CHP'den 'Beşiktaş' çıkarması: Özel 'hedef İmamoğlu' dedi; Kalabalık 'Cumhurbaşkanı' diyerek haykırdı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Beşiktaş Belediyesi'ne, "suç örgütü üyeliği", "ihaleye fesat karıştırma" ve "mal bildirimiyle ilgili yasanın ihlali" suçlarından soruşturma başlattı.
Soruşturma sonucu Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat hakkında gözaltına alındı. Akpolat, sabaha karşı Balıkesir’deki evinden gözaltına alınarak polis eşliğinde İstanbul’a getirildi.
Bugün saat 14.00’te yapılması planlanan CHP MYK toplantısı, bir buçuk saat gecikmeyle saat 15.30’da CHP Lideri Özel başkanlığında parti genel merkezinde başladı. Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftci, Gökan Zeybek, Sevgi Kılıç ve Zeliha Aksaz Şahbaz ile Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, İstanbul’da olmaları dolayısıyla MYK toplantısına katılmadı.
Yaklaşık bir saat süren MYK toplantısında alınan karara göre, CHP Lideri Özel, toplantının ardından İstanbul'a gitti. CHP, üyelerini ve tüm yurttaşları saat 19.30'da Beşiktaş Belediyesi önüne davet etti. Özgür Özel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, saat 20.00’de Beşiktaş Belediyesi önünde açıklama yapıyor.
İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Ne yazık ki demokrasi mücadelesi, hak, hukuk ve adalet mücadelesi kolay olmuyor. Hele hele karşınızda şirazeyi kaçırmış, koltuğu kendi malı gibi gören, milletin malını kendine ait hisseden bir zihniyetle mücadele ediyorsanız iş daha da zorlaşıyor.
"Bu akıl seçimi tanımayan akıl"
Daha dün 16 milyon insanın iradesini 31 Mart 2019 yılında sizlerin oylarıyla seçildiğimiz bir seçimi öyle edip böyle edip, altından girip üstünden çıkıp utanmadan çaldılar deyip seçimi iptal etmediler mi? İşte o seçimi iptal eden akıl niçin etti biliyor musun? 'Ben yine allem eder kallem eder bu seçimi alırım, işime bakarım, İstanbul bana ait' dedi. 'İstanbul benim aşkım' falan hikaye... Bu duygu, bu bakış açısı, bu tek kişilik akıl memleketimizi bu hale getirdi. Bu akıl seçimi tanımayan akıl.
"Türkiye'yi kaybetmenin korkusu ile yapılmış bir adım"
Beşiktaş ilçesinde uydurarak, kaydırarak belli bir yaşın üstündeki evin büyüklerini korkutarak, sabahın köründe, şafak vakti ev baskını yaparak 'Ben adaleti yerine getiriyorum' diyen bu akıl aynı akıldır. Bu iş bir koltuğu kaybetmenin, İstanbul'u kaybetmenin, yarında Türkiye'yi kaybetmenin korkusu ile yapılmış bir adımdır.
Mesele ne Esenyurt ne Beşiktaş... Mesele, bir otoriter aklın sürece dair yol yürüme stratejisi ve biçimidir. Bir yandan milletçe bir açılım yapalım, barışalım bakış açışı, bir yandan ise milletin aklı ile oyun oynayarak atılan adımlar... Buradan şunu söylüyoruz; bu gözaltına alma biçimi, davranış biçimi hukuk dışıdır. Aynısını Esenyurt'ta yaptılar, şimdi Beşiktaş'ta yapıyorlar. Bunun adı itibar suikasti, yargının siyasete alet edilmesidir.
İlk günden itibaren bu insanlar çağrı yapmadılar, ev bastılar. Ev basan akıl, CHP çatısı altında bulunan herkes çağırırsınız koşa koşa gelir. AK Parti'nin herhangi bir yöneticisine şafak operasyonu gördünüz mü? Onlarca yolsuzluğunu ortaya çıkardığımız, dosyalarını ortaya çıkardığımız... Başvurduğumuz dosyalara İçişleri Bakanlığı el koyuyor soruşturma derinleşmesin diye. Bir iddia üzerinden yargının en acımasız hali ortaya konarak CHP'li belediye başkanlarına bu uygulama yapılıyor. AK Parti'nin yöneticileri muteber, sütten çıkmış ak kaşık ama CHP'liler lekeli, hadi oradan, işinize bakın!
Özel: Amaç itibar suikasti yapmak
İmamoğlu'nun ardından konuşan Özgür Özel ise şunları söyledi:
"Güneşin doğmasına daha 3 saat varken belediye başkanımız, 31 Mart seçimlerinin rekortmenlerinden bir tanesi, geçen ayki anket çalışmalarında ilçesinde yüzde seksenin üzerinde bir memnuniyetle hizmetler karşılanan Rıza Akpolat'ın resmi konutuna gittiler. Kapıyı kırarcasına çaldılar. Yaşlı anacığını uykudan uyandırdılar. Telaşla, korkuyla gitti, sordu. dediler ki aç yoksa kırarız. Kırma evladım dur dedi, kapıyı açtı. Karşısında kanunsuz emirlerle talimatlandırılmış polisler, 'Rıza nerede?' dedi. Annesi dedi ki 'Babası hata, Balıkesir'de, orya gitti; arayalım gelir.' Biz buluruz dediler. Bu sefer Balıkesir'de hasta babasının evine gidilsin diye talimat verdiler. Rıza Akpolat'ın evi, yurdu bellidir. Telefonu 24 saat açıktır. Arasalar elbette gelecek, bilgi sorsalar verecek.
Amaç, sormak ve öğrenmek değil. Amaç Rıza Akpolat üzerinden, Ahmet Özer üzerinden namuslu, dürüst CHP belediyeciliğinin halkta gördüğü yüksek karşılıktan duyulan rahatsızlığın hazımsızlığı ve amaç itibar suikasti. Rıza Akpolat'ı sabahleyin uyuşturucu baronlarına yapmadıkları muameleyi yaparak, evini basarak almaya çalıştılar. Öğleden sonra doktor muayenesine giderken görüntüleri çekilsin diye götürüleceği hastaneyi, gireceği kapıyı muhabirlere bildirenlere, haberi sabaha karşı ilk veren, görüntüleri ilk yayan televizyonun sahibine bakın. O televizyonu ziyarete giden bir kamu görevlisi var mı bakın. O televizyonun sahibiyle o savcının yolları ne zaman kesişmiş bakın da Ankara'dan, devletin en tepesinden verilen talimatta itibarsızlaştırma olduğunu bütün Türkiye duysun.
"Eninde sonunda hesabını verecekler"
Benim seyyar giyotin dediğim, bugüne kadar nerede bir muhalife bir haksızlık yapılacaksa hepsinin başını vuracak başka bir cellat bulamadığı için aynı celladı mahkeme mahkeme gezdirdiler. O seyyar giyotin bu sabah da bu işe girişti. Haberleri ilk veren, hep veren kanal; onun ağzından operasyonu yöneten kanalın o savcıyla arasında nasıl bir kanal olduğunu, geçmişlerini biliyoruz. Önünde sonunda birlikte hesabını verecekler, ant içiyoruz.
Ekrem İmamoğlu ifade etti. Bir belediye başkanı bir ihaleden sorumlu tutulup sorgulanamaz. Kim imza attıysa onun sorumluluğundadır. Kanun açıkça yazıyor. Öyle olmasaydı Tayyip Bey görev yaptığı sürece 50 kez gözaltına alınır, 25 kere tutuklanırdı.
Bugün Ankara'da sordum, sözcülerinden tık yok. Hangi AK Partili belediye başkanına bu yapıldı?
"Giyotini buraya yollamışsın, 'İstanbul'u karıştır' demişsin"
Döndük baktık Esenyurt'ta bu şirket ihaleyi almış. Eline yüzüne bulaştırdığı işe bakın. İki ay itiraz süreci var diye beklenmiş. Ahmet Özer hiçbir imza atmadan Silivri'ye yollanmış. Ama gelen kayyum incelemiş, hiçbir sorun görmemiş ve izin vermiş. Eğer ihalenin hesabı soruşturulacaksa Ahmet Özer'e değil senin gönderdiğin o kayyuma soracaksın hesabını.
Erdoğan'a sesleniyorum. Bu giyotini buraya yollamışsın. 'İstanbul'u karıştır' demişsin. Bu kifayetsiz muhteris, bu suçları ile yatan suçları uyanan kifayetsiz, Ahmet Özer'i suçlayacağım diye senin bir gecede vali yardımcısı yapıp sonra kayyum olarak atadığın kişiyi suçluyor
Kaynak:ANKA