Özel, Bahçeli'ye Ulvi ve Yönter'i işaret ederek yanıt verdi: Azmettiricilerle mesajlaşan o iki kişi 154 insanı hedef gösterdi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, en düşük emekli maaşına yönelik muhalefet eleştirilerine verdiği ‘küfe’ yanıtına cevap veren Özel, “Biz en düşük emekli maaşı, bir asgari ücret olmasını söyledik Tayyip Bey buna dertlenmiş. Demiş ki, ‘bunların sırtında küfe yok’. Ver o küfeyi ver biz taşıyalım. Küfelerini taşıyamayanlar çıkarın o küfeyi biz taşıyacağız” dedi.
Özel, MHP’nin çıkardığı 154 kişilik listeye de yanıt vererek, “Sinan Ateş'in ölümünden sonra o iki kişinin verdiği mesajlarda bir tek mesaj atılmamış. O iki kişi azmettiricilerle mesajlaşmış. Bunu O ikisi 154 kişilik isim listesi yapmış mahkemeye yollamış, mahkeme geri atmış şimdi bizimle hesaplaşacakmış. Bunların yazığı yazıyı alıp okudunuz ya Sayın Bahçeli bir hesaplaşma olacaksa biz 154’ümüzden istedikleri gibi hesaplaşsınlar ama siz bir vicdanınızla hesaplaşın” dedi.
Grup toplantısının yaklaşık yarım saat gecikmeli başlamasının nedenini açıklayan Özel, “Biraz önce İstanbul’da bir tören tamamlandı. 2024 Paris Olimpiyatları için ülkemizi temsil edecek 102 sporcumuz İstanbul’dan uğurlanıyordu. O töreninin tüm televizyonlarda eksiksiz yayınlanabilmesi için biz grup toplantımızı o törenin bitişine erteledik. İstedik ki, orada milli formayı taşlayacak, çok kıymetli kafilemizi hep birlikte uğurlayalım ”dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın annesinin vefatına ilişkin başsağlığı dileyen Özel, "İpek anne hakkın rahmetine kavuştu. Bakırhan ailesine Allah’tan rahmet diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak DEM Parti’ye başsağlığı diliyoruz” diye konuştu.
"Hatay CHP'lilerin şahsi meselesidir"
Özel’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde;
Bugün, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk'ün 'benim şahsi meselem' dediği Hatay'ın anavatana katılışının 85. yıl dönümü. 1918'den 1939'a kadar 21 yıllık bir mücadelenin sonunda Hatay, 23 Temmuz günü Antakya'daki fransız bayrağını indirerek Türk bayrağını kaldırdı. Bunun için o gün Hatay Millet Meclisi'nde oy kullanan ve Hatay'ı sınırlarımıza katan o günkü tüm Hatay milletvekillerini rahmetle anıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'şahsi meselem' dediği Hatay, özellikle 6 Şubat depremi, o sırada yaşananlar, kurtarma çalışamalarındaki aksaklıklar, ardından verilen sözler, seçimdeki şantajlar, tehditler, oy sayımındaki hileler, yapılan itirazların reddedilmesiyle yaşanan mağduriyetler, sakın ama sakın Hatay'ı ümitsizliğe savurmasın. Hatay nasıl bu partinin kurucusunun şahsi meselesi ise tüm CHP'lilerin şahsi meselesidir. Sonuna kadar yanlarındayız, Hatay'ı saygıyla selamlıyoruz.
"Kendi başına hurafenin cisimleşmiş hali Milli Eğitim Bakanı"
Eğitim Maratonu’nun ilk 100 metresini ben koştum. 92 konuşmacı sabah10.00’dan diğer sabah saat 10.00’a kadar ara vermeden, 21 ana başlıkta 100 alt başlıkta Türkiye’de eğitimi konuştular. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu, atanmayan 1 milyon öğretmeni, onların diplomalarına yapılan yan kesiciliğini konuştuk. Atatürksüz ve bilim dışı müfredat. Hurafelerle dolu müfredat. Kendi başına hurafenin cisimleşmiş hali Milli Eğitim Bakanı ve bundan önceki bütün bakanların eğitimi getirildikleri hali konuştular. Sadece eleştirmedik, önerilerini de konuştuk.
"Özel 'bir müjde' diye seslendi Meclis sınırlarına dahil edeceğiz"
Burada bir müjde, bir açık çağrı. Sayın Meclis Başkanı'na Kıbrıs'ta anlattım. Aslında bu eğitim maratonu, hemen Meclis'in yanındaki Ulusal Egemenlik Parkı'nda yapılacaktı. Süleyman Soylu zamanında iki kişi parka girse üzerine su sıkıyordu, gaz atıyordu. Son dönemde Sayın Ali Yerlikaya basın açıklamalarına izin veriyordu. Ama bu maratonu orada yapmak isteyince kapattılar. Sorunun düğümlendiği yeri söylediler. Dediler ki; burası, gösteri ve toplantı yapmaya, yürüyüş yapmaya uygun görülen alanlardan değil. O yüzden izin veremeyiz. Sorun çözülsün diye temas halinde olduğumuz Sayın Numan Kurtulmuş da arkadaşlarımız gidip anlatınca, aman ne güzel demiş. Keşke bu Milli Egemenlik Parkı böyle bir özgürlük kürsüsü olsa, Meclis'e sesini duyurmak isteyen gelip burada konuşsa demiş. E biz sabit kürsüyü koymaya kalkıyoruz, Soylu deviriyordu, Sayın Yerlikaya da etrafını çeviriyor. Baktık Meclis Başkanı özgürlük kürsüsünden yana. Çankaya Belediye Başkanı üzerinde çalışıyor. Çok isteyip de açamayan Yerlikaya'ya ve bu fikrin sahibi Meclis Başkanı'na şunu söylemek istiyoruz; Çankaya Belediyesi, o parkı özgürlük parkı olarak ve Meclis'e sesini duyurabilmesi şartıyla Meclis sınırlarına alacağız. Sayın Yerlikaya üzülmesin, yetkisinden çıkaracağız. Sayın Meclis Başkanı da üzülmeyecek, 'Ben yaptırırım ama Yerlikaya yaptırmıyor' demeyecek. Oradaki özgürlük kürsüsünden Türkiye’de bu meclise sesini duyurmak isteyen kim varsa, oradan seslenecek. Bir iki yıl AK Parti'ye seslenecekler, ondan sonra özgürce CHP iktidarına seslenecekler.
Sokak hayvanlarıyla ilgili düzenleme uzun süredir Türkiye'nin gündeminde. CHP olarak sorunu doğru tespit edelim diyoruz. Çareyi cinayet olarak görenlerin karşısındayız. Çocuğunuz okula servisle gidiyorsa, işinize kendi aracınızla gidiyorsanız sizin için sokak hayvanı sorunu yoktur.
Çocuk okula kendi gidiyorsa, tekstil atölyesinin servisiyle gidiyorsanız sokak hayvanları sorunu vardır. Ama sorunu görüp çözmek için toplayalım, 1 ay sonra sahiplenilmeyeni öldürelim demek vicdansızlıktır. Komisyonda günlerdir direnen herkese teşekkür ediyorum. Hiç değilse 'ötenazi' kelimesinin çıkarılması nedeniyle tekrar teşekkür ediyorum. Ama sorun çözülmemiştir.
Kanun belediyelere görev vermektedir ama para vermemektedir. Tasarruf genelgeleriyle ellerini kolunu bağlamakta, barınaklar yapılamamaktadır. Belediyelere görev verilmekte yapmayana da para cezası verileceği söylenmektedir.
"Adamın çocuğunu köpekler parçalamış onu alıp komisyona getirmeyi biliyorsun"
Çok zor bir görev belediyelere verilip yapmayana tehditler ortaya konmaktadır. Tasarının ilk halini destekleyenlerin oranı yüzde 7. AKP'de ise yüzde 15. Ötanazi kelimesini çıkarınca sorun çözüldü sanmayın. Belediyelerin yeteri kadar barınak yapması, araç-personel alması- kısırlaştırma ve etkin sahiplendirme kampanyaları yapması lazım ve para yok. İller Bankası kesinti yapıyor. Belediyeleri buraya kadar borçla devraldık. Nereden bulacağım parayı?
Bu iş insani şekilde hallolsa ne olur? Komisyona mağdurların getirilmesini doğru buluyorum. O mağdur aileleri gösterip görevi belediyelere veriyorlar. Belediyeleri CHP aldı, sorunu çözemesin, yeni kayıplar olsun, kanun var görevini yapmadı... Adamın çocuğunu köpekler parçalamış onu alıp komisyona getirmeyi biliyorsun, sorunun çözümü için gerekli parayı vermeyip yeni felaketlerin önünü açıyorsun. Sanki çözümü AKP istermiş de muhalefet de karşı çıkarmış gibi...
Sorunu çözmek yerine buradan siyaset çıkaran var. Mağdur aileyi getirip muhalefetin karşısına getirip yalan haber servis edenlere pabuç bırakmayın, bunlar samimi değil. Çalışacağız, sorunu hep beraber çözeceğiz
Bahçeli'ye yanıt: Siz bir vicdanınızla hesaplaşın
Devlet Bey’e iki şey söylemek isterim, o ikisi hani o bütün örgütün yaka silktiği ikisi olmadan çağrın sorun birisine ne diyormuş o ikisi. O ikisi yazıyor, çiziyor, saldırıyor. Ben Milliyetçi Hareket Partisi’ni o ikisinden başka savunanın olmamasından, partideki pozisyonundan da sizin zorluklarınızın da farkındayım. Ben nereye gitsem, sorunun ne olduğunu biliyorlar. O ikisi 154 kişilik isim listesi yapmış mahkemeye yollamış, mahkeme geri atmış şimdi bizimle hesaplaşacakmış. Bunların yazığı yazıyı alıp okudunuz ya Sayın Bahçeli bir hesaplaşma olacaksa biz 154’ümüzden istedikleri gibi hesaplaşsınlar ama siz bir vicdanınızla hesaplaşın.
Sinan Ateş'in ölümünden sonra o iki kişinin verdiği mesajlarda bir tek mesaj atılmamış. O iki kişi azmettiricilerle mesajlaşmış. Bunu görenlerin onu iddianameye sokması lazım ona direniyorlar. 154 kişiyi hedef gösterip hesaplaşacağız diyorlar. Gün gelecek vicdanı rahat olmayanlar o ikisinden hesap soracak.
TÜİK hakkında suç duyurusu
Devlet Bey hayat pahalılığı yok diye dursun, TÜİK ile ilgili parti olarak suç duyurusunda bulunduk. Büyükşehirlerde kira 20 bine dayanmışken kirayı 5 bin 800 olarak gösteriyorlar. TÜİK yemekhanesinde 4 çeşit yemek geçen yıl 35 lirayken bugün 170 lira olmuş durumda. TÜİK kendi vicdanını kendi damarlarından ölçsün. Bu kuruma bu hilebazlığı yaptıranlar bunun hesabını er geç verecekler.
Fransa'daki gibi verimliliği asgari ücrete yansıtsalardı 17 bin lira olan asgari ücret 75 bin lira olacaktı. AK Parti, Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saymaya devam ediyor. Bunun en önemli örneği Can Atalay'ın milletvekili seçilmesine rağmen Meclis'e gelememesidir. AYM bir karar veriyor bunlar uymam diyor. İşlerine geldiğinde sizi kalkan yapanlar, mevcudiyetini size borçlu olanlar, sizin kararınızı uygulamıyorlar. Anayasa Mahkemesi, yürütmeyi durdurma yetkinizi kullanın.
EYT'linin maaşı 10 bin, kirası 15 bin TL ve başka işte çalışıyor diye işten çıkartılmasını istiyorlar. EYT'lileri çalıştıranlardan ceza kesip, 13 milyar TL gelir elde edecekmiş. 5'li çeteden ise 559 milyon TL de vergi ödemeyenlerden alacakmış. Affettiği vergi ise 660 milyar TL'ydi. Biz vergide adaletle ilgili bir kanun teklifi hazırladık.
"Küfelerini taşıyamayanlar çıkarın o küfeyi biz taşıyacağız"
Biz en düşük emekli maaşı, bir asgari ücret olmasını söyledik Tayyip Bey buna dertlenmiş. Demiş ki, ‘bunların sırtında küfe yok’. Vallahi aslında ben de o nu istiyorum. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak küfeyi istiyoruz. Millet sana küfeyi verdi. Küfenin içine emekliyi kayıyorsun ağır geliyor. Milletin efendisi denen çiftçiyi taşıyamıyor ağır geliyor. Ama 47 tane dirmanın vergi borcunu silelim deyince küfeyi taşıyor. Beyefendi’ye beşli çeteler ağır gelmiyor, 10 bin liraya geçinene asgari ücret ver diyorum ağır geldi diyor. Bırak ben taşıyacağım küfeyi. Asgari ücret deyince küfelerine ağır geliyor. 10 bin TL'lik emekli maaşını 12 bin 500 yapmış 33 milyar yük olmuş. Bu ağır geliyor müteahhitlerine sildiği borcu 660 milyar TL o ağır gelmiyor. Ver o küfeyi ver biz taşıyalım. Küfelerini taşıyamayanlar çıkarın o küfeyi biz taşıyacağız."
Kaynak:Haber Merkezi