Van’ın göçmenlerle büyüyen kimsesizler mezarlığı
Türkiye’de yaşayıp da bir göçmenle karşılaşmamış kimse var mıdır? Özellikle son yıllarda bitmek bilmeyen bölge savaşları sonrasında…
Afganistan’da Taliban’ın kontrolü eli alıyor görüntüsü, ABD ve NATO’nun çekilip Taliban’ın bitmeyen uyarı ve tehditlerine rağmen sadece Türkiye’nin askeri varlık olarak ülkede kalmaya aşırı istekli olması son haftaların değişmez gündemi. Ve bu gündemle birlikte Afganistan’dan kaçanların Türkiye ve Batı’ya ulaşma arzularındaki artış.
Dört bir yandan göçmenlerin yakalanma, kaza, tekne batmasıyla facia haberleri akıyor.
Türkiye’yi köprü olarak kullanmak isteyen göçmenlerin Doğu’dan ülkeye giriş kapısı gibi olan Van’da öyle bir yer var ki büyük resmin özeti gibi…
Van’da, büyük bir alana yayılan Seyrantepe Mezarlığı…
Bayram dönemi hareketliliği yaşanıyor son günlerde mezarlıkta. Temizlenen mezar taşları, sulanan topraklar, ekilen çiçekler, okunan dualarla ziyaretçi trafiği… Ancak mezarlığın çok sakin bir yeri var, uzakta yer alan köşede. Ne bir renk ne de bir hareketlilik var.
Var olan sadece safi bir sessizlik, kurumuş otlar, topraktan yer yer çıkan dikenler ve hepsi aynı soluk renkteki mezar taşları.
Burası, göçmen ölümleriyle son yıllarda sürekli büyüyen, “kimsesizler mezarlığı”.
İsimsiz mezarLARIN rakamları
BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici’nin aktardığına göre; buradaki onlarca mezar taşının neredeyse hiçbirinde isim yok.
İsimlerin yerine sayılar bulunuyor. 992, 1007, 1837, 1925, 2248… Her sayı bir insan demek.
Kimilerinde insanların nerede öldüğü yazıyor; Van Gölü, Saray, Çaldıran…
Bazılarında ölüm tarihleri de yazılı. Tarihlerin büyük bir bölümü son birkaç yıla ait.
Artan hızla
büyüyor mezarlık
Çevredeki mahalle sakinleri; denk geldiklerinde definlere katıldıklarını, kürekle toprak atmaya yardım ettiklerini, namaza durduklarını ve zaman zaman da mezara su götürdüklerini anlatıyor.
Onlardan biri olan Ali Karal, hemen mezarlığın yanında bulunan, 2011 depreminden sonra yapılan konteynerlerde yaşıyor.
Karal, şimdiye kadar birçok kez definleri görüp katılmış.
“Sahipsizdirler onlar” diyor mezar taşlarına bakarak.
Bir keresinde donarak ölen bir anne ile çocuklarının cenazesine katılmış, onu unutamadığını anlatıyor.
Karal, “Ben buraya geldiğimde burada sadece iki mezar taşı vardı” diyor.
Son yıllardaysa mezar, göçmen ölümleriyle sürekli genişlemiş.
Son görev, gönüllülerden
Muhammed Hüseyin Sultani, Türkiye’de koruma statüsüyle yaşayan bir Afgan göçmen.
Bu mezarlıkta yatanların çoğunun da Afgan olduğunu söylüyor.
Cenazelerden haber aldıklarında, Afgan arkadaşları arasında telefonla haberleşip defin törenlerine katıldığını anlatıyor.
Sultani, definlerde birçok kez gönüllü olarak dua gibi dini ritüelleri de gerçekleştirmiş.
Van’da ayrıca daha küçük olmakla birlikte Yeni Mahalle’de de bir kimsesizler mezarlığı var.
Göçmenlerin bir kısmı da oraya defnediliyor.
Ali Karal, “Ben buraya geldiğimde burada sadece iki mezar taşı vardı” diyor.
ÖLÜMLERDEN
ÖLÜM BEĞEN!
Son yıllarda Van ve yakınlarında yaşanan göçmen ölümlerinin sayısı artıyor.
Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu Başkanı Jindar Uçar, ölümlerin Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği’nin 2018’de Van’daki ofisini kapatması ardından arttığını söylüyor.
Uçar’a göre Van bu tarihten sonra yasa dışı olarak sınırı geçenler için sığınma başvurularının yapıldığı bir yerden ziyade Türkiye’nin Batısına ya da Avrupa’ya geçiş için bir transit nokta haline geldi.
Bölgedeki ölümler farklı nedenlerle gerçekleşiyor.
Kış aylarında donma olayları yaygın bir şekilde görülüyor.
Donarak hayatını kaybeden göçmenlerin bir kısmının cesedi ancak ilkbaharda karların eriyip, sınır bölgelerindeki köylülerin, üzerlerindeki kar örtüsü kalkmış cesetlere denk gelmesiyle bulunuyor.
Bazı olaylarda, yırtıcı hayvanların cesetleri parçaladığı anlaşılıyor.
Trafik kazaları da ölüm nedenleri arasında.
Örneğin bu ayın ikinci haftasında, Van merkez ile Erciş ilçesi arasında, göçmenleri taşıyan bir minibüsün kaza yapması sonucu 12 kişi hayatını kaybetti.
Van Gölü’nde ise yine kaçakçıların organizasyonuyla göçmenleri taşıyan teknelerin batması olaylarında ciddi can kayıpları yaşanabiliyor.
Sınırı geçen göçmenler, karadan gittiklerinde Bitlis’in Tatvan ilçesine kadarki yolda çok sayıda kontrole denk geliyor.
Onlar da bu kara yolunu atlatmak için Van’dan teknelerle Tatvan’a geçmeyi deneyebiliyor.
Kaçakçıların organizasyonundaki, kalabalıkların taşındığı bu teknelerin batması ise büyük kayıpları doğurabiliyor.
27 Haziran 2020’deki büyük tekne faciasında resmi rakamlara göre 61 kişi hayatını kaybetti.
Kimi göçmenlerin cesetleri, sabunlaşmış bir şekilde sudan çıkartıldı.
kimliK tespit edilemeyebiliyor
İşte bütün bu olaylarda anlatılan kişilerden bazılarının mezarları bugün, Van’daki kimsesizler mezarlıklarında bulunuyor.
Bu kişilerin otopsileri yapılıyor, fotoğrafları çekiliyor.
Otopsiden sonra 15 gün boyunca cenaze için kimsenin gelmemesi durumunda cenazeler buralara gömülüyor.
Kimi zaman kimlikler tespit edilemeyebiliyor.
Van Büyükşehir Belediyesi tarafından Adli Tıp’tan numaralandırılmış bir şekilde alınan cenazeler yine numaralandırılmış şekilde mezarlığa gömülüyor.
Numaralar, mezarlığın kime ait olduğu bilgisini de içeriyor.
Buraya gömüldükten sonra ölenlerin yakınlarının ilerleyen dönemde gelip mezarın kazılması ardından cenazelerini alıp ülkelerine götürdükleri durumlar da oluyor.
Van Barosu’ndan Uçar’a göre son üç yıla bakıldığında kentte her yıl yaklaşık 75 - 100 göçmen hayatını kaybediyor.
“Ancak bunlar tespit edilebilenler” diye ekliyor Uçar.
Seyrantepe sakinlerinden Ali Karal, kimsesizler mezarlığının bir duvarının mezarlığı genişletmek için yıkıldığını anlatıyor.
Böyle devam ederse, kimsesizler mezarlığı ileride göçmen mezarlığı olarak anılacak gibi duruyor.
Hatta belki de Türkiye’nin en büyük göçmen mezarlığı olarak…