DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları: Kürtsüz bir normalleşme istiyorsunuz
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Toplantının yapıldığı salonda, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer tutuklu siyasetçilerin fotoğrafları yer aldı. Kobanê Davası'nda verilen ağır cezalara tepki olarak, çok sayıda demokratik kurum ve siyasi parti temsilcisi ile aydınlar toplantıya katılarak destek verdi.
16 Mayıs'ta açıklanan Kobanê Davası kararlarına tepki gösteren Hatimoğulları, "Bu kumpas davasıyla HDP’nin Türkiye halklarını birleştiren gücü, sosyalistlerle Kürtlerin ortak mücadelesi, barış, eşitlik, kardeşlik, adalet ve özgürlük fikirleri mahkûm edilmek istendi," dedi.
Hatimoğulları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mahkemenin Kobanê Davasında Yasin Börü'nün ölümünden yargılanan siyasetçilere ceza vermemesine rağmen Börü'nün ismini kullanarak halkı yanılttığını belirtti. "Kararda Yasin Börü'nün katledilmesine yönelik ceza olmamasına rağmen halkı aldatmaya devam ediyor," diye ekledi.
"Normalleşme" tartışmalarına da değinen Hatimoğulları, "Normalleşme dediğiniz; Kürtsüz bir normalleşmedir, devrimcilerin, sosyalistlerin, aydınların, demokratların, kadınların, biat etmeyenlerin olmadığı bir yumuşamadır. Bu normalleşme değil darbenin alasıdır," şeklinde konuştu.
Hatimoğulları, Kobane Davasında yargılanan siyasetçilerin isimlerini tek tek okudu, fotoğraflarını göstererek konuşmasını sürdürdü:
Günay Kubilay yoldaşımız, siyasi hayatını Türkiye Sosyalist hareketinin mücadele birliğine ve Kürt özgürlük mücadelesiyle dayanışmaya adamıştır. Birleşik süreçlerimizin tümünde her zaman en önde olmuş bir enternasyonallisttir.
Alp Altınörs öğrenciliğinden bugüne sosyalizm mücadelesinden bir gün bile kopmadan, tüm cezalara, hapislere rağmen ne sokaktan ne de yazmaktan, üretmekten vazgeçmiştir.
Bülent Parmaksız sosyalist hareketin, Kürt özgürlük mücadelesi ile kesiştiği her yerde olmak, her fırsatta bu ittifak zeminin oluşması için fedakârca çalışarak geçmiştir. Büyük Ortadoğu Projesine karşı Halkların Ortadoğu Projesi perspektifiyle Filistin ve Kürt halkının hakları için mücadele etmiştir.
İsmail Şengül içinden geldiği sosyalist geleneğin Kürt halkıyla buluşmasında emek verdi. Bugün İsmail yoldaşımız şahsında ortak mücadeleden intikam alınmak isteniyor.
Nazmi Gür HDP ve öncesinde kurulan siyasi partilerin tüm kademelerinde görev almış, ömrünü barış ve insan hakları mücadelesine adamıştır.
Dilek Yağlı “Bugün nasıl ki Filistin için insanlar çağrı yapıyorsa o gün de Kobanî için çağrılar yapılıyordu” diyerek iktidarın iki yüzlülüğünü mahkeme boyunca yüzlerine vurmuştur.
Ali Ürküt HADEP’ten bugüne il başkanlığından, MYK üyeliğine, RTÜK üyeliğine kadar verilen her görevi layıkıyla yapan yoldaşımızdır.
Zeynep Karaman yıllarını Kürt halkının özgürlük mücadelesine ve kadınların özgürleşmesine vermiş, zulmün karşısında bir adım bile geri atmamıştır.
Özgürlük mücadelesi ve kadın mücadelesi savunucusu Pervin Oduncu 'Tecrit kırılırsa barış olur' diyerek düşman hukukuna rağmen iktidara ve devlet aklına doğru yolu göstermiştir.
Zeynep Ölbeci 'Şimdiye kadar elde ettiğimiz kazanımlar erkek zihniyetine karşı verdiğimiz mücadelenin sonucudur' diyerek siyasal mücadelesini kadın özgürleşmesine adadığını ifade etmiştir. Aynur Aşan Mersin il başkanlığı görevini yürütmüş, kadın özgürlüğü, sosyalizm ve Kürt özgürlük mücadelesinin yılmaz bir emekçisi olmuştur.
Sevgili Figen Yüksekdağ’a 32 yıl ceza verdiler. Ömrünü devrimci, sosyalist mücadele içerisinde, Kürt halkının yanında, açlığa ve yoksulluğa karşı mücadeleye, kadınların kurtuluş mücadelesine adamış bir siyasetçidir. 'Kimsenin yüzü düşmesin. Yüreği kararmasın. Bugüne kadar yıkamadılar. Diz çöktüremediler. Ağır bedellerle, cefalarla beslenen yolumuzdan döndüremediler. Bundan sonra da başaramayacaklar. Direne direne var olduk. Direne direne kazanacağız…' sözleriyle karşıladı kararı.
Mücadelenizde devrettiğiniz bayrağı asla düşürmeyeceğiz
Sevgili Selahattin Demirtaş. 90’lı yıllarda bugünkü iktidarın ortağı karanlık güçlerin uyguladığı insanlığa karşı suçlarla ilgili insan hakları mücadelesi vermiş. Aktif siyasete katılarak ülkenin barışının sembol isimlerinden biri olmuştur. Onun şahsında insan haklarından, barış mücadelesinden, Kürt siyasetinden intikam alınmak istenmiştir. Ve onun sözleri; 'Bin ömrüm olsa hepsini halkım için feda ederim. Moralli olun. Dik durun. Direnin. Umudumuzu, hayallerimizi geleceğimizi zorbalara teslim etmeyeceğiz. Biz bir insanlık hareketiyiz. Biz yenilmezler hareketiyiz.' Evet Selahattin Başkan siz cezaevinde dimdik duruyorsanız emin olun ki biz dışarıdaki arkadaşlarınız olarak mücadelenizde bize devrettiğiniz bayrağı asla düşürmeyecek ve zafere ulaşana dek mücadelemiz devam edecek sizlere ve tüm halklara sözümüz olsun."