Erdoğan: Asıl kutlamayı 29 Ekim'de yapacağız!
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Töreni etkinliğinde konuştu.
Tören, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve duayla başladı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca düzenlenen yarışmada birinci seçilen eser, 100. Yıl Marşı olarak ilan edildi.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Ağustos’u Anadolu’daki son devletimiz cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolu açan büyük bir zaferin yıl dönümüyle kapatıyoruz. 26 Ağustos 1922’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği hücum emriyle ordumuz büyük taarruzu başlatmıştı. Düşman hatlarını birer birer dağıtan kahraman ordumuz 30 Ağustos günü gerçekleşen Başkomutan Meydan Muhaberesi ile Yunan işgal kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha ederek İzmir yolunu açmıştı. Büyük Taarruz'un başlamasından 15 gün sonra kaçan düşmanın yakıp yıktığı İzmir semalarında Türk bayrakları dalgalanıyordu. Böylece ebedi vatanımız Anadolu topraklarını 3 buçuk yıla yıkan hain emelleri ve pis çizmeleriyle kirleten düşmana karşı sahada verdiğimiz savaşı kazandık. Her zaferimiz gibi Büyük Taarruzla da istiklalimiz ve istikbalimiz için yapamayacağımız fedakarlık, üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk olmadığını dosta, düşmana bir kez daha gösterdik. Elbette bir asırlık cumhuriyet dönemimizin kendi içinde ayrı serencamı var. Acısıyla, tatlısıyla bir asrı geride bırakarak aslında her biri diğerinin varisi ve temsilcisi devletler silsilemizin son halkası cumhuriyetimizin dayandığı köklerin derin derinliği ve sağlamlığını ispatladık."
"Kendi zaaflarını devletin siyaseti gibi sunanların devri kapanmıştır"
"Nereden geldiğimizi ve nerede bulunduğumuzun farkında olmadan nereye gideceğimizi bilemeyiz. Ülkemizde birileri ısrarla bir kısmı yalan bir kısmı yanlış bir kısmı çarpıtma ürünü hezeyanlarla milletimizi karamsarlık çukuruna itmeye çalışıyor. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı yok sayarak her şeyi sadece yaşadığımız andan itibaren göstermeye kalkanlar asla masum değildir. Küresel iletişim mecralarının da desteğiyle Türkiye hakkında hem içeride hem dışarıda sahte bir imaj inşa ediliyor. Halbuki gerçek tablo hiç de öyle değil. Elbette dün olduğu gibi bugün de sıkıntılarımız, sorunlarımız, çözmemiz gereken meselelerimiz vardır. Bunlar farklı biçimlerde yarın da olacak. Ama bugün aynı zamanda altyapı ve yönetim kapasitesi bakımından son 2 asrımızın en avantajlı dönemini yaşıyoruz. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti çeyrek asır, yarım asır, bir asır önce olduğundan siyasi, ekonomik, askeri tüm imkanlarıyla çok daha güçlüdür, çok daha ileridedir. Biz ‘Türkiye’yi dünyanın en büyük, en güçlü, en müreffeh 10 devletinden biri yapacağız’ derken işte bu alt yapıya, işte bu seviyeye, işte bu donanıma güveniyoruz. Yıllarca bu ülkenin ve milletin enerjisini hamasetle emenlerin, kendi korkaklıklarını, kendi zaaflarını devletin siyaseti gibi sunanların devri kapanmıştır."
"Dün ‘2023’ demiştik. Allah’a şükür mahcup olmadık"
"Bu tespit altı boş, içi kof, temelden yoksun bir özgüven değil, hakikatin ta kendisidir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye, dünyanın neresine giderseniz gidin devlet başkanlarından strateji kuruluşlarına, sivil toplum temsilcilerinden vatandaşına kadar herkes Türkiye’nin bu yükselişini konuşuyor. Dostlarımız bu yükselişi umutla ve sevinçle anlatıyor. Hasımlarımız ise bu gerçeği kahırla ve öfkeyle takip ediyor. Türkiye’yi tıpkı eskiden olduğu gibi yeniden kendi içine kapatmak, kısır çekişmelerin, anlamsız kavgaların, kimseye faydası olmayan tartışmaların içine çekmek için uğraşanlara rağmen bu başarıyı elde ettik. Onun için de kimsenin ülkenin ve milletin asırlık hayallerini ürünü bu kazanımlara halel getirmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Dünyayı okuyan, Türkiye’nin gerçek potansiyelini bilen, sahip olduklarının öneminin farkında bulunan milletimizle birlikte hedeflerimize adım adım ilerlemeyi sürdüreceğiz. Dün ‘2023’ demiştik. Allah’a şükür mahcup olmadık. Eğitimiyle, sağlığıyla, güvenliğiyle, adaletiyle, ulaşımıyla, enerjisiyle, sanayisiyle, ticaretiyle, tarımıyla, sporuyla, sosyal destekleri ile Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına yakışır bir altyapı kurduk. Bugün ‘Türkiye Yüzyılı’ diyoruz. İnşallah yine mahcup olmayacağız. Bölgesindeki tüm krizlerin çözüm adresi, mazlumların umudu, güvenliği ve refahı konusundaki tüm tehditleri bertaraf etmiş, sahip olduğu siyasi ve askeri gücünü dostları ile paylaşan Türkiye’nin yükselişi devam edecektir."
"Asıl büyük kutlamayı 29 Ekim'de, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı törenlerinde yapacağız"
"Teknofest gibi vesilelerle işte bugün 500 bine yakın genç Teknofest’te bir araya geldi. Yarın inanıyorum ki daha da artacak. Cuma günü daha da artacak. Çünkü Teknofest gençliği büyük bir coşkuyla yarınlara doğru yürüyüşte. Gençlerimizin ufkunu, vizyonunu, birikimini, heyecanı ve kabiliyetini, enerjisini gördükçe yarının Türkiye’sine de güvenle bakıyoruz. Maziden atiye uzanan yoldaki bu bayrak yarışında aldığımız emaneti Allah’ın nasip ettiği, gücümüzün yettiği yere kadar taşıyacak sonra da huzuru kalple gençlere teslim edeceğiz. Tabii asıl büyük kutlamayı 29 Ekim'de, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı törenlerinde yapacağız. Böylece 19 Mayıs 1919’un 100’üncü yılı ile başlayan milli mücadele döneminin ilk asrını geride bırakmamıza ilişkin kutlamalar zincirinin son halkasını da şanlı tarihimize eklemiş olacağız. Gerçi Kovid- 19 salgını sebebiyle büyük millet meclisinin açılışı başta olmak üzere bazı kutlamaları arzu ettiğimiz görkemde ve kapsamda gerçekleştiremedik. Milletimizin gönlünde bu önemli günlerin hepsinin de hak ettiği yeri aldığına inanıyoruz. İşte 26 Ağustos'ta neredeydik; Malazgirt’te. Bir gün önce Ahlat’ta. Oralardaki coşku gerçekten her şeye değer. Bu duygularla 30 Ağustos Zafer Bayramımızı tebrik ediyorum. Büyük Taarruz da yer alan gazi Mustafa Kemal’den neferine kadar ordumuzun tüm mensuplarını saygıyla, hürmetle, şükranla yâd ediyorum" şeklinde konuştu. (DHA)