal mekan denilir. Bu süreçte ne filmin olay örgüsündeki zaman, gerçek zaman dilimindeki kadar uzun ya da kısa; ne de filmin mekanları gerçek mekanlar gibi bir bütünlüğe sahip olmayabilir. Örneğin iki kişiyi yakın planda bir apartman kapısından girerken gösterip, onları kurgunun marifetiyle aynı apartmanda olmayan bir daireye ya da stüdyoda hazırlanmış bir dekor daireye sokabilirsiniz. Önemli olan seyircinin algısında, istenilen mekan duygusunun yaratılmasıdır. Konunun detaylarını merak eden okuyucalarımıza, eskimeyen ve temel bir kitap olan Vsevolod Pudovkin’in “Sinemanın Temel İlkeleri” kitabını önerelim.
Pandeminin kıyıcı etkisi sürerken, her ne kadar televizyon setlerinde çekimler devam etse de, sinema setleri için aynı durum söz konusu değil. Çünkü insanların kapalı kalabalık mekanlara girme açısından henüz cesareti ve hevesi olmadığı görülüyor. Bu bağlamda Reha Erdem’in “Seni Buldum Ya!” isimli son filminin, sinemamızda bir turnusol kağıdı işlevi taşıyacağını iddia etmek abartı sayılmamalı!..