O sandık er ya da geç gelecek

O sandık er ya da geç gelecek
İYİ Kalkınma Kongresi’nde konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP iktidarının ekonomik politikalarını eleştirerek, “Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin tetiklediği ve tarihe Erdoğan krizi olarak geçecek olan...

İYİ Kalkınma Kongresi’nde konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP iktidarının ekonomik politikalarını eleştirerek, “Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin tetiklediği ve tarihe Erdoğan krizi olarak geçecek olan bu devlet krizini Türkiye daha fazla taşıyamaz” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Covid-19 testinin pozitif çıkmasından sonraki ilk konuşmasını partisinin İstanbul’da düzenlenen İYİ Kalkınma Kongresi’nin ikinci oturumunda gerçekleştirdi.

Akşener, Türkiye’de yaşananları şöyle özetledi:
“Bugün ülkemizde maalesef milletimizin sesini duymazdan gelen, memleketimizin gerçeklerini görmezden gelen, cumhuriyetimizin kazanımlarını da toptan reddeden bir garip yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. İktidarın bu anlayışı nedeniyle devlet yönetiminde ciddiyetsizliğin ve liyakatsizliğin hüküm sürdüğü milletimizin göz göre göre enflasyona ezdirilip, yoksulluğun her geçen gün daha da derinleştiği, krizlerin normalleştiği istikrarın da artık mumla arandığı bir Türkiye gerçeğini tüm çıplaklığıyla beraber yaşıyoruz.”

“TÜRKİYE’Yİ ŞAHA KALDIRACAĞINI SÖYLÜYORDU, NE OLDU?”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini de eleştiren Akşener konuşmasına şöyle devam etti:

· Hatırlayın, bu arkadaşlar 2017 yılında partili cumhurbaşkanlığı sistemini milletimize anlatırken istikrar olacak diyorlardı.

· ‘Ayağımızdaki prangaları söküp atacağız’ öyle söylüyorlardı. Türkiye’nin şaha kalkacağını söylüyorlardı. Aradan geçen 5 yılda ne oldu? İstikrarsızlık oldu.

· Ekonomiden kalkınmaya, tarımdan sanayiye, eğitimden istihdama, memleketin hayati öneme sahip konularının hiç birinde maalesef istikrar sağlanamadı.

· Haklarını yemeyelim bu arkadaşların. Bu arkadaşların istikrarlı oldukları konular da var.

· Mesela, liyakatsiz kadroları atamakta son derece istikrarlılar. Sergiledikleri berbat yönetim performansında acayip istikrarlılar.

· Mesela gece yarılarında aldıkları yalan yanlış kararlarda müthiş istikrarlılar. Kurumlarımızı itibarsızlaştırmakta olağanüstü istikrarlılar. Tüm bu iş bilmezliğin faturasını da milletimize kesmekte inanılmaz istikrarlılar.

· Eşi, dostu, yandaşı ve o 5 müteahhidi ihya ederken, milletimizi yokluğa, yoksulluğa ve umutsuzluğa mahkum etmekte fevkalade istikrarlılar. Türkiye bu istikrarsızlığı daha fazla taşıyamaz.

· Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin tetiklediği ve tarihe Erdoğan krizi olarak geçecek olan bu devlet krizini Türkiye daha fazla taşıyamaz.

“ÜLKEMİZ DÜNYADA EN YÜKSEK ENFLASYONA SAHİP 5 ÜLKEDEN BİRİ”
Akşener, Türkiye’nin dünyada en yüksek enflasyona sahip 5 ülkeden bir haline geldiğini vurgulayarak Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yurt dışı ziyaretine değindi.

Akşener, “Berbat politikalar, kötü beklenti yönetimi ve içine hapsedildiğimiz kur, enflasyon sarmalı içerisinde maalesef bugün ülkemiz dünyada en yüksek enflasyona sahip 5 ülkeden biri oldu. Sadece son 4 ay içerisinde Türk lirası değerinin yarısını kaybetti. Değersizleşen Türk lirası, dış ticaret açığımızı son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkardı. Ticaret hacmimiz tarihimizin en düşük seviyesine indi. Artık aynı miktarda mal ithal etmek için daha fazla ihracat yapmak zorunda kalıyoruz. Bu ekonomik kriz ortamında Merkez Bankası o kadar itibarsızlaştırıldı ki, politika faiziyle piyasa faizleri arasındaki bağ tamamen koptu. Hatta Hazine ve Maliye Bakanı, yurt dışındaki yatırımcılarla yapacağı toplantılara Merkez Bankası yetkililerini dahil bile etmedi.” şeklinde konuştu.

“BUGÜN MAALESEF YOKSULLUĞA VE EŞİTSİZLİĞE HAPSEDİLEN BİR TÜRKİYE VAR”

Akşener şöyle devam etti:

· Planlama ve risk analizi kavramlarına düşman bu yönetim anlayışı nedeniyle sanayicilerimiz günlerce elektriksiz ve doğalgazsız kaldı. Uygulanan akıl dışı politikalarla özel sektör istihdam sağlayamaz oldu.

· Kayıt dışı istihdam artarken, arkadaşların yaptıkları zamla böbürlendiği asgari ücret daha birinci ayın sonunda açlık sınırının altında kaldı. Bugün maalesef karşımızda yoksulluğa ve eşitsizliğe hapsedilen bir Türkiye var.

· Bugün maalesef karşımızda Isparta’da kara kışta 4 gün boyunca adeta donmaya terk edilen insanlarımız, ikinci bir kira haline gelen elektrik ve doğalgaz faturalarıyla adeta haraca bağlanan iflasın eşiğindeki esnaflarımız, yağmurda çamurda ekmek kuyruklarına mahkum edilen bir büyük millet var.

“ERDOĞAN VE EKİBİNİN ATEŞİ, TEKERLEĞİN İCAT EDİLMEDİĞİ O KARANLIK DÖNEMDE…”

AKP iktidarındaki ekonomik durumla geçmiş dönemdeki durumu karşılaştıran Akşener şu ifadeleri kullandı:

· 2003-2020 arasındaki dönemde yani AK Parti iktidarında küresel likidite boşluğuna ve düşük faiz ortamına rağmen Türkiye maalesef dikkate değer bir büyüme hikayesi yazamadı.

· Mesela 1981-2002 arasında ülkemiz diğer gelişmekte olan ülkelere göre yılda ortalama 2.1 daha fazla büyürken bu fark 2003-2020 arasında yüzde 1’in altına indi.

· Yani 1981-2002 arasındaki dönemde, yani Sayın Erdoğan ve ekibinin ateşi, tekerleği ve suyun kaldırma kuvvetini henüz icat etmedikleri o karanlık dönemde, Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırmalı büyüme performansı AK Parti dönemine göre daha yüksekti.

“BUGÜN 2001 KRİZİNDEN DAHA VAHİM TABLO OLUŞTU”

· AK Parti iktidarındaki ekonomik büyüme, tasarruf açığı kapatılamadığı için, sermaye girişlerine bağımlı bir hâl aldı.

· Gelen sıcak paranın, daha verimli yatırımlar yerine, inşaat sektörüne gitmesine seyirci kalındı. Kamu bankalarının bizzat kendileri, finansal istikrar için bir tehdit hâline geldi.

· Kaynakların, etkin kullanılmaması sonucunda, kredi genişlemesi ile, ekonomik büyüme arasındaki ilişki zayıfladı. Yani; Hem borçlandık, hem de büyüyemedik. Yolsuzluk algısı endeksinden de görüleceği üzere, ülkemizin yatırım iklimi kötüleşti.

· Çoğu şaibeli olan müşteri garantili özelleştirmeler haricinde, doğrudan yabancı yatırımlar, çok düşük seviyelerde gerçekleşti.

· Tüm bu olumsuz tablonun temelleri, AK Parti iktidarının daha ilk yıllarından itibaren atıldı.

· Ve bugün ülkemizde, 2001 krizinden daha vahim bir tablo oluştu. Sayın Erdoğan her zaman olduğu gibi zamanında en çok kınadığı şeyin ta kendisi oldu.

AKŞENER ELEŞTİRDİ, BABACAN YANIT VERDİ

İYİ Parti lideri Meral Akşener, kalkınma kongresinde, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ekonomi bakanı olduğu döneme gönderme yaparak, “ İçerisinde bulunduğumuz ekonomik enkazın tek sebebi, yalnızca son dönemde izlenen politikalarda değil, 2003-2020 arasındaki dönemde yani AK Parti’nin devri iktidarında Türkiye dikkate değer bir büyüme hikâyesi yazamadı” eleştirisini yöneltti.

Aynı saatlerde “Ekonomi ve Finans Politikaları Eylem Planı’nı açıklayan Ali Babacan gazeteci Sema Kızılarslan’ın sorusu üzerine Akşener’e “Türkiye’nin geçmişte yaşadığı iyi tecrübelerden de kötü tecrübelerden de istifade etmesi lazım. Her dönemin artıları vardır, eksileri vardır, ders almak lazım, geleceğe doğru öyle bakmak lazım” yanıtını verdi.

"TARIMIN DÜŞTÜĞÜ, İNŞAATIN YÜKSELDİĞİ BİR ÜLKEDE KALICI KALKINMA MÜMKÜN DEĞİL"

İYİ Kalkınma Kongresi’nde konuşan İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz, “Hani çok iyi büyümüştük 2000’li yıllarda. Her şey çok iyiydi. Türkiye ekonomisi öyle demiyor. Türkiye ekonomisi bir dönüşüm sağlamamış. Ne artmış? İnşaat. Ne düşmüş? Tarım. Hem sanayi politikası hem tarım politikası yok. Tarımın düştüğü, inşaat sektörünün yükseldiği bir ülkede bu şekilde kalkınmak, kalıcı kalkınmak mümkün değil” dedi. Prof. Dr. Bilge Yılmaz, ekonomi politikalarını eleştirdi. Ekonominin iddia edildiği gibi büyümediğini savunan Yılmaz, şunları söyledi:

“Önceki 20 yılda, AKP iktidarı sırasında piyasada gerçekten ucuz Amerikan doları vardı. AK Parti’nin 20 yıllık iktidarında çok ucuza borçlanmak mümkündü. AK Parti son 18-19 yılda iyi bir performans gösteremedi. Daha önceki 20 yılda dikkat edersiniz çok büyük kriz yaşandı. 94 ve 2001 krizleri. İki büyük krize rağmen o 20 yılın ortalaması göreceli daha iyiydi. Yani AK Parti’nin yarattığı bir ekonomik mucizeden bahsederken bunları göz önünde bulundurmamız lazım. Kamu bankaları çok fazla kredi vererek, bankacılık sektörünü çok zor duruma getirdiler.”

Öne Çıkanlar