Memetcan Demiray
Nihat Hoca ile 'küçük kıyamet'e doğru!
2021 model Ramazan programında "vatsap"ı bırakıp "zum"a geçen Nihat Hatipoğlu, her zamanki gibi teknolojiye ayak uydurmayı başarıyor. Ama artık "milli irade"nin cinsel içerikli soruları yerine "Z kuşağı"ndan gençleri ekrana taşıyınca bütün eğlencesini (!) yitirmiş görünüyor. Ahiret dışında bir vaadi, söyleyecek yeni bir sözü kalmayan Nihat Hoca, aslında ülkenin geldiği noktayı özetliyor.
Ramazan aylarının en güzel yanı fırından yeni çıkmış dumanı üstünde bir pideyse ikincisi de Nihat Hoca'dır! Zira "Nihat Hatipoğlu ile İftar", Sultanahmet'te toplaşan "milli irade"nin botoks, kaş estetiği ve orucu neyin bozacağına dair ultra-modern sorularıdır! Derken akşam ezanı okunur, sohbetin tadı damakta kalır. Ama Nihat Hoca, sonsuz tebessümü ve sabrıyla gece de bizlerle olacaktır! "Baldızım helal mi?", "Kayınvalidemden altınlarımı nasıl korurum?" gibi konularda halkımız aydınlanırken "Nihat Hatipoğlu ile Sahur", para ve cinsellikten başka gündemi olmayan bir toplumun aynasıdır. Güldürürken düşündürür! Yeri geldiğinde kütüğü bile ağlatır!
FORMAT: 'YENİ TÜRKİYE'
Ama işte gerek Covid-19 şartları, gerekse ülkenin halinden dolayı Nihat Hoca'nın 2021 model ekran şovu da bu sene eski tadında olmayacaktı. Gerçi format, her zamanki gibi "Yeni Türkiye"nin yansımasıydı. Örneğin saat 02.45'te başlayacağı duyurulan program, her gece en az yarım saat gecikiyordu ama bekletilmek kulluğun şanındandı! Neyse ki birazdan Nihat Hoca sahneye çıkacak, "dürüstlüğün" bir erdem olduğunu tarihî kıssalarla anlatacaktı!
Hem o sırada dizi fragmanlarıyla pekiştirebilirdik güzel ahlakımızı... İşte ellerinde silahlar, orayı burayı basmakta ve leblebi gibi "adam öldürmekte"ydi Oktay Kaynarca ve "dava arkadaşları"!.. "Kuruluş Osman"ın idam sahneleri ve kılıç şakırtıları arasında kan gövdeyi götürürken ülkesini hain örgütlere karşı korumaktaydı "Akıncı"!..
Ve tam "Bir Zamanlar Çukurova"da birbirinden şık ve bakımlı taşralıların türlü entrika, fitne - fesat ve "yasak aşk"larına tanıklık ederken Nihat Hoca yayına bağlanacaktı! Çok şükür, eşkıya dünyaya hükümdar olamamıştı ve şimdi hem hidayet hem mağfiret zamanıydı.
'Z KUŞAĞI BURADA!'...
Ziraat Katılım'ın sponsorluğunda, fesli ve sakallı erkeklerden mürekkep Grup Ser'in müzikleriyle başlayan canlı yayında Nihat Hoca yine gayet formundaydı! Hz. Ali'den İmam Şafii'ye İslam'ın önde gelenlerinin hikâyelerini coşkuyla anlatırken yeri geliyor, "Haydi Abdurrahman!" diyerek sözü ilahi sanatçısına bırakıyordu. "İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü" titriyle ekranda arzıendam eden hocamız, ayrıca tıp fakültesi açmayı planladıklarını duyurmasın mı?.. Ay'a çıkmaya hazırlanan bir millet için bundan güzel bir müjde olamazdı!
Nihat Hoca'nın yeni sezonunda en büyük fark ise seyircilerle kurulan bağlantıdaydı. Geçen yıl Covid-19 nedeniyle "vatsap"ı tercih eden Hatipoğlu, bu yıl soruları yerli ve milli "bip"ten alacak, izleyicilerini "zum"la canlı yayına bağlayacaktı. "Dini programlarda bir ilk"ti bu hocaya göre ve işin "ilmihal boyutu"nda çağın gerekleri yakalanmıştı! Üstelik artık katılımcılar çocuk ve gençlerden seçilmekteydi ki "Z kuşağı burada!" Nihat Hoca'nın yeni sloganıydı.
MARS'TA HAC NASIL OLACAK?!
Ama maalesef "Z kuşağı" biraz farklıydı. Tamam, bazıları "Korona aşısı orucu bozar mı?" ya da "Sabah namazı ne zaman kılınır?" diye sorsalar da bazıları çok daha somut bilgiler aramaktaydı. Kayseri'den küçük Ömer örneğin, ateizmin en temel meselesine değiniyor, "Allah'ın bizim kulluğumuza ihtiyacı mı var?" diyordu. Hoca ise buna karşılık ancak "kulluğun faziletleri"ni anlatacaktı.
Bir başka genç, Mars gibi gezegenlerde yaşam başlarsa hac ibadetinin ne olacağını merak ediyordu. Oysa Nihat Hoca'ya göre Dünya dışı yaşam zaten "imkânsız"dı! Yoksa Elon Musk milyarlarca doları boşuna mı harcıyordu?!
Peki ya "kripto para"lar?.. Caiz miydi haram mı? Bu akçeli soruya "gönülden" bir cevap veremeyen Nihat Hoca, "Yine de uzak durun" diye tavsiyede bulunacaktı.
Ve en ilginci... "Secdede gülersek namazımız bozulur mu?" diye soran 14 yaşındaki Şemseddin çıkıyor ve adını yanlış yazan rejiyi fırçalıyor, "Adım Şemsettin değil!" diyordu! Ah bu "Z kuşağı"... Hocanın "bir ucu Türkiye'deyse diğer ucu Antarktika'da" olan "cennetin kapısı" tasvirleriyle neden yetinmiyordu?!
BİNA VAR, KIYAMET YOK!..
Nihat Hoca'nın yeni sezonu, tüm bu yönleriyle ülkenin güncel durumunu gözler önüne seriyor. Bir yanda eğlencesini kaybeden bir toplum, "bireyleşen" yeni nesli de kendine benzetmeye çalışıyor. Diğer yandan dünyadaki değişimden etkilenmenin kaçınılmaz olduğu ortaya çıkıyor.
Ve bu çelişki, Nihat Hoca'nın tek tek saydığı "küçük kıyamet alametleri"nde de kendini belli ediyor. "Pazarın idarecisi en günahkârlardan seçilir", "Polis ve güvenlik sayısı çoğalır", "Faiz normal görünmeye başlar", "Rüşvet helal gibi tanımlanır", "Kişilere istediklerine uygun fetva verilir" diyen Nihat Hoca, belki de ateizmin çok yaygın olduğu İzlanda ve Norveç'i mi kastediyor!
Peki ya "İnsanlar bina yapmakta yarışacak"?.. Derken sıra "online sahur özel duası"na geliyor. Hocamız Korona'dan korunma duasını bitirir bitirmez derhal Turkuaz Grubu'na teşekkür ediyor ve alelacele son kitabını tanıtıyor. İmsak geldi çattı bile... Bizans yapımı Ayasofya'nın fonunda gri binalar ve gökdelenler akarken İstanbul'da sabah oluyor. Ne mutlu, bugün de kıyamet kopmuyor!