Fatma Acar Ünlü
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN EN ÖNEMLİ VİRAJI
24 OCAK 1980 İSTİKRAR KARARLARI
İHRACATA DAYALI BÜYÜME MODELİ
Kısa ve anlaşılır notlarla Türkiye ekonomisinin farklı dönemlerine değindiğimiz yazı dizisinde bugün tarihe 24 Ocak kararlar olarak geçen Türkiye Ekonomisi için önemli bir virajdan bahsedeceğiz. 12 Eylül askeri darbesinden önce iktidarda bulunan hükümet (S.Demirel) ekonomiyi düze çıkarmak için bu kararları oluşturdu, kararların hazırlanmasında o dönemde DPT Müsteşarı olan Turgut Özal’ın çok büyük katkıları olmuştur. 1983 seçimleri ile Turgut Özal başbakan olmuştur. 1983 – 1987 Turgut Özal Önemi’dir.
24 OCAK KARARLARI – İSTİKRAR PROGRAMININ FELSEFESİ:
- Bu kararlar, ihracata dayalı büyüme modelini seçtiğimizi, serbest piyasa ekonomisini benimsediğimizi gösteren belgedir.
- İstikrarsızlığı parasal bir olgu olarak kabul etmiş, bu nedenle de çözümü parasal düzenlemelerde aramıştır.
- Devletin ekonomik faaliyet üzerindeki rolünü azaltıp, dışa açık piyasa mekanizmasına ağırlık veren bir ekonomik model benimsemiştir.
- 24 Ocak 1980 en güçlü IMF Stand –by anlaşması yapılmıştır.
- Keynesyen politikalar terk edilerek, neo-liberal politikalara geçişin yolunu açmıştır. IMF tarafından uygulanan Standart Ortodoks- Neo -liberal istikrar politikaları’dır.
- Gerek Monetarist olsun gerekse arz yanlı iktisat olsun, bu politikalar devletin ekonomiye müdahalesini en aza indirmeyi amaçlar ve piyasa mekanizmasına güvenirler. Arz-talep dengesinin piyasa mekanizmasına bırakılması gerektiğini söylerler.
- Uzun dönemde enflasyon ve işsizlik arasında trade–off yoktur, bu ilişki kısa dönemlidir ve işsizliği azaltmak için uygulanacak olan politikalar kısa dönemde enflasyonu artıracağı için stagflasyona yol açar.
- Arz yanlı iktisatçılar da benzer fikirlere sahiptir, vergi oranlarının düşürülmesi gibi politikalarla özel kesimin elinde daha fazla fon oluşması ve bunların verimli işletilmesi sağlanabilir.
24 OCAK KARARLARI – İSTİKRAR PROGRAMINDA BAŞLICA ÖNLEMLER VE UYGULAMALAR
- kamu kesiminin sınırlandırılması:
Amaç; toplam talebi düşürerek enflasyonla mücadele etmek, kamusal faaliyetlerini kamuyu küçültmek daraltıp piyasa ekonomisine geçmek
Sonuç; kamu harcamalarında istenen sınırlama yapılamadı, bütçe açıkları arttı ve bu açıklar, borçlarla karşılandı
2- Ücretlerin sınırlandırılması:
Amaç; düşük ücretlerin, kar oranlarını artırarak yatırımları uyarması, üretim maliyetlerini düşürerek ihracata rekabet gücü kazandırmak ve iç talebi sınırlamak
Sonuç; gerçek ücretlerde bir düşüş yaratılmıştır, işgücünün verimi azalmıştır, üretim maliyetlerini olumsuz olarak etkilemiştir, nitelikli işgücü kaybına yol açmıştır
3- Yüksek faiz oranları:
Amaç; atıl kalmış veya spekülasyona yönelmiş fonları bankalara çekerek verimli yatırımlara yöneltmek, tasarrufları arttırıp, harcamaları kısmak, Yurtiçi talebi azaltarak yaratılan üretim fazlasını ihracata yöneltmek
Sonuç; yüksek faiz politikasına karşın, özel tüketim harcamaları yükselmiştir. (temel nedeni, yüksek faiz gelirinin tüketime yönelmesidir), özel kesim dışlama etkisi crowding out effect bu dönemde olmuştur yatırımlar sanayiden çok kısa vadede getirisi olan turizme yönelmiştir. Yatırımların GSMH içindeki payında sürekli bir azalma eğilimi görülmüştür.
4- Serbest Döviz Kuru:
1981 yılından itibaren dolar karşısında TL’ sı sürekli olarak ayarlanmaya günlük döviz kuru uygulamasına başlanmıştır,. Bu önleme başvurulmasıyla amaçlanan şunlardır;
Kısa dönemde; resmi ve karaborsa fiyatları arasındaki farkı azaltmak ve yurt dışında çalışan işçilerin ülkeye gönderdikleri döviz miktarını arttırmak. Uzun dönemde ise ihracatı arttırıp, ithalatı azaltarak dış ticaret açığını kapatmak.
1984’te Döviz büroları açılmıştır. Döviz alım ve satımı serbest bırakılacağı söylenmiştir. Yani kişilerin portföylerinde döviz bulundurma olanağı sağlanmıştır.
Sonuç: ihracatta önemli bir artış sağlanmasına rağmen, ithalat çok pahalılaşmış ama azaltılamamıştır. (çünkü ithalatımızın büyük bölümü hammadde ve yatırım mallarından oluşmaktadır ) Kısa dönemli amacına ulaşmış ancak uzun dönemde dış ticaret açıklarının kapatılmasını sağlayamamıştır.
5- ihracatın artırılması: 1980 istikrar programında benimsenen; TL’nin yabancı paralara göre ayarlanması, ücretlerin sınırlandırılması,daraltıcı para ve maliye politikaları ileiç talebin kısıtlanması gibi önlemlerin hepsi ihracatın arttırılmasına yöneliktir. İhracatı attırmak için, ihracata vergi iadesi, düşük faizli kredi gibi ihracatı özendirme önlemleri yaygınlaşmıştır.
Sonuç; 1980’li yıllarda ihracat hem miktar olarak artmış hem de bileşimi değişmiştir Türkiye, 1980 yılına kadar tarım ihracatçısı bir ülke iken, 1980 sonrasında sanayi ihracatçısı bir ülke konumuna geçmiştir.
Bu bulunduğumuz dönem gündemde; 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı : ( 1985- 1989 ) var.
1980 Sonrası Finansal Gelişmeler:
- Hisse senedi piyasası üzerindeki fiyat kontrolleri kaldırılmıştır. ( 1980 )
- 24 Ocak kararları ile 47,1 TL olan kur 70 TL’ye devalüe edilmiştir.
- Faiz hadleri serbestleştirilmiştir. ( 1981 )
- Döviz alımları serbestleştirilmiştir. ( 1984 )
- MB ilk sistematik olarak DİBS çıkarmaya başlamıştır. ( 1986 )
- Sermaye Piyasası Kurulu SPK kurulmuştur. ( 1982 )
- İnterbank para kurulu işleme açılmıştır. ( 1986 )
- Merkez Bankası Açık Piyasa İşlemlerini başlatmıştır. ( 1987 )
- Kambiyo kontrolleri kaldırılmış ve sermaye hareketleri serbestleştirilmiştir. ( 1989 )
- IMKB İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kurulmuştur. ( 1986 )
- 1989 Türk Lirası konvertibl hale getirilmiştir. 1990 da IMF bunu onaylamıştır.
- Merkez Bankası bünyesinde Döviz ve Efektif Piyasaları kurulmuştur. (1988 )
Türk Lirasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı kararname ile;
Türkiye de yerleşik kişilere döviz satın alma ve bulundurma izni, Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt içi ve yurt dışından döviz kredisi alma izni, dışarıda yerleşik kişilere Türk menkul kıymetlerini alma ve satma hakkı, dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de menkul kıymetlerden elde ettikleri karı yurtdışına transfer etme izni verilmiştir.
Kitlerin özelleştirilmesi süreci başlatılmıştır. Fiyat tesbit ve kontrol komitesi fesh edilmiştir, destekleme alımlarının kapsamı daraltılmıştır.
OECD’den, IMF’den ve Dünya Bankasından, sağlanan dış kaynaklarla, kredilerle döviz krizi aşılmış, tıkanma noktasına gelen ithalat yeniden açılmış ve yurtiçi üretimin canlanması sağlanmıştır.
5. Beş Yıllık Kalkınma Planının hedefleri arasında, gelirler politikasını geliştirmek ve gelir dağılımını iyileştirmeye yönelik politikalar izlemek ve uygulamak vardır.
Gelirler politikası: İşsizliği artırmaksızın fiyat, ücret, kira ve faiz artışlarının enflasyon oranına göre bu oranının altında tutulması yoluyla enflasyonun aşağı çekilmesine yönelik bir iktisat politikası aracıdır. Ekonominin yeniden büyümesi sağlanmış, enflasyon düşürülmüş fakat bunlara karşılık işsizlik artmış gelir dağılımı sabit ücretliler aleyhine bozulmuştur.
Uygulanan politikalarda ilk dönem çabalarının neticesinde 1980’de %108 olan enflasyon oranı 1981’de %36,8’e, 1982’de %27,1’e kadar gerilemiştir.
1984 - 1989 Büyüme Hızı ortalama % 6 -7 düzeyindedir.
Ocak 1984 de ortalama % 76 larda olan gümrük vergisi % 49 a indirilmiştir.
1984 KDV TBMM de kabul edilmiş 1985 de uygulanmaya konulmuştur.
Hiçbir toprak reformu öngörülmemiştir !
Dönemin sonlarında Enflasyonist baskılar artmış, kaynaklar artan hızda borç ödemelerine ayrılmış, döviz dengesi zorlanmış ve büyüme hızları yavaşlamıştır, enflasyondaki artışla birlikte reel faizler gerilemiş ve devalüasyon beklentisi ile para ikamesi olgusu hızlanmış tasarruf sahipleri TL den kaçıp döviz ve altına yönelmiş ve reel yatırım yapmaktan kaçınan diğer ekonomik birimler de para piyasalarına yönelmiştir.