Fatma Acar Ünlü
SEFİL VE GÜZEL ÜLKEM 
SEFALET ENDEKSİ
İktisat kuramına 1970’li yıllarda Arthur Okun tarafından kazandırılan Hoşnutsuzluk Endeksi (Economic Discomfort Index = EDI) ile kronolojik olarak ardından literatüre giren Sefalet Endeksi (Misery Index), orijinal haliyle stagflasyonu simgeleyen oranlar olan enflasyon oranı ve işsizlik oranının ağırlıklandırılmamış toplamından oluşan bir istatistik olup ulusal refahı negatif etkileyen, ekonomilerdeki kırılganlık, hoşnutsuzluk ya da makro ekonomik sağlıksızlık seviyesinin bir ölçümü olarak geliştirilmiştir.
İşsizliğin yükselmesi geliri olmayanların sayısının arttığını, enflasyonun yükselmesi, satın alma gücünde azalmayı ve hayat pahalılığını gösterdiği için endeksin yükselmesi de sefaletin arttığını, dolayısıyla ekonomide bozulma olduğunu gösterir.
İlk olarak Arthur Okun tarafından ABD ekonomisinin değişik dönemlerindeki anlık görüntüsünü yakalamak için oluşturulmuşsa da son yıllarda bir başka Amerikalı iktisatçı Steve Hanke tarafından ABD dışındaki ekonomilere de uygulanmaktadır ve bu sayede ülkeler arasında kıyaslama yapmak için de kullanılmaktadır.
SEFALETİN FORMÜLÜ
Farklı iktisatçılar tarafından Sefalet Endeksi’nin bileşenleri değiştirilmiş ve günümüzde endeks, faiz oranı ve reel gelir artışını da içeren bir endeks halini almıştır. Zaman içinde endeks, Nobel ödüllü Amerikalı iktisatçı Robert Barro tarafından yeniden formüle edildi.
Barro Sefalet Endeksi (Barro Misery Endeks-BMI); işsizlik oranı, enflasyon oranı, ekonomik büyüme oranı ve uzun vadeli faiz oranı kullanılarak hesaplanmaktadır. Endeksi oluşturan parametreler arasında yer alan işsizlik ve enflasyon Türkiye’nin en önemli makroekonomik sorunlarından ikisi olup sefalet oranının yüksek çıkmasına sebebiyet vermektedir.
GSYH’deki artışın (diğer bir ifadeyle ekonomik büyümedeki artışın) endeks değerini düşürerek “sefaleti” azalttığı; uzun vadeli faiz, işsizlik ve enflasyon oranlarındaki artışın sefaleti artırdığı düşünülmektedir. Endeksi şöyle bir denklemle ifade etmek mümkündür:
BMI = (Enflasyon Oranı + İşsizlik Oranı + Faiz Oranı) – Büyüme Oranı
Polonya Gdansk Teknoloji Üniversitesi’nden iktisatçı Ewa Lechman’a göre Sefalet Endeksi ülkelerin büyüme ve makroekonomik performanslarını etkileyen farklı dinamikler de göz önünde bulundurulmalıdır ki, döviz kuru değişimleri ve doğrudan yabancı yatırımlardaki hareketlilik bunlardan ikisidir.
Ayrıca, Sefalet Endeksi kalemlerinde yer alan değişkenler ile diğer makroekonomik değişkenler arasındaki bağımlılık ve etki-tepki mekanizması da önem arz etmektedir. Türkiye gibi dış finansmana ihtiyaç duyan ve cari açıkla mücadele eden ülkelerde döviz kuru değişimleri enflasyonu tetiklemektedir. Bu durum, faizleri revize etme zorunluluğu ile birlikte yabancı yatırımlar için risk unsurunu da beraberinde getirmektedir.
ÜLKENİN RÖNTGENİ
Sefalet Endeksi, hükümet politikalarının bilimsel olarak tartışılmasına olanak sağlamanın yanı sıra ekonomik kalkınma programlarının makroekonomik performansa etkilerini ölçme konusunda fikir vermektedir. Diğer bir deyişle ülkenin sefalet sıralamasını incelerken yatırımlar, tasarruf oranı, döviz kuru ve ülkenin dışa açıklık derecesi gibi makroekonomik değişkenlerin yanında sosyo-politik yapısı da dikkate alınmaktadır.
Yapılan analitik çalışmalarda, Türkiye 2010-2017 yılları arasında doğrudan yabancı yatımların arttığı dönemde Sefalet Endeksi’nin değerinin azaldığı ve analiz sonucu elde edilen bulguların desteklendiği görülmektedir.
Gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere küresel enflasyon artarken ve pandemi sürecinin yarattığı artı işsizlik sonucu endeks yeniden popüler hale gelmiştir.
Sefalet endeksi neredeyse tüm dünyada artmaktadır fakat Türkiye’deki artış ürkütücü boyuttadır. Türkiye’nin Sefalet Endeksi’ne bakıldığında ise son 5 yılda giderek arttığıdır. Dikkat çeken bir nokta, söz konusu yıllarda yüksek ekonomik büyümenin istihdam yaratmayıp ilave olarak yüksek faiz ve enflasyon oranlarını içermesi, dolayısıyla sefalet endeksini yükseltmesidir.
TÜRKİYE FAKİRLER LİGİNDE
En büyük 10 ekonomi içinde yer alacağı belirtilen ülkemiz, ekonomik kriz nedeniyle fakirler liginde yer almaya başladı. Yüksek enflasyon ve faiz konusunda Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer alan Türkiye '’Sefalet Endeksi'’nde de üst sıralara yükselmiştir. Sonuçta kabaca, Türkiye kendisine benzeyen gelişmekte olan ülkeler grubu içerisinde en kötü enflasyon oranına, OECD ülkeleri arasında da ortalamanın çok üstünde işsizlik oranına sahip bir ülkedir. 10 yıl öncesine göre ikiye son 1 yılda 3’e katlamış durumdayız.
25 YILIN EN YÜKSEK “SEFALET”İ
En son açıklanan TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Mayıs’ta %10,9’muş. Aynı ay itibariyle yıllık TÜFE enflasyonu ise %73,50. Yani mayıs sonu itibariyle son 25 yılın en yüksek seviyesine çıkarak Sefalet Endeksi değerimiz 84,4’tür.
Sefalet endeksinin yükseldiği dünyadaki gelişmiş birçok ülkede, işsizlik az çok kontrol altında bulunuyor. Bu ülkelerde sefalet endeksini yukarı çeken faktör enflasyondur.
EKONOMİK KRİZ HALKIN SIRTINA YÜKLENİYOR
Türkiye’de ise “işsizlik yüksek” ve “enflasyon çok yüksek”. Endeks bize yükselen enflasyon ve işsizliğin büyük bir tehdit oluşturduğunu göstermektedir.
Her ne kadar ülkemizin bütünü işsizlik ve enflasyondan etkilense de sefaleti en fazla hisseden düşük ve orta gelir gruplarıdır. Yaşanılan ekonomik krizi halkın sırtına yükleyen, gelir adaletsizliğini derinleştiren ve yoksulluğu arttıran politikalar, mevcut ekonomik ve toplumsal sorunlara artı sorunlar eklemektedir.
Türkiye’de uygulanan ve dünyada henüz bir benzeri olmayan iktisat politikalarının, daha yüksek enflasyon ve işsizlik oranlarını gündeme getirmesi kaçınılmazdır.
Kaynaklar: