İmamoğlu: "İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır" dedi, seni gidi seni, ilk kez geleceği gördüler
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı yardımcısı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır' dedi. eni gidi seni, ilk kez geleceği gördüler" diye konuştu.
İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Giresun ve Ordu’nun ardından, Samsun’da da coşkuyla karşılandı. Millet İttifakı olarak, özellikle gençlerin kendini değerli hissettiği bir süreci başlatacaklarını belirten İmamoğlu, “Sizleri yok sayan, önemsemeyen, surata asık, hatta bazen hakaret eden, bazen hırpalayan, bazen söver gibi konuşan, hangi yönetici varsa; ne yapacaksınız biliyor musunuz? Onlara haddini bildireceksiniz, haddini. Sözümüzü sakınmadan, doğru bildiğinizi söylemeye, yapmaya devam edeceksiniz. Bu ülkeyi, şu ya da bu siyasetçiye değil, başta gençler olmak üzere, vatandaşın özgüveninin kurtaracağını bilin. İşte Samsun’un ruhunda tam da bu var. 38 yaşındaki bir gencin liderliği var” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Ordu milletvekili adayı Seyit Torun ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Giresun ve Ordu’nun ardından Samsun’da da coşkulu kalabalıklarla buluştu. 11 yıl aranın ardından Süper Lig’e çıkmayı başaran Samsunspor’u kutlayan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“ŞARKI SÖYLER GİBİ, ÖLÜRCESİNE CEPHEYE KOŞAN BU MEMLEKETİN BÜTÜN EVLATLARINI RAHMETLE ANIYORUM”
“19 Mayıs ruhunun kenti, Samsun'dayız. Kurtuluşa umudum kentindeyiz. Mustafa Kemal Atatürk'ün ismiyle anılan birkaç şehirden biri, Samsun'dayız. Benim şehrimdeyiz. Benim yöremdeyiz, benim bölgemdeyiz. Doğduğum denizin kıyısındayız. Evladınız geldi İstanbul'dan, Samsun. Sizi coşkuyla selamlıyorum. Bu güzel şehrin coşkusu, bu memleketin her evladında vardır. Çünkü Türkiye'miz, Osmanlı döneminin son yıllarında müthiş bir zafer kazanmıştı: Çanakkale Zaferi. Şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. ‘Onbeşliler’i rahmetle, minnetle anıyorum. Bir şarkı söyler gibi, ölürcesine cepheye koşan bu memleketin bütün evlatlarını rahmetle anıyorum. O zaferi kazandıktan sonra, ne yazık ki tek kurşun sıkmadan işgal kuvvetleri Sevr Antlaşması'ndan sonra yürüye yürüye İstanbul'u işgal etti. 1918’in son aylarında Mustafa Kemal Atatürk, Kartal İstimbotu üzerinde Boğaz’da gezerken, işgal kuvvetlerinin gemilerini gördüğünde, bir baktı ki yaverinin gözlerinden yaşlar akıyor. Dönüp yaverine Mustafa Kemal Atatürk şunu söyledi: ‘Geldikleri gibi giderler.’ Ve Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşlarıyla birlikte, kararlı bir biçimde 16 Mayıs'ta İstanbul'dan yola çıktı. 19 Mayıs 1919’da, sabah 08.00 sıralarında Samsun’a vardı. 6 gün Samsun'da, daha sonrasında Havza'da, Türkiye'nin kurtuluşunun, yol haritasını yazdı.”
“BÜYÜK VE ÖNEMLİ İŞLER YAPMAK İSTEYEN HERKES GENÇLERE GÜVENMEK ZORUNDADIR”
“Büyük ve önemli işler yapmak isteyen herkes ama herkes, gençlere güvenmek zorundadır. Gençlere saygı göstermek zorundadır. Gençlere eşit ve adil davranmak zorundadır. Ben gençlere çok güveniyorum. Çok önemli bir seçime doğru gidiyoruz. Sizlere önümüzdeki 14 Mayıs'taki seçimde, demokrasiyi vaat ediyoruz. Bu demokrasi mücadelesinin yolculuğu; hak, hukuk ve adalet yolculuğudur. Erdemli bir yürüyüştür. Devlet insanlarının göreve geleceği bir yol yürüyüşüdür. Memleketimizin değişim anıdır. Kararlılık gerektirir. Asla vazgeçmemek gerektirir. İşte bu yolculukta, 14 Mayıs'ta sizlere Cumhurbaşkanımız olacak Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun selamlarını getirdim. Bu kararlı yolculukta hepimize rol düşüyor. Bu kararlı yolculukta hep birlikte hareket etmek gerekiyor. Gençler, bu seçimde verecekleri oylarla belirleyici olacak. Kendi geleceklerine dair önemli bir yolculuk çizecek gençlerimiz. Çünkü, kesinlikle ve kesinlikle her hükümet, aslında gençlerin hayatlarında önemli izler bırakırlar. Yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla her hükümet, gençlerin hayat yolculuğunda önemli bir etki yaratır.”
“21 YIL SONRA BU HÜKÜMET KALKIP, ‘MÜLAKATI KALDIRIYORUM’ DERSE; GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞER”
“Mesela bir hükümet, eğer kamuya işe alımlarda mülakatı kaldırıp, gençleri sınavlardaki başarı sıralamasına göre işe almaya başlarsa, gençlerin hayatına çok önemli bir etki yapmış olur. Gençler, artık adaletli bir ülkede, kendi bilgi ve yetenekleriyle hak edeceklerine, her şeyi başarabileceklerine daha çok inanmaya başlarlar. Ama bir hükümet, 20 yılı aşkın hükümetlerinden sonra, işe alımlarda mülakat mekanizmasını getirmişse ve 21 yıl boyunca o mekanizmayla neredeyse bir neslin kaderiyle oynamışsa, gençlerin umutlarının kırılmasına, bu ülkede adalet olmadığına inanmalarına yol açmışsa, işte 21 yıl sonra bu hükümet kalkıp, ‘Mülakatı kaldırıyorum’ derse; gülünç duruma düşerler. Demek ki, 21 yıl boyunca insanların haklarını korumadınız. Gençlere bu ülkede hak, hukuk olduğuna dair inanç vermediniz. Gençlerin umutlarını kırdınız. Şimdi zaman ne biliyor musunuz? Gençlerin ayağa kalkma zamanı. İşte bu saat itibariyle Millet İttifakı, gençlerin geleceğini inşa edecekler. Gençler, devletin kadroları oluştururken, liyakatlerine göre görev alacaklar. Gençlere yönelik hiçbir ayrımcılık yapılmayacak. Her birimizden toplanan vergilerle oluşan kaynaklarla, sadece ve sadece bir avuç insanın faydalandığı bir memleket değil, sadece yandaş olmasıyla tespit edilen insanlara ve bir avuç ailelere değil, 86 milyon insanımıza hizmet edeceğiz. Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi, memleketimin her yerine hizmet dönemi başlıyor. Ama bu hükümet, işte bugünün tek adamlı yönetim şeklini bu ülkeye zoraki getiren bu anlayış, gideceğini gördüğü için diyor ki; ‘Mülakatı kaldırdım.’”
“ELİMİZDEN SEÇİMİ ALMAYA KALKTILAR. NİÇİN? BUGÜNLERİ GÖRDÜLER”
“Hatırlar mısınız? 2019’da bu kardeşiniz, bu hemşehriniz, İstanbul'da Belediye Başkanı seçildi. Anasının ak sütüyle seçildi, ak sütüyle. Ne dedim? ‘Hak yemedim, hakkımı da yedirmem’ dedim. Yedirmedik, yedirmedik. Ne yaptılar? Elimizden seçimi almaya kalktılar. Niçin? Bugünleri gördüler. Seni gidi seni. Ne dedi? ‘İstanbul'u alan. Türkiye'yi alır’ dedi. ‘İstanbul'u kazanan, Türkiye'yi kazanır’ dedi. ‘İstanbul'u kaybeden, Türkiye'yi kaybeder’ dedi. Seni gidi seni. İlk kez geleceği gördüler. Kendi malı gibi görme anlayışının sonu geliyor. Bir şehrin yöneticisi olabilirsiniz. Bir ülkenin yöneticisi de olabilirsiniz. Ama hiçbir zaman onun sahibi değilsiniz. Sahibi, millet, millet. Samsun'da hizmet eden belediyelerimiz var. İlkadım var, Atakum var, diğerleri var. Büyükşehir Belediyemiz var. Farklı partilerden belediye başkanlarımız var. Onlar sizin temsilciniz. Sizin adınıza orada görev yapıyorlar. Sahibi değil. Sevgili hemşehrilerim, bu güzel memleketin güzel evlatları, şu pırıl pırıl evlatlarımız, gençlerimiz, güzel hanımefendiler, beyefendiler, 86 milyon yurttaşımız; doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i hep birlikte bu memleketin her karış toprağı, hepimizin. İşte bizi millet yapan, milletçe bir yapan, bir arada düşünmemizi sağlayan bu işte. Bu ‘Her şey benim’ anlayışını yollayacağız. ‘Güle güle’ diyeceğiz onlara, ‘Güle güle.’”
“GENÇLERİ ALDATMAYA MI NİYETLERİ VAR ACABA?”
“Memleketimizin bu konuda sıkıntıları var. Az önce gençlerden bahsettim sizlere. Yanlış yaptılar, yanlış yol yürüdüler. Bütün gençler adına söylüyorum; kendini rahatsız hissetmeye başladılar. Ya da gençleri aldatmaya mı niyetleri var acaba? Ama benim gençlerim zekidir, çeviktir, akıllıdır. Cumhuriyet’in gençleri onlar. Sevgili gençler; sizin samimiyet sınavınızdan geçmeyen hiçbir kimseye asla oy vermeyin, asla. Türkiye sizindir. Bu ülkeyi yönettiği ve her şeyi bildiğini düşünen insanlar kadar, sizin de bu ülkede hakkınız var. Sizden aldığı yetkiyi, yine sizin için kullanmak mecburiyetinde olan onlar, inanın sıradan görevlilerdir. Hepimiz öyleyiz. Bakın bu memleketin yöneticileri, geçici süreyle bu ülkenin belli kademelerinde bulunarak, o görevi yerine getirmekle yükümlü kişileridir. Türkiye Cumhuriyetle yönetiliyor. Bu ülkede demokrasi var. Sıkıntıya uğramış olabilir. Ama bütün bu sıkıntıları ortadan kaldıracağız. İşte o sıkıntıları ortadan kaldırdığımızda, şunu anlayacağız ki; devlette yöneticilik yapan her birey, bu ülke insanına hizmet etmekle yükümlü insandır.”
“BİZ, BU SÜRECİ DEĞİŞTİRECEĞİZ”
“Biz, bu süreci değiştireceğiz. Bu süreçte, herkesin kendini değerli hissettiği bir süreci başlatacağız. Sizlere hizmet eden insanlar; eşit, adil ve saygıyla hizmet etmek zorunda olduklarını bilecekler. Hiçbir konuda sizden fazla hakları olmadığını bilecekler. Mülkün sahibi olmadıklarını bilecekler. Yöneticinin vatandaşa karşı haddini bilmek zorunda olduğu bir yönetimdir Cumhuriyet. Sizleri yok sayan, önemsemeyen, surata asık, hatta bazen hakaret eden, bazen hırpalayan, bazen söver gibi konuşan, hangi yönetici varsa; ne yapacaksınız biliyor musunuz? Onlara haddini bildireceksiniz, haddini. Sözümüzü sakınmadan, doğru bildiğinizi söylemeye, yapmaya devam edeceksiniz. Hayatı yeteri kadar ciddiye almaktan vazgeçmeyin. Bu ülkeyi, şu ya da bu siyasetçiye değil, başta gençler olmak üzere, vatandaşın özgüveninin kurtaracağını bilin. İşte Samsun’un ruhunda tam da bu var. 38 yaşındaki bir gencin liderliği var. Cumhuriyet’i kuran liderlik, işte böyle bir liderlik.”
“21. YÜZYILA YÜRÜRKEN, CUMHURİYET’İMİZİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ”
“Yüzüncü yılında, 21. yüzyıla yürürken, Cumhuriyet’imizi ayağa kaldıracağız. Türkiye'nin gereksinimlerine uygun becerileri, bütün gelecek nesil elde edecek. Gençlere dünyadaki akranlarından daha iyi imkanları, daha iyi fırsatları sunacağız Gençleri, bütün dünyayla rekabet edebilir hale getireceğiz. Gençlere, kendi ülkelerinde özgürce yaşadıkları, hayallerini kurdukları, umut ve güveni buldukları topraklarda yaşayacakları geleceği hediye edeceğiz. Yaşamak istedikleri, ayrılmak istedikleri değil; hayatlarını geçirmek istedikleri Samsunluları var edeceğiz bütün ülkemizde. Genel Başkanım, 13. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi; ‘Sana söz sevgili gençler.’ Tam da bu anlattığım geleceği, sizlerin potansiyelinizi ortaya çıkaracağı bir geleceği, eşit fırsatlarla eğitim ve istihdam ortamlarını hep birlikte var edeceğiz. Gençlerimizi sesini kısamayacaklar. Twitter'larınızı kapatamayacaklar. Sosyal medyalarınızı engelleyemeyecekler. Hayatta güçlü bireyler olmanızı sağlayacağız.”
“ÜLKEMİZİN GELECEĞİNE MİLLET İTTİFAKI İMZA ATACAK”
“Millet İttifakı'na güvenin. Millet İttifakı’nın kadrolarına güvenin. Millet İttifakı’nın oluşumu güçlüdür. Bunun en yakın şahidi bu kardeşiniz. 2019’da. Millet İttifakı'nın ilk adımını atan Genel Başkanım, 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu ile yine sizlere selamını getirdiğim İYİ Parti'nin Genel Başkanı Sayın Meral Akşener'in de selamını getiriyorum. O birliğin gücü, bize İstanbul'u kazandırdı. Bize Ankara'yı kazandırdı ve diğer şehirlerimizi kazandırdı. Şimdi daha güçlüyüz. Altı siyasi partimiz var. Her bir partimizin kadrolarıyla ve milletimizin evlatlarıyla, ülkemizin geleceğine Millet İttifakı imza atacak. Bu dönem, bir siyasi yarış dönemi değil sevgili hemşehrilerim. Siyasi parti yarışı hiç değil. Bu dönem, ülkemizin demokrasisini inşa dönemi; hak, hukuk, adalet düzeninin yeniden kurulması dönemi. Eğitimden sağlığa, spordan sanata, aklınıza gelecek her hususta, başta ekonomi olmak üzere, milletimizin gelirlerini arttırıcı önlemleri alan bir dönemi hep birlikte var edeceğiz.”
“BÖLÜNMEK YOK, AYRIŞMAK YOK; BİRLİĞİN GÜCÜNE SİZ DE KATILACAKSINIZ”
“Benim güzel hemşehrilerim; bölünmek yok, ayrışmak yok. Birliğin gücüne siz de katılacaksınız. Birbirinizi ikna edeceksiniz. Ben bugün güzel Giresun'umdaydım. Ardından Ordu'ya geldim. Şimdi Samsun'dayım. Samsun, kanımı kıpır kıpır kaynattı. Onun için gençlerden bahsettim. Biz bu seçime, sadece Millet İttifakı'na oy verenlerin kazandığı bir seçim diye bakmıyoruz. Bu seçimde, 86 milyon insanımız kazanacak. Bu seçimde Hakkari kazanacak. Samsun gibi, Trabzon kazanacak, Zonguldak kazanacak, Muğla kazanacak, Ankara kazanacak, Konya, Kayseri, Kırklareli, Edirne; memleketimin her köşesi kazanacak. Sevgili Samsunlu hemşehrilerim; bu kardeşinizle birlikte bu sürecin bir neferi olmaya hep birlikte çalışmaya, hemşehrilerimizi ikna etmeye var mıyız? (‘Varız.’) Harika. Coşa coşa sandığa gideceğiz. 14 Mayıs'ı bir şölene dönüştüreceğiz. Onun adı demokrasi şöleni olacak. En yüksek oranda oy kullanmaya hazır mıyız? (‘Hazırız’). Güzel. Her oyumuza sahip çıkmak zorundayız. Bir oyumuzun bile başına hiçbir zeval gelmemesi lazım. Ne yapalım? Öyle bir dönemdeyiz. Oylara millet sahip çıkıyor. Yapacak bir şey yok. Bizim işimiz o; koruyacağız. Herkese verilen oyları koruyacağız. Sandıklarda görev almanızı istiyoruz. Türkiye gönüllüleri diye bir uygulama var. Türkiye Gönüllüleri’ne katılmanızı istiyoruz. Hep birlikte sandıklara sahip çıkmaya var mıyız? (‘Varız.’) Vallahi Samsun, bana öyle bir umut verdiniz ki, Allah şahit, buradan İstanbul'a yürüyerek giderim bak. Samsun'un ruhu öyle bir şey. Ata’mızla 19 Mayıs'ta bizde aşılanan o ruh, öyle bir şey.”
“ESAS BAYRAM, 15 MAYIS'TA”
“Bugün çok gördüm. Psikologlar atama bekliyor. Sosyal hizmet uzmanları atama bekliyor. Aynı zamanda öğretmenlerimiz atama bekliyor. Millet İttifakı 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, adil liyakatli bir biçimde bu atamaların hepsini yapacak; söz. Söz genç kardeşim, söz. Ramazan Bayramımız mübarek olsun. Belki bu Ramazan Bayramı, bildiğiniz gibi olmayacak. Ekonomik sıkıntılar var, problemler var. Ama biliyorsunuz; 14 Mayıs'ta, hemen, iktidar olur olmaz, Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, emeklilere 15 bin lira prim verecek. Yani bayramlar devam edecek. Esas bayram, 15 Mayıs'ta. Demokrasi bayramı geliyor. Sevgili Samsunlular; son sözleşmemizi yapalım mı? Hazır mıyız? Bütün Karadeniz duyacak ama. Her şey çok güzel olacak. Sizin dilinize kurban olur bu Ekmem kardeşiniz. Her şey çok güzel olacak.”