Rojin Kabaiş’in ölümünde ihmallerin üstü mü kapatılmaya çalışılıyor?
Van’da kaybolduktan 18 gün sonra Menekşe Deresi’nde cesedi bulunan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümüne dair soruşturma derinleşiyor.
İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan otopsi raporunda, Kabaiş’in ölüm nedeni ‘suda boğulma’ olarak belirlenmiş olsa da, boğulmanın nasıl gerçekleştiği ve ölümün intihar mı yoksa dışarıdan bir müdahale ile mi meydana geldiği netlik kazanmış değil.
Artı Gerçek'ten Zelal Sahidenur Sari'nin haberine göre; Van Barosu, raporda eksiklikler olduğu gerekçesiyle itirazda bulunarak, Kabaiş’in telefonunun incelenmesini talep etti.
Van Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Medine Turantaylak, soruşturma sürecindeki ihmallere dikkat çekerek, Kabaiş’in ölümünün intihar olarak lanse edilmesinin, soruşturmanın üzerinde yeterince durulmaması ve ihmallerin örtbas edilmesi amacıyla yapıldığını öne sürdü.
Ayrıca, üniversite kampüsü ile köy arasındaki güvenlik açığının da Rojin’in ölümünde büyük bir rol oynadığını vurguladı. Soruşturma, eksik deliller ve kamuoyuna yansıyan ihmallerle devam ederken, Kabaiş’in ailesi ve avukatları, adaletin sağlanması için mücadelelerini sürdürüyor.
"Bu haliyle dosyada Rojin’in intihar ettiğini söylemek doğru değil"
Rojin Kabaiş soruşturmasında ve delillerin toplanmasındaki ihmallere dikkat çeken Van Barosu Kadın Hakları Merkezinden Medine Turantaylak,
"Rojin Kabaiş’in ölümünün ilk günden bu yana yetkililer tarafından intihar gibi gösterilmeye çalışılmasının sebebinin idarenin kusurlarının örtbas edilmeye çalışılmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Soruşturmanın ilk gününden bu yana dosyayı takip ediyoruz. Kamuoyuna da yansıdığı üzere arama çalışmaları ve delilleri toplamada ihmaller oldu. Hızlanması gereken işlemlerde de geç kalındı. Aslında kamuoyuna intihar olarak lanse ettirilmesinin sebebi bu ihmallerin üstüne gidilmemesini istemeleridir. Kadınları korumak ve yaşam hakkını sağlamakla görevli olan ve bu konuda pozitif yükümlülüklerini yerine getirmeyen devlet ve kurumları, intihar gibi göstererek ihmaller zincirinin üstünü kapatmaya çalışıyor. Rojin’in öldürülüp öldürülmediğine ilişkin olarak kesin bir şey söylemek mümkün değil. Fakat olayın oluş şekli ve deliller bir arada değerlendirildiğinde ölümün şüpheli olduğunu söylemek mümkün. Bu haliyle dosyada Rojin’in intihar ettiğini söylemek doğru değil" dedi.
"Kampüs girişleri hâlâ sivillere de açık"
Rojin Kabaiş'in ölümündeki en büyük nedenlerden biri olan üniversite yerleşkesindeki ihmallerin henüz giderilmediğine dikkat çeken Turantaylak,
"Üniversite içerisindeki güvenlik ihmalleri elbette bütün öğrenciler için sorun oluşturuyor. Sınırda bulunan köy ile üniversite arasındaki güvenlik açığı bütün öğrenciler açısından tehlike arz ediyor. Buradan kolaylıkla kampüse giriş yapılması, beraberinde birçok sorun ortaya çıkarabilir. Rojin’in ölümünden sonraki süreçte de gerekli önlemler alınmadı. Köy ile kampüs arasındaki bölge hâlâ eskisi gibi, değişen hiçbir şey yok. Yine kampüs girişleri hâlâ sivillere de açık. Güvenlik girişlerinde aramalar yeterli düzeyde yapılmıyor. Bardakçı Köyü tarafında güvenlik önlemleri de henüz alınmış değil” dedi.
"Ailenin dosyaya erişimi de avukatlarla aynı sınırlandırmaya tabi"
Dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle bütün delillere ulaşamadıklarını belirten Turantaylak, "Dosyada kısıtlılık kararı bulunması nedeniyle bütün delillere erişimimiz mümkün değil. Sadece ilgili kanunun izin verdiği ölçüde belli delillere ulaşabiliyoruz. Dosya kapsamında hazırlanan otopsi raporunu alabildik. Aile, başsavcıyı ziyaret ettiğinde onlara kamera görüntüleri de gösterildi. Ailenin dosyaya erişimi de avukatlarla aynı sınırlandırmaya tabi" diye konuştu.
"Bu husus, kurumların ne kadar ihmalkâr davrandığını gösteriyor"
Rojin Kabaiş'in babası Nizamettin Kabaiş hem yurt yönetimi hem de üniversite hakkında şikayetçi olduğunu hatırlatan Turantaylak,
"Rojin’in şüpheli ölümünün araştırıldığı soruşturma dosyasında üniversite ve yurt ile ilgili soruşturma devam ediyor. Yani buna ilişkin şikâyet de aynı dosya kapsamında soruşturuluyor. Ne üniversite ne de rektör bugüne kadar bu konuda tek bir açıklama dahi yapmadı. Üniversite ihmali olan bu olayda sessiz kalarak, kamuoyuna bir açıklama dahi yapmayarak, sorumluluktan kaçıyorlar. Yurt yönetimi, Rojin’in kayıp haberini Rojin’in ailesine bir gün sonra haber veriyor. Bu husus dahi tek başına, kurumların ne kadar ihmalkâr davrandığını gösteriyor” dedi.
"Savcılığın bu hususta neler yaptığını dahi bilmiyoruz"
Başsavcılığın Van Barosu ile işbirliği yapmadığını vurgulayan Turantaylak,
"Kısıtlama kararı nedeniyle ilerleme var ya da yok diyemiyoruz. Dosyaya erişemediğimiz için ve başsavcılık bizimle işbirliği yapmadığı için bu konuda bilgi sahibi değiliz. Biz araştırılmasını istediğimiz hususlara ilişkin ayrıntılı yazılı talepte bulunduk. Savcılığın bu hususta neler yaptığını dahi bilmiyoruz. Dosyaya sunulan otopsi raporunda yer alan eksiklikler ve incelenmesini istediğimiz hususlarla ilgili talepte bulunduk" diye konuştu.
"Sadece ölüm nedeni bildirilmiş"
Adli Tıp Kurumu tarafından yeniden rapor hazırlanmasını talep ettiklerini ve Rojin’in telefonunun incelenmesini beklediklerini anlatan Turantaylak,
"15 sayfalık otopsi raporu eksik incelemeyle hazırlanmış bir rapor. Şüpheyi güçlendirecek esas hususlar incelenmemiş. Sadece ölüm nedeni bildirilmiş fakat ölüm nedenine ilişkin de aydınlatıcı bir açıklama yapılmamış" dedi.
Kaynak:Haber Merkezi