KİPTAŞ, Başakşehir'deki 4 yıllık hukuk mücadelesini kazandı

KİPTAŞ, Başakşehir'deki 4 yıllık hukuk mücadelesini kazandı
İBB iştiraki KİPTAŞ, Başakşehir’de sosyal donatı alanı olarak kullandırılması gerekirken, bir vakfa tahsis edilerek, kullanım amacı ve iznine aykırı olarak özel eğitim kurumu şeklinde hizmet veren alanın hukuk mücadelesini kazandı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, önceki yönetim tarafından amacı dışında bir vakfa tahsis ettirilen ve KİPTAŞ’ın 4 yıllık hukuk mücadelesi sonunda yeniden kuruma kazandırılan Başakşehir Sular Vadisi’ndeki alanda incelemelerde bulundu.

İmamoğlu, "Geçmişte, ‘Ne istediniz de vermedik’ diye tarifledikleri bir alandayız" diyerek "20 bin metrekare arsa büyüklüğü olan, 10 bin metrekarenin üzerinde eğitim alanlarının bulunduğu, bugün 1 metrekaresinin artık 30-40 bin liraları bulduğunu düşündüğümüzde, bunun neredeyse 300 yüz, 400 yüz milyon sadece yapım imalatı ya da maliyeti olduğu, altında arsasını kattığınızda, peşkeş çekiliyor." ifadelerini kullandı.

2.jpg

"Muhafızlığın ne olduğunu, biz bunlara göstereceğiz"

İmamoğlu açıklamalarına şöyle devam etti:

“Ben, ‘İstanbul muhafızlığı’ derken, aslında o kadar kutsal bir şey tarifliyorum ki. Bakınız; şurada 10 bin metrekarelik kapalı alandan bahsediyorum. Allah yukarıda şahittir ki, şurada bir kulübe göstersinler, kulübe… Yani bir ‘mobo’ deriz; güvenlik kulübesini Ekrem İmamoğlu, 5,5 senede birine vermiş mi? Kulübe! Büfe! Onun için muhafızlığın ne olduğunu, biz bunlara göstereceğiz"

3.jpg

"Bu milletin malını koruduk, korumaya devam ediyoruz"

“Bakınız; bu mülkiyetin geçişi, hukuki olarak 4 seneyi aşkın sürede sonuçlanabilmiş. ‘Ahmakça bir davada’ da arkadaşlar, alelacele, ‘nasıl ceza veririz’in çabası içerisindeler. Hukukun, kamu malının, mülkünün korunmasının, bir düzenin dönüştürme hikayesinin ve mücadelesinin aslında çok net özetidir burada yapılan iş ve işlem. Biz, bunun gibi birçok alanda mücadelemizi verdik, vermeye devam ediyoruz. Bu memleketin ve bu milletin malını koruduk, korumaya devam ediyoruz."

"Nasıl milletin malını kendi malıymış gibi kullandıklarının çok somut özeti"

“Başakşehir ve Sular Vadisi denen hat üzerinde dava açtığımız 6-7 mekandan bir tanesi burası. Vaniköy'de, Boğaza bakan bir villa üzerinden kopardıkları kıyametleri, dün, Boğaziçi İmar’ın başında olan arkadaşım çok net tarifledi: Çok acı. Yaklaşık 45-50 gün...”

"Bu milletin üstüne çöktükleri mülklerini korumaya devam edeceğiz"

“Bu, memleket adına bir trajik durumdur, somut bir örnektir. Biz, 5,5 sene halkına, milletina, kendine, kendini onlara adamış bir anlayışla ve insanlarla yol yürüyoruz. Bu kararlılığımız devam edecek. Ve bu memleketin, bu üstüne çöktükleri varlıklarını, bu milletin üstüne çöktükleri mülklerini, varlıklarını korumaya, muhafızlığını yapmaya devam edeceğiz.”

4.jpg

Gazetecilerin sorularını yanıtladı

İmamoğlu, açıklamanın ardından, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:

-15 Temmuz'dan önce burası hangi gruba aitti? 15 Temmuz'dan sonra kime verildi?

“Ben, kurum isimlerini vermeyi çok tercih etmiyorum. Hele hele bazı, bu ülkeye çok derin zararlar vermiş, kurum veya kişilerin isimlerini tekrar etmeyi, bir reklam yapmak gibi görürüm. Bu memlekette dediğimizin ne anlama geldiğini, herkes zaten biliyor. Ama şunu söyleyebilirim: Bence dün ile bugünün farkı yok. Dünkü kurumlarla bugünkü kurumların ismi değişmiş olabilir ama anlayış aynı. Ve ne yazık ki, bugünkü iktidara en yakın, hatta akrabalık ilişkisi olan insanların bu tür kurumları devralarak, hizmetlerine -sözüm ona hizmetlerine- çıkarları uğruna devam ettiklerini de tespit ediyoruz.”

-“Ahmakça dava” dediniz. Ona istinaden Adalet Bakanının da bir açıklaması oldu. Siz, “Hodri meydan” demiştiniz bir televizyon kanalında. Bu sözleriniz, şu anda yargılama devam ettiği için, yargı mensuplarını etkilemeye dönük olarak nitelendirdi Adalet Bakanı sizi açıklamalarınızı. Siz ne dersiniz?

“Lisede çok gürültü yapan arkadaşlar olarak, en arka sırada otururduk. Öğretmen de kızarak bize, ‘Siz arkadakiler’ derdi. Biz, döner duvara bakardık. Şimdi arkadaşımız da siniyor, lafı başkasına aktarmaya çalışıyor. Ben, direkt kendine söyledim, yargıya falan değil. Yargıtay'daki süreci göremeden sandıkta -sandığın anlamı nedir?- gereken cevabı alacaklar ve gidecekler’ dedim. Bu kadar basit cevabı algılayamayan bir insan, Adalet Bakanlığı yapma konusunda, kendini bir gözden geçirsin.”

"Sandığa gitmek zorunda kalacaksınız, bu millet de sizden kurtulacak"

“Ben, yargıya parmak sallamadım, sana salladım. Senin gibi yargıyı etkileyen, yargıyı arka planda zorda bırakan, baskı altında tutan hükümetin mensuplarını parmak salladım. O parmak, benim parmağım değil; milletin parmağı. Dedim ki, ‘Onun da yeri sandık. Siz, sandığa gitmek zorunda kalacaksınız. Ve o gittiğimiz gün de Yargıtay daha kararını veremeden, ülkenin başından gideceksiniz. Bu millet de sizden kurtulacak.’ Daha özeti olabilir mi bu işin? Bu kadar net.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar