Saadet-Gelecek’in Gazze raporu: Türkiye Gazzelilerin tahliyesini kolaylaştıracak stratejik hatalardan kaçınmalı
Saadet-Gelecek Grubu’nun yayımladığı Gazze raporunda Türkiye’nin garantörlük açıklamasına dikkat çekilerek “Bu Gazzelilerin bölgede kalıcılaşmasına imkân tanıyacak bir düzlemde olmalıdır. Gazzelilere yardım adı altında Gazze’nin insansızlaştırılması, diplomatik ifadeyle Gazzelilerin tahliyesi, Filistin davasına yapılacak en büyük ihanettir” denildi.
Gazze’ye yapılan insanî yardım çalışmalarını desteklemek ve yerinde incelemek amacıyla milletvekilleri önceki hafta Mısır’a giden Saadet-Gelecek Grubu, Gazze’yle ilgili bir rapor yayımladı.
Raporda Türkiye’nin garantörlük konusunda ifade ettiği görüşlerinin olumlu olduğu belirtilmekle birlikte “Garantörlük hiçbir şekilde Gazze’deki insanların belli bir bölgeye tahliyesine olanak tanıyacak şekilde değil, tam tersi Gazzelilerin bölgede kalıcılaşmasına imkân tanıyacak bir düzlemde olmalıdır” denildi.
Türkiye’nin Gazze halkının tahliyesini kolaylaştıracak stratejik hatalardan kaçınması gerektiğine dikkat çekildi. “Gazze’nin Filistinlilerden arındırılmasının, ilerleyen dönemlerde Batı Şeria ve Filistin toprakları için de tehlike arz edeceğinin” ifade edildiği raporda şunlar kaydedildi:
“Filistin ya tamamen yok olma ya da İsrail’in sınırları içerisinde söz hakkını kaybetmiş bir devlet olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Gazzelilere yardım adı altında Gazze’nin insansızlaştırılması, diplomatik ifadeyle Gazzelilerin tahliyesi, Filistin davasına yapılacak en büyük ihanettir. Zira İsrail, zaten bölgede yaşayan insanların orayı terk etmesi için bu baskıları yapmaktadır. Burada yapılması gereken sivilleri oradan tahliye etmek değil bölgedeki insanları yaşamlarını kolaylaştıracak adımları atmaktır.”
“Elektrik altyapısının yıkılması İsrail’in işlediği savaş suçları daha da görünür görünür hâle gelmektedir”
Raporda incelemelerin yapıldığı yer Refah Sınır Kapısı’nın yer aldığı bölgede olarak tarif edildi. İnsanî yardımlarla ilgili bilgilerin yer aldığı raporda toplamda 46 ülkeden Gazze’ye yardım yapıldığı, bu yardımlarda çoğunun karayolu, bir kısmının ise havayolu ile Ariş’e indiği tespitleri yer aldı.
İsrail tarafından geçişine izin verilmeyen ürünlerin başında ise yakıtın geldiği; bunu kablo, inşaat malzemeleri, ağaç ürünleri, ambulansın takip ettiği vurgulandı.
Gazze’de elektrik dağıtım altyapısı tamamen yıkıldığından hareketle “Gazze’de hastaneler için yakıtın hayati önem taşıdığı göz önüne alındığında İsrail’in işlediği savaş suçları daha da görünür hâle gelmektedir” sözlerine yer verildi.
Raporda Gazze’ye ulaştırılmak istenen insanî yardımlar konusundaki en önemli sorunun ise “İsrail’in uyguladığı baskı ve Birleşmiş Milletlerin (BM) bu konudaki diplomatik yetersizliği” olarak ifade edildi. Gazze için gönderilen yardımları neden aksadığı ise şu satırlarla anlatıldı:
“Mısır tarafından her gün önce İsrail ve sonra da BM tarafına bilgi verme mecburiyeti yardımların hızlı ulaşmasına engel teşkil etmektedir. Yardımları taşıyan araç sayısı ve araçların içindeki yardımların bilgisi önce İsrail ile paylaşılmakta eğer İsrail tarafı bu yardımların geçişine izin vermeyeceğini bildirirse yardımlar bekletilmektedir.”
“X-Ray bozuldu diyerek geçişlere izin verilmediği bilgisi mevcut”
Raporda şunlar kaydedildi:
“İsrail devletinin, yardımların tamamının kendi kontrolünde, izin verdiği içerik ve miktarda olması için baskı uyguladığı tespit edilmiştir. İsrail Refah’tan geçen tırları Refah’a yaklaşık 30 km uzakta olan kendi kontrol noktasına çekerek, bu bölgede X-Ray gibi uygulamalara tabi tutarak tekrar Refah’tan girişine izin vermektedir. Çoğu zaman ise X-Ray bozuldu diyerek geçişlere izin vermediği bilgisine ulaşılmıştır. Bu sayede İsrail, gelen yardımları hem kısıtlayarak hem de geciktirerek insani yardımların Gazzelilere ulaşmasına engel olmaktadır. Tüm bu sebeplerle Türkiye gibi çevre ülkelerde de kamuoyu, sınır kapısındaki bu sorunların Mısır’dan kaynaklandığı düşüncesine sahiptir. Oysa sınır kapısındaki bu geçiş süreçlerinin İsrail’in kontrolünde olduğu gerçeğinden hareketle insani yardım sürecini kolaylaştıracak baskı unsuru ve mekanizmaların İsrail’e yönelik kullanılması gerektiği açıktır.”
“Sınırda insanî yardımların geçişine iki hafta izin verilmedi”
İnsani yardımın önünü açan en önemli etken ise Gazze’nin Birleşmiş Milletlere (BM) ilettiği “yardımların ulaştırılmasına müsaade edilmemesi halinde yabancı vatandaşların tahliyesine müsaade edilmeyeceği” mesajıyla vurgulandı.
Raporda “İsrail’in saldırılarının yaşandığı ilk iki haftada sınır kapısından bölgeye insani yardım ve ihtiyaç malzemelerinin girişine izin verilmemiş, sonrasında ise yalnızca gıda ürünleri ve tıbbi malzemelere izin verilmiştir” denildi.
Gazze’deki bilanço
Savaşın boyutuyla ilgili tespitler ise şöyle sıralandı:
• Gazze Şeridi'nin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 2’si şehit veya yaralı olarak bu saldırının doğrudan kurbanı olmuştur.
• Saldırının başlangıcından bu yana Gazze Şeridi'ndeki hastanelere ortalama olarak dakikada bir yaralı, saatte 15 cenaze gelmektedir.
• Çocuklarda ortalama şehit sayısı saatte altı, kadınlarda ise saatte beş.
• Gazze Şeridi nüfusunun yüzde 70’i bombalama ve baskınlar nedeniyle zorla evlerinden çıkarılmıştır.