İş Bankası ve TSF’nin 19 yıllık yol arkadaşlığı: Satranç ekosisteminin gelişim ve başarı hikayesi

İş Bankası ve TSF’nin 19 yıllık yol arkadaşlığı: Satranç ekosisteminin gelişim ve başarı hikayesi
Türkiye İş Bankası, Aralık 2005’ten bu yana satrancın, çocukların kolayca erişebileceği bir spor dalı olması ve yaygınlaşması, yetenekli çocukların, gençlerin keşfedilebilmesi amacıyla Türkiye Satranç Federasyonu’nun (TSF) ana sponsoru.

Türkiye İş Bankası, Aralık 2005’ten bu yana satrancın, çocukların kolayca erişebileceği bir spor dalı olması ve yaygınlaşması, ülke genelinde popüler ve talep edilir bir spor haline gelmesi, yetenekli çocuklara ulaşılarak uluslararası alanda başarı sağlanması amaçlarıyla Türkiye Satranç Federasyonu’nun (TSF) ana sponsorluğunu üstleniyor.

Bu kadar uzun yıllardır süren desteği Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay, bir sponsorluk ilişkisi olarak değil ‘’yol arkadaşlığı’’ olarak tanımlıyor. Nitekim; İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen ve Kurumsal İletişim Müdürü Müge Veziroğlu, destek verdikleri tüm etkinliklerde, bankanın değil her zaman gençlerin ve onların hikayelerinin ön plana çıkarılmasını dilediklerini söyleyegeldiler. En temel kaygı, satrancın ülke geneline yayılmasını sağlayabilecek bir altyapı ve ekosistem oluşabilmesine katkı sağlamaktı.

tsf-baskani-gulkiz-tulay-is-bankasi-genel-mudur-yardimcisi-suat-sozen.jpeg

Suat Sözen: TSF ile ilk temasımız kitap basımı için başladı, faydalarını öğrenince satranca bakış açımız değişti

Bankanın satranç alanındaki desteklerine ve olimpiyata ilişkin Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen’in Budapeşte'deki olimpiyatlara katılan milli satranç sporcuları ile Türkiye'den gazetecilerin buluşmasına yönelik değerlendirmeleri şöyle:

TSF ile ilk temasımız 2005 yılında bir satranç kitabının basımıyla ilgili destek sağlanması konusunda bizimle iletişime geçmeleriyle başladı. Bu vesileyle başlayan görüşmemizde Federasyonun nereden nereye geldiğini, neler yapmak istediğini, ülkemizde satrançla ilgili potansiyeli anlattılar. Hepsinden önemlisi, bu sporun çocuklar ve gençler üzerindeki olumlu etkilerini, gelişimlerine sağladığı katkıyı aktardılar. Anlatılanların ardından gösterilen çabayı, yapılmak istenenleri ve satrancın ülkemizde nasıl gelişebileceğini görünce satranç sporuna bakış açımız değişti.

SATRANCIN GELİŞİME FAYDALARI

Satrancın planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavrattığını; hızlı ve doğru düşünebilmeye yardımcı olduğunu; olayları doğru yorumlama yeteneğini geliştirdiğini; kişilik ve karakter gelişimini olumlu yönde etkilediğini, kendine güven duygusu aşıladığını; dikkati yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırdığını; düşünen, araştıran, kendi yargılarını geliştirebilen bireyler yetişmesini desteklediğini; başarıya ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterdiğini anlattılar.

Bizim satranç hikâyemiz bu bilgileri federasyondan öğrenmemizle başlıyor. Bu faydaları görüp anladıktan sonra buna kayıtsız kalamadık. Bize kitap basımı için gelen Federasyonla, “Biz bu işi başka türlü nasıl ele alabiliriz, neler yapabiliriz” diye konuşmaya başladık.

satranc-avrupa-sampiyonlari.jpg

Futbol gibi popüler bir spor dalının sponsorluğundan çıkıp satranç sponsorluğuna geçtik

O sırada Futbol Federasyonu’nun sponsoruyduk ve A Milli Futbol takımımız kısa süre önce Dünya Kupası'nda 3. olmuştu. Bu sözleşmeyi yenilemek yerine TSF ile yepyeni bir amaçla yola çıktık. Kitlesel erişimi olan çok, popüler bir spor dalı sponsorluğundan çıkıp Türkiye'de sınırlı sayıda sporcuya sahip, popüler olmayan bir spor dalının federasyonuna sponsor olduk.

Satranç bizim için spor değil, eğitim sponsorluğu kategorisinde

Amacımız az önce sıraladığım faydaların daha geniş kitlelere nüfuz edebilmesini sağlamaktı. Satranç bir spor federasyonu yapısı altında yer aldığı için bir spor sponsorluğu olarak kategorize edilir ama bizim için bu bir eğitim projesidir. Çünkü bizim buradaki desteğimiz esas olarak satrancın faydalarından da geniş kitlelerin yararlanmasını; çocuklarımızın ve gençlerimizin daha donanımlı olarak yetişebilmelerini sağlamak. Bu yüzden satrancı hep bir eğitim projesi olarak ele aldık ve meseleye hep öyle yaklaştık.

is-bankasi-100-yil-satranc.jpg

19 yıl boyunca Federasyonla amaçlarımız hep uyum içinde, bir işi başarmak için bir araya gelmiş iki ortak olarak ilerledik

Aradan geçen 19 yılda Federasyonla da amaçlarımız hep uyumlu ilerledi. Bu sporun ülkede yaygınlaşması onların da çok arzu ettiği bir şey olduğu için bir sponsor ve işin yürütücüsü Federasyon olarak değil, bir işi başarmak için bir araya gelmiş iki ortakmış gibi hareket ettik. Federasyonun bugüne kadarki tüm yönetim kurullarıyla, tüm başkanlarıyla birlikte hep bu uyum, karşılıklı güven, iş birliği içerisinde çalıştık. İlgili Bakanlıkların da desteğiyle, satranç sporunu bir noktaya getirebilmek için gayret ettik.

satranc-avrupa-sampiyonasi.jpg

19 yılın bilançosu: Bir ekosistemin gelişim hikayesi

  • TSF ana sponsorluğumuzun başladığı günden bu yana lisanslı sporcu sayısı 30 binden 1 milyon 311 bine; antrenör sayısı 2 binden 87 bine; kulüp sayısı 600’den 2 bin 200’e; Büyükusta, Uluslararası Usta gibi unvanlara sahip sporcuların sayısı ise 6’dan 253’e yükseldi.

  • Satranç ekosistemini oluşturan her alandaki rakamlarda yaşanan bu artış nasıl başarıldı?
  • Öncelikle satrancın çocuklarımız arasında tanınan, oynanan ve sevilen bir spor olmasını sağlamak için Federasyonla birlikte kapsamlı bir planlama yaptık.
  • Desteğimizin başlamasıyla, TSF’nin Millî Eğitim Bakanlığı ile protokol imzalaması ve satrancın okullarda seçmeli ders haline gelmesi de aynı döneme denk geldi. Bu protokol önemli bir avantajdı ama uygulanabilir olması için satrancı öğretecek öğretmenlere ihtiyaç vardı.
  • Federasyon ayrı bir protokol ile öğretmenleri lisanslı antrenör haline getirecek bir eğitim programını uygulamaya aldı.
  • Okulda satranç ile tanışan çocukların bir kısmı bu sporu sevdi ve hafta sonları pratik yapmak istedi. Bunun için kulüplere ihtiyaç duyuldu. Yeni kulüpler kuruldu, mevcut kulüpler kapasitelerini artırmaya başladı. Bu kulüpler birbirleriyle maç yapmak istedi.
  • Hakemlere ihtiyaç doğdu. Yeni hakem yetiştirmek gerekti. Yeni hakemler yetişmeye başladı. Antrenör sayısı, hakem sayısı, kulüp sayısı giderek arttı.
  • Bunlar olurken, okullarda satrancın yaygınlaşması için malzemeye ihtiyaç duyuldu. Biz bir proje başlattık, her yıl belirli sayıda okula malzeme desteği vermeye başladık. Türkiye’de yaklaşık 50 bin ilk ve orta öğretim kurumu bulunuyor. Şu ana kadar 40 bine yakın okula bu desteği ulaştırdık, yakında her okula satranç malzemesi göndermiş olacağız.

kucukler-satranc.jpg

Satrancın faydalarını daha çok çocuğa yaymak üzere yola çıkıldı, uluslararası başarılara ulaşıldı

Bu çabaların sonucunda milli takım havuzu genişledi, hem daha fazla çocuk ve genç bu havuza dahil oldu hem kendini geliştirme imkanlarına sahip oldu. Böylece turnuvalarda başarılı sonuçlar ortaya çıktı.

Biz ilk sponsor olduğumuzda uluslararası alanda sadece bir büyük usta (GM) yetiştirebilmiş bir ülkeydik. Şimdi bu sayı 16 oldu.

Aynı zamanda bu kıymetli unvana çok genç yaşta ulaşmaya başladık. Ediz Gürel, 15 yaşında GM unvanını aldı. Son olarak Yağız Kaan Erdoğmuş 12 yaşında “Dünyanın en genç GM”si” unvanına hak kazandı. Bu çocuklarımızla dünya literatürüne de girdik. Tüm bu başarılar tek bir amaçtan doğdu: Satrancın faydalarını bu ülkede daha çok çocuğa, daha çok gence ulaştırabilme amacı…

Doğru yolda olduğumuzu gösteren güzel anekdotlardan biri, 2006 yılında Kasparov’un Türkiye ziyareti sırasında yaşandı. Bir gazeteci kendisine “Türkiye'de Kasparov var mıdır” diye sormuştu. Kasparov da “Vardır, hem de birden fazla vardır ama siz nerede olduğunu bilmiyorsunuz” demişti. “Nasıl bulacağız” sorusunu ise “Satrancı yaygınlaştıracaksınız. Daha çok çocuğa yaygınlaştıracaksınız ki başarılı olanları küçük yaşlarda tespit edeceksiniz” diye yanıtlamıştı.

Bizim 19 yıldaki çalışmalarımız, okullardaki seçmeli dersin de etkisiyle milyonlarca çocuğumuzun satrançla temas etmesine katkıda bulundu. Önemli bir kısmının bu spor ile faydalarını içselleştirecek kadar zaman geçirdiğini biliyoruz ve bu da başlangıçtaki hedeflerimize ulaşma anlamında başarılı olduğumuzu gösteriyor.

Çok başarılı bir noktaya ulaştık ama yaşam biçimlerinde, geleneklerinde satranç olan ülkelerle aramızdaki mesafeyi kapatmak için yapılması gerekenler var

Uluslararası alanda kazanılmış toplam 747 madalyamız var. Bunların 42’si dünya şampiyonluğu; 107’si Avrupa şampiyonluğu. Çok sayıda ve genç yaşlarda GM yetiştirebilen bir ülke haline geldik. Ulaştığımız bu nokta çok başarılı ama satrancı yaşam kültürünün bir parçası haline getirmiş Rusya, Hindistan, Çin, Azerbaycan gibi ülkeler var. Bizim de bu seviyeye gelmemiz için yapılması gereken çok şey var. Çocukların satrancı sevebilmeleri, satrançla doğru bir şekilde buluşabilmeleri, olabildiğince uzun süre satrançla içli dışlı olabilmeleri için desteklenmeleri; gerekli imkânların, ortamların yaratılması gerekiyor. Federasyonun bu konuda imkânlarla donatılabilmesi lazım ki bu iş yürüyebilsin ve devam edebilsin.

Olimpik branş olmamanın zorlukları…

Sportif başarı açısından bakıldığında kalabalıkların içinden sıyrılıp gelen, gelecek vadeden, iyi sporcularımızın yurt dışındaki emsalleriyle yarışabilir şekilde desteklenmeleri lazım. Bununla birlikte ilk gözden geçirilmesi gereken şey şu: Satranç olimpik bir spor branşı değil. Bu yüzden olimpik sporlarla aynı ödül yönetmeliklerine tabi değil.

Satranç zor bir spor ve buradaki başarılar ülkemizi gururlandırıyor ama bu başarılar için her gün en az 5-6 saatlik antrenmanlar yapılması gerekiyor. Bu da ciddi bir mesai anlamına geliyor. Dolayısıyla hayatını başka bir işle kazanırken satrançta üst düzey başarı elde etmek mümkün değil. Federasyonla birlikte sporcuların sadece satrançla yaşamlarına devam etmelerini sağlamaya yönelik bazı çalışmalar yaptık. Federasyon başarı ödülleri, primler vb. destekler getirdi. Ancak bu tek başına federasyonun ya da sponsorun yapabileceği bir şey değil. Bunların düzenlenmesi ve yapısal hale getirilmesi gerekiyor.

Satranç kendi içinde bir ekosistem oluşturdu, bu sayede sistem kendi kendine çalışır hale geldi

Ülkemizde spor alanında uzun süreli sebat edilerek yapılan yatırım sayısı çok az ama bu az sayıdaki örnek, ilgili alanda nasıl bir dönüşüm yaşandığını gösteriyor. Bizim satranca desteğimizin de hem sporun kitleselleşmesi hem elde edilen başarılar anlamında bir dönüşüm sağladığını görmekten mutluluk duyuyoruz. Artık bir satranç ekosistemi gelişmiş durumda. Kulüpleriyle, antrenörleriyle, hakemleriyle kendi içinde bir dünya, bir ekonomi oluştu. Bu çok kıymetli çünkü ekosistemi sağladığınız zaman sistem kendi kendine çalışabilir hale geliyor. Sonra hem başka talepler oluşuyor hem siz daha da geniş kesimlere ulaşmak için neler yapabiliriz diye bakıyorsunuz. İlgili kurumlarla protokoller imzalayarak satrancın ıslahevlerine, sevgi evlerine, görme engelli okullarına yayılması, oralardaki çocukların eğitim programlarına alınmasını sağlıyorsunuz. Bunlar işi daha da kıymetli ve daha da güzel hale getiriyor.

satranc-okul-sporlari.jpg

Olimpiyat desteğimizin temel amacı, bu tür başarıların önündeki cam duvarların yıkılması

Milli takımımızın gelişimi de Türkiye'deki satrancın gelişimine paralel olarak ilerliyor. Dünya Satranç Olimpiyatı, uluslararası alanda satrancın en zor turnuvasıdır. Ülkeler buraya en iyi takımlarıyla, en iyi oyuncularıyla gelir. Milli takımımız 2022’de Hindistan’da düzenlenen turnuvayı Açık kategoride 28. sırada tamamladı. Son olimpiyattan bu yana takımda yer alan sporcularımız kişisel kariyerlerinde önemli gelişmeler yaşadı. Biz de olimpiyatlara 10 ay kala sporcularımıza özel çalışma imkânları tanıdık. Onların da arzusu doğrultusunda dünyanın önde gelen antrenörleriyle belirli dönemlerde çalışma olanakları oldu.

Budapeşte’de takımımızın geçmiş olimpiyatlara göre daha da ileriye gideceğine ve önemli başarılar elde edeceğine inanıyorum ama tabii her olimpiyatın kendine göre farklı zorlukları var. Bizim için önemli olan burada başarılı olacak sporcularımızın, ülkemizde satranca başlayanlar tarafından yeni rol modeller olarak benimsenmesi, bu alanda da bir başarının mümkün olduğunun görülebilmesi…

Olimpiyat gibi önemli organizasyonlarda başarı elde edilmesinin önünde var olduğunu düşündüğüm cam duvarların kaldırılmasının önemli olduğuna inanıyorum. Daha önce bir sporcunun bu başarıyı elde ettiğini görmeyince genç bir sporcu için böyle bir hedef koymak kolay olmuyor. Bir kere bu duvarın aşılmasını sağlarsak, arkadan gelenlere de çok önemli yollar açılmış olacak. Bizim esasen Olimpiyat desteğimizin temel amacı da bu cam duvarların yıkılabilmesi; ülkemiz çocuklarının ve gençlerinin istediklerinde ve gayret ettiklerinde neleri başarabileceklerini görmeleridir.

Kaynak:İzzet Doğan

Öne Çıkanlar