Veli Ağbaba: Deprem bölgesindeki mücbir sebep hali uzatılmalı
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, deprem bölgesindeki esnaf ve iş yerlerine vergi kolaylıkları sağlayan mücbir sebep halinin 31 Ağustos'ta sona ereceğini hatırlatarak, sürenin uzatılması için çağrıda bulundu. Ağbaba, "Hayat hâlâ normalleşebilmiş değil. Esnaf hâlâ kan ağlıyor. İnsanlar şehirlerini terk ediyorlar. Mücbir sebebin hayat normalleşince kalkması lazım bu nedenle mutlaka uzatılması lazım" dedi.
CHP Malatya Milletvekili Ağbaba, TBMM' düzenlediği basın toplantısında 6 Şubat depremlerinde zarar gören illerde uygulanan mücbir sebep halinin on gün içerisinde sona ereceğini ifade ederek, sürenin uzatılmasını istedi. Dün Ali Koç ile bir araya gelen Devlet Bahçeli'nin odasında yer alan 17- 25 Aralık takvimine ilişkin de değerlendirme yapan Ağbaba, "17- 25 Aralık tarihi Türkiye'de rüşvetin ortaya çıkmasıdır. Para sayma makinaları, çikolata kutuları, 'parayı sıfırla' sözlerini hatırlatıyor. Eğer Bahçeli buna inanıyorsa neden hala AKP ile ortak? İnanmıyorsa o saatin orada ne işi var" diye sordu.
"Bu kadar vicdansız, halktan kopuk bir yönetimle karşı karşıyayız"
Veli Ağbaba, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"6 Şubat depremlerinin üzerinden 19 ay geçti. Malatya başta olmak üzere deprem bölgelerinde konut inşası, yerinde dönüşüm, rezerv alanı gibi konularda ciddi sıkıntılar hala devam ediyor. 31 Ağustos'ta bu 11 il için mücbir sebep hali sona eriyor. Maalesef tüm çabalarımıza rağmen hükümet bunu duymazdan geldi ve Sayın Bakan Mehmet Şimşek 17 Ağustos'un yıl dönümünde sanki müjde verir gibi mücbir sebebin uzatılmayacağını duyurdu. Bu kadar vicdansız, halktan kopuk bir yönetimle karşı karşıyayız. Hayat normalleşmedi, hala normalleşebilmiş değil. Esnaf hâlâ kan ağlıyor. İnsanlar şehirlerini terk ediyorlar. Mücbir sebebin hayat normalleşince kalkması lazım bu nedenle mutlaka uzatılması lazım. 6 Şubat'ta sadece konutlar değil birçok iş yeri de yıkıma uğradı. Yıkılmayanlar da ya orta hasarlı ya da ağır hasarlı. Birçoğu yıkılmayı bekliyor. Ayakta kalan esnafın da tozda toprakta iş yapması mümkün değil. Esnafın birçoğu konteynerde, çarşılarda, yol kenarlarında, alt yapısı olmayan, suyu olmayan konteynerlerde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Şehir merkezinden uzakta kurulan konteyner çarşılar iş yapmıyor. Evi olan, arabası olan, işi gücü olan esnaf bir sabah kalktı ve bunların hiçbiri yok. Buna rağmen hükümet duymazdan geliyor.
"Koca devlet yüzde 1.1 tahsilattan vazgeçemiyor mu?"
2023 yılında başlayan mücbir sebep hali bugüne kadar üç kez uzatıldı. Son kez 31 Ağustos 2024 tarihine kadar uzatılmıştı. Bu şehirlerde ticari hayatın normalleşmesi çok uzun sürecek. Buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz; hayat normal değil, esnaf açısından da tüccar açısından da hayat normal değil. Hala naylon tentelerle iş yapmaya çalışan esnaf var. Eğer mücbir sebep sona ererse ertelenen vergi ve SGK borçları dağ gibi önlerine çıkacak, bu borçları ödemeye esnafın da işverenin de gücü yetmeyecek. Şehirlerde yıkım, enkaz kaldırma çalışmaları hala devam ediyor. Şehrin ne psikolojik ne sosyal ne de ekonomik anlamda normalleşmediğini biliyoruz. 100 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, onbinlerce binanın yıkıldığı bir ortamda bir buçuk yılda normale dönmek fiziken de ruhen de mümkün değil. Henüz şehre dönmeyen çok fazla insan var. Dört ilin (Malatya, Hatay, Maraş, Adıyaman) bütçedeki toplam tahsilat payı yüzde 1.1. Koca devlet yüzde 1.1'den vazgeçemiyor mu?
"Mücbir sebep halinin uzatılmasını talep ediyoruz"
Depremin ardından yaşanan bir diğer önemli sorun da demografik yapının değişimi. 6 Şubat depremlerinden etkilenen on ilde toplam 715 bin kişi başka şehirlere geçmiş durumda. Malatya'da 2023'te göç eden sayısı 102 bin. Bu tablo bile şehirlerde sadece bina yaparak değil ticari eğitim, sağlık alanlarında da ayağa kaldırılması gerektiğini gösteriyor. Nitelikli göçü tersine çeviremezsek deprem bölgesindeki şehirler kendi kaderine terk edilmiş olacak. Depremle birlikte sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlar da ortaya çıkmıştır. Bölgenin ihtiyacına yönelik yasa ve yükümlülükler acilen yayınlanmalıdır. Ödeme yükümlülüklerinin ertelenmesi tek başına yeterli değildir. Üretim ve ihracat yapan firmalara KDV iadesi kolaylığı sağlanmalıdır. Deprem nedeniyle araçları hurdaya ayrılan vatandaşlarımızın yeni araç alımlarında vergi indirimi sağlanmalıdır. Ek ihtiyaç duyulan nakit desteği için uygun faizli banka kredileri devreye sokulmalıdır. Mücbir sebep halinin uzatılmasını talep ediyoruz."
"Biz anayasaya uymayan bir siyasi hareketle, partiyle anayasa yapmayız"
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ile dün bir araya gelen Devlet Bahçeli'nin makam odasında 17- 25 Aralık takviminin yer almasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ağbaba, "17- 25 Aralık tarihi Türkiye'de rüşvetin ortaya çıkmasıdır. Para sayma makinaları, çikolata kutuları, 'parayı sıfırla' sözlerini hatırlatıyor. Eğer Bahçeli buna inanıyorsa neden hala AKP ile ortak? İnanmıyorda o saatin orada ne işi var? Herhalde Sayın Bahçeli, Erdoğan'a ve AKP'ye 17- 25 Aralık'ı unutmadığını, hala ellerinde belgeler olduğunu söyleyerek patronuna bir mesaj veriyor" dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı yaptığı bir açıklamada, A'dan Z'ye yeni bir anayasanın Türkiye'de siyaset kurumunun hep gündeminde olduğunu, özellikle de partisinin kurulduğu günden bu yana yeni bir anayasa yapma arzusunu her platformda dile getirdiğini ifade etti. Bu ifadelere yönelik soruya yanıt veren Ağbaba, "Biz anayasaya uymayan bir siyasi hareketle, partiyle anayasa yapmayız. Öncelikle bunun altını çizelim. Bu biraz da gündem değiştirmeye yönelik bir çalışma. Anayasayı değiştirerek neyi çözeceksin; işsizliği mi, yoksulluğu mu çözeceksin? Türkiye'nin gündemi ekonomi, enflasyon, işsizlik. En baştan en sonuna demekteki amaç ne, ilk 4 maddeyi mi değiştirmek? AKP'nin izlediği siyasetin bu 4 madde ilgili problemi olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Sadece müteahhitler değil bu binalara ruhsatı veren bir tane yerel yönetici yargılanmadı"
6 Şubat depremlerinde yıkılan pek çok bina hakkında henüz iddianame oluşturulmamasına ilişkin de açıklama yapan Ağbaba, "Bizim hem savcılara hem kamuoyuna çağrımız var; maalesef ölen öldüğüyle kalıyor. Türkiye'de bir cezasızlık kültürü egemen olmuş durumda. Türkiye'de yapılan haksızlıklar yargıya müdahalede ile de müteahhitler adeta ödüllendiriliyor. Sadece müteahhitler değil bu binalara ruhsatı veren bir tane yerel yönetici yargılanmadı. Bu örneklerle gidersek Türkiye'de daha bu acıları çok yaşarız" diye konuştu.
Kaynak:ANKA