Baki Demirel
Powell Jackson Hole toplantısında ne söyledi ve nasıl algılanmalıdır?
Merhaba, bu ayki yazımda J.H. toplantısında başkan Powell tarafından yapılan açıklamaları TCMB para politikası bağlamında ele almaya çalışacağım.
Pek çoklarının aksine ben Fed için asıl sorunun enflasyon değil finansal istikrarsızlık olduğunu düşünüyorum. Ancak Covid 19 krizinin ekonomilere verdiği hasar yani ortaya çıkan makro-finansal istikrarsızlık o kadar büyük ki küresel ekonominin önümüzdeki birkaç yıl yüksek enflasyonla mücadele etmesini gerektirebilir.
Öte yandan salgın krizine ağır borçlu olarak yakalanan dünya ekonomisi, salgın krizi ile birlikte yüksek işsizlik, orta sınıfın giderek yoksullaşması yani gelir dağılımının daha da bozulmasına karşın borsaların ve diğer finansal varlık kazançlarının aşırı şişmesi yani varlık balonlu sorunlarıyla karşı karşıya kaldı.
Ekonomilerin açıldığı son birkaç ayda görülen hızlı talep artışına karşın küresel tedarik zinciri aynı hızda toparlanamadı ve arz tarafında kısıtlılıklara yok açtı. İklim koşullarındaki bozulmanın da etkisiyle tarımsal üretimde de benzer kısıtlılıklar ortaya çıktı ve küresel gıda enflasyonunda artışa neden oldu.
Bunun yanında virüs pek çok yeni varyant oluşturarak halk sağlını tehdit etmeye ve yeniden kapanma endişelerinin oluşmasına neden olmaktadır. Böyle bir durum talep tarafındaki güçlü toparlanmayı zayıflatabilir. İlave olarak salgın döneminde hane halkına verilen gelir desteklerinin son bulması güçlü talebin önümüzdeki aylarda giderek azalmasına neden olabilecektir.
Finansal varlık balonları ve hane halkı borçluluğunun finansal istikrar üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler ve yine şirket kârlılıklarındaki azalmanın borçların çevrilmesinde yol açabileceği sıkıntılar düşünüldüğünde Fed tarafından varlık alımlarının azaltılması ve faiz artışı yapılması yönündeki politika değişikliğinin kolay olmayacağını göstermektedir.
Bu nedenlerden dolayı Powell Jackson Hole toplantısında oldukça temkinli bir konuşma yapmak zorunda kalmıştır. Varlık alımlarının bu yılın sonuna doğru azaltılabileceği konusu ise kanımca fiyat istikrarı için değil finansal istikrar için elzemdir. Ancak politika faizinin 2023 yılından önce artabileceğini düşünmüyorum. Nitekim Powell benzer bir ifade kullanarak şöyle demiştir:
“Tahvil alımlarını azaltmaya bu yıl başlamak uygun olabilir. Tahvil alımlarında azaltım doğrudan faiz artırım zamanlaması sinyali değil…”.
Powell bu açıklamayı aslında varlık tarafında bir stres oluşturmamak için yaptı da diyebiliriz. Faiz artışı gerçekten zor bir karar ve Fed en uygun zamanı bekleyecektir diye düşünüyorum.
Türkiye ekonomisi tarafına baktığımızda ise ağustos ayı enflasyon rakamları ve TCMB eylül toplantısı Türkiye ekonomisi için önemli bir dönemeç olabilir.
TL zayıf kalmaya devam ettikçe enflasyonu tek hanelere düşürme olasılığımız oldukça düşük. Yüksek kur ve düşük ücretlere dayalı dış ticaret politikası ise Türkiye ekonomisini istikrarlı toparlanmaya sağlayacak katkıdan oldukça uzaktadır.
Küresel enflasyonun yüksek seyri karşısında diğer gelişmekte olan ülkelerin sıkı para politikası kararları Türkiye gibi dövize bağımlı bir ekonomi için oldukça önemli sinyallerdir diye düşünüyorum.
Bu bağlamda TCMB, sadece yurt içi makro temellere göre değil, küresel ekonomik koşulları da dikkate alarak faiz politikasını belirlemelidir.
Esen kalın…