Eren Erdem: Kılıçdaroğlu bugün de doğru aday
CHP Sosyal Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, seçime ilişkin yaptığı açıklamalarda, iktidarın "CHP, PKK ile el ele" söylemine daha sert bir tavır göstermeleri gerektiğini ifade etti. Erdem, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına ilişkin de "Hala doğru aday" dedi.
Diken gazetesinden Altan Sancar'a konuşan Erdem'in açıklamaları şöyle:
"Kemal Kılıçdaroğlu doğru aday mıydı?
Evet, doğru adaydı.
Bugün olsa yine aday olmasını ister miydiniz?
Bugün baktığımız yerden, topyekün eksiklerimizi görebiliyoruz. Bunları giderip sayın Kılıçdaroğlu’nu fevkalade rahatlatacak ortamı sağlamak kaydıyla yine isterdim.
Neden?
Kemal Kılıçdaroğlu doktrini doğru ve Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bir siyasal proje üretmiştir. Bunu, sürekli bagajlarla anılan ve Türkiye’nin farklı kesimleriyle onarılmaz düzeyde ilişkileri zedelenmiş bir siyasi hareket olarak görülen Cumhuriyet Halk Partisi’ni, sağdan sola her görüşten oy alabilen bir cumhurbaşkanı adayı çıkartan siyaset, tam olarak Kılıçdaroğlu doktrininin özetidir. Ve bu anlayış gelişerek, büyüyerek, partinin siyaset yapış şekli değişerek sürdürülmelidir. Ve bu değişimi sayın Kılıçdaroğlu başlatmıştır.
Demin saydığımız devasa olanaklar karşısında, yıllarca hep bagajıyla anılmış bir siyasi parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin yüzde 48’lik bir makasa hitap edebileceği ve onları sandığa yönlendirebileceği bir alanı Kılıçdaroğlu doktrini sağlamıştır.
Bir kere bu makası da doğru tarif etmek lazım.
Yani Türkiye’nin tarihi boyunca her döneminde derinleşmiş ve belirginleşmiş fay hatlarına rağmen oluşmuş bir 25,5 milyonluk oy var burada.
Bu 25,5 milyonluk oyun içerisinde Kürt seçmen de var, ülkücü seçmen de var. Refah Partili seçmen de var. Liberal seçmen de var. Sosyalist seçmen de var. Bunu başarabilecek yaklaşımı biz inşa etmeye çalıştık. Doğru yaklaşım buydu. Bu doktrin ısrarla savunulması gereken bir doktrindir.
Bunu palyatif bir seçim projesi olarak değil, aynı zamanda söylemiyle ve eylemleriyle Cumhuriyet Halk Partisi’nin bunu hitap edebilir hale getirebilecek değişimi gerçekleştirdik.
Bir siyaset biçimi olarak sayın Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu yaklaşım tam olarak buydu: kalıcı değişim. Bunun içerisinde helalleşmeyi koyabiliriz. Bunun içerisine geçmişteki birtakım hatalarla yüzleşmeyi koyabiliriz. Bunun içerisine söylem yelpazesini Türkiye’nin sağından soluna kapsayıcı, kucaklayıcı bir yere taşımayı koyabiliriz. Bunun içerisine bugünün en tehlikeli siyaset oyunu olan bana göre neo-popülizmin tuzağına düşmeyen yapıcı ve makul bir siyaset hattı örme çabasını koyabiliriz.
Tüm bunları üst üste koyduğumuzda evet bu siyaset doğruydu.
Sayın Kılıçdaroğlu yapılması gereken her şeyi yaptı. Koşması gereken her şeye koştu. Gitmesi gereken her yere gitti. Dokunması gereken her yere dokundu.
Babala TV’de bir cumhurbaşkanı adayı olarak çıkıp çok sert sorulara cevap verecek olgunlukta ve ikna edici fonksiyonda bir lider olduğunu gösterdi.
Bugün adeta bu düzeyde büyük bir değişimi ortaya koymuş bir siyasi aktör, kamuoyu üstüne alınmasın, birkaç kişi özelinde söyleyeceğim, son derece ağır hakaretlere maruz bırakılarak linç ediliyor.
Kim bu birkaç kişi?
Mesela Fatih Portakal. Sayın Fatih Portakal bir gazetecidir ve Türkiye’de muhalefetin liderine küfretmek maliyetsiz bir iştir. Ben Fatih beyin kendisine tavsiyede bulunmak isterim: Kemal beye ettiği hakaretleri kabul etmemiz imkansızdır.
Burada toplumu son derece politik bir süreçten uzaklaştırıp apolitize ederek CHP’yi bu şekilde değerlendirmeye yönelik bir yönlendirme yapmayı doğru bulmuyorum.
"Bütün politikalarımızı baştan aşağıya gözden geçireceğiz"
Bırakın efendim CHP’yi, topyekûn süreci eleştirirsin. Bizim bu sürecimiz sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında ilerlemiş bir süreç değildir. Bu süreçte herkes vardır, dolayısıyla bir eleştiri ve özeleştiri mekanizması sayın İmamoğlu’nun ifade ettiği gibi topyekûn bir durum vardır.
Tabiri caizse CHP’nin politika hattını belirginleştirecek bir tartışma yaratmak varken popülist bir şekilde ‘Ahmet gitsin Mehmet gelsin’ zeminine indirgiyorsanız, buradan Türkiye’ye reçete çıkartamazsınız.
Sayın Kılıçdaroğlu çok dikkatli bir şekilde bir politik hattı tartışmaya açma çabasıyla hareket ediyor. Evet değişim yapacağız, bütün politikalarımızı gözden geçireceğiz, hem de baştan aşağıya.j
"Erdoğan’a yenilmedik, yedi düvele kaybettik"
Yine de de kamuoyu sizden seçimi niye kaybettiğinize dair bir açıklama bekliyor… Partinizin bir hatası yok mu?
Elbette bizim yaptığımız bazı temel hatalar oldu. Birincisi ‘PKK CHP’yi destekliyor’ söylemi karşısında daha sert bir duvar örebilirdik. Şimdi bu da topyekûn bir meseledir, bu sadece Kılıçdaroğlu’yla alakalı bir mesele olarak tartışılamaz. Parti kurullarını bağlar, bütün sürecin bütün aktörlerini bağlar. Bununla ilgili bir tahlili daha doğru yapabilirdik. Ama açık konuşalım, bu düzeyde bir şey beklemiyorduk. Evet, biz korkunç bir şey olacak diyorduk. Korkunç bir dalga geliyordu. Recep Tayyip Erdoğan’ın iktisadi politikalar üzerinden toplumu ikna edebilecek mermisi ve barutu kalmamıştı. Yeni bir kutuplaşmaya ihtiyacı vardı. Ancak bu kutuplaşmanın ne kadar sert ve marjinal olabileceğini öngörmek mümkün değildi.
Geldiğimiz nokta itibariyle, kazanamadık. Ama Recep Tayyip Erdoğan’a yenilmedik. Yedi düvele kaybettik.
Yapılması gereken mücadeleyi verdik. Hiçbir menfaat beklemeden savaştık. Terimizin son damlasına kadar evimize girmeden mücadele ettik. Maalesef yalanlarla, kurgularla, montajlarla, sahtekarlıklarla, uluslararası müdahalelerle baş edemedik.
"Devrimciler yumruk yediği zaman kalkar ve tekrar kavga eder"
Peki, yerel seçimleri?
Bu yerel seçimler kazanılmak zorundadır. Bu yerel seçimlerin tamamında, yani İstanbul, Ankara dahil bütün bu büyükşehirleri tekrar kazanmak mecburiyetindeyiz. Ve kesiklikle kazanacağız.
Cumhuriyet Halk Partisi sağlıklı ‘politik bir eleştiri, özeleştiri süreci’ içerisinden geçip bütün sorunlarını tespit edip kaptanın gemiyi güvenli limana yanaştırma politikası içerisinde tüm kurullarının rızalığını alan bir sürece yayarak götürmemiz lazım.
Bunun neticesinde Cumhuriyet Halk Partisi yeniden tüm Türkiye’ye umut verecek, Türkiye’nin umutlarını arttıracak, Türkiye’de iktidar dinamiklerini doğrudan kaygıya mahkûm edecek ve yerel yönetim seçimleri sonrası yeniden derlenecek, yeniden ayağa kalkacak ve yeniden iktidara aday olacaktır.
Devrimciler yumruk yedikleri zaman kalkarlar ve tekrar kavga ederler, ama diğerleri bir kere düştüklerinde bir daha asla kalkamazlar. Biz düşme ve kalkma noktasında kabiliyetli bir siyasi partiyiz. Bu kabiliyetimizi yeniden yanlışlarımızdan, eksiklerimizden arınmış; yenilenmiş, güçlenmiş, büyümüş bir şekilde yapmamız gerekiyor. Bunun kapısını da açan sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Elbette eleştiri olmalıdır. Yoksa değişimin yol haritasını tespitte zorlanır siyaset. Ancak, bu günlerde eleştirinin ötesinde bazı hedef göstermelere tanık oluyoruz."