İçişleri Bakanlığı ile Ankara Adliyesi arasında neler oluyor
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 2 Ocak 2025 itibarıyla, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli iki üst düzey polis müdürünün ihraç kararını onayladı. T24 yazarı Tolga Şardan'ın haberine göre, Alp Arslan ve Oben Özay, Süleyman Soylu döneminde önceki Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın yakın çalışma ekibindeydiler ve ikisi de "meslekten ihraç" edilerek, 2025 yılına geçmeden Emniyet teşkilatındaki görevlerinden alındılar.
Tolga Şardan, yazısında “İçişleri Bakanlığı ile Ankara Adliyesi arasında neler oluyor?” sorusuna da yanıt verip gerilimin detaylarını anlattı.
T24 yazarı Tolga Şardan’ın “Büyüteç” adlı köşesindeki yazısı şöyle…
Önceki Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın “yakın çalışma ekibindeki” yardımcıları Alp Arslan ve Oben Özay, Yerlikaya’nın onayı sonrasında Emniyet teşkilatındaki görevlerinden 2 Ocak 2025 tarihi itibarıyla ihraç edildi. Görev yaptıkları dönemde Ankara’yı kasıp kavuran söz konusu iki polis müdürüyle ilgili ihraç kararı geçen eylülde Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu’nda verildi
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yeni yılın ilk mesai günü, uzun süredir masasında onayını bekleyen önemli bir dosyaya son imzayı attı.
Yerlikaya’nın masasında bekleyen dosya, kendisinden önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli iki polis müdürü hakkındaki “meslekten ihraç” kararıydı.
Dosya, geçen eylülden bu yana Yerlikaya’nın masasındaydı. Soylu döneminin kamuoyunda en çok tartışılan isimleri arasındaki önceki Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın “yakın çalışma ekibindeki” yardımcıları Alp Arslan ve Oben Özay, Yerlikaya’nın onayı sonrasında Emniyet teşkilatındaki görevlerinden 2 Ocak 2025 tarihi itibarıyla ihraç edildi.
Görev yaptıkları dönemde Ankara’yı kasıp kavuran söz konusu iki polis müdürüyle ilgili ihraç kararı geçen eylülde Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu’nda verildi.
Biraz geriye gidelim.
Şimdilerde yeniden siyasete ısınma turlarında görülen ve bir kez daha kabine üyeliğine göz kırpan Soylu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bakanlıktan alınmasının ardından göreve gelen Yerlikaya’nın ilk yaptığı işlerden birisi, Ankara Emniyet Müdür Yardımcıları Alp Arslan ve Oben Özay hakkında idari soruşturma açılmasına imza koymasıydı.
Her iki polis müdürü hakkında başlatılan idari soruşturmalarda; Arslan ve Özay’a yönelik, görevlerini kötüye kullanıp haksız menfaat elde etmek yani rüşvet almak, görevleriyle bağdaşmayacak şekilde faaliyetlerde bulunmak ve haksız mal varlığı edinmek gibi önemli konu başlıkları, araştırma yapılan iddialar oldu.
Müfettişlerden oluşan özel soruşturma grubunca aylarca süren araştırmalar sonrasında, iki polis müdürü hakkındaki iddialarda somut delillere, bilgi ve belgelere ulaşıldı.
İdari yönden Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu’nda değerlendirilirken, adli yönden de elde edilen veriler özel raporla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.
Peşinden Arslan ve Özay hakkında Ankara Adliyesi’nde ağır ceza mahkemesinde dava açıldı.
Adli süreç devam ediyor halen.
Dikkat çeken iki polis müdürü
Arslan ve Özay’la ilgili gelişmeyi, 24 Eylül’deki Büyüteç’te gündeme taşıdım.
Bu yazıda, Arslan ve Özay’ın meslekteki konumlarını detaylı biçimde aktardım.
Özetlemek gerekirse; her iki polis müdürünün kamuoyunca tanınmasına, Ayhan Bora Kaplan suç örgütü ile eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili soruşturmalarda kimi ifade ve belgelerde isimlerinin geçmesi neden oldu.
Arslan, halen Bakü’de İçişleri Bakanlığı Müşaviri olarak görev yapan Servet Yılmaz’ın Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nden sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı’ydı. Aynı zamanda, 15 Temmuz sürecinde FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri İmamı olduğu öne sürülen Adil Öksüz’ün firarında adı gündeme geldi. O dönemde İstihbarat Şube’de görev yapması ve sahip olduğu bilgiler sebebiyle yargılandığı davada beraat etti!
Ankara Emniyeti içindeki MHP’yle doğrudan teması olan ülkücü polis müdürlerinden olduğu biliniyor.
Sonrasında Arslan, gerek Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, gerekse sorumlu müdür yardımcılığı görevi sırasında, yakın geçmişte “büyük operasyonlar” olarak açıklanan ancak bugün soru işaretleri taşıyan mafya operasyonlarını yönetti.
Ancak öyle bir dönemden söz ediyoruz ki Ayhan Bora Kaplan, operasyonlar yapıldıkça alanını genişletti, adeta dokunulmaz biçimde hızla büyüdü.
Diğer polis müdürü Oben Özay da Ankara Emniyeti Asayiş Şube Müdürü olarak görev yaptı, Yılmaz döneminde. Uzun yıllar Ankara’da çalışması nedeniyle “Ankara piyasasını” yakından tanıyan bir polis müdürü. Bir dönem Başbakanlık Koruma Müdürlüğü bünyesinde görev yaptı. Sonrasında yeniden Ankara Emniyeti’ne döndü.
Özay’ın adı, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi olayında duyuldu.
Cinayet soruşturmasını yürüten birimin en tepesindeki isimdi, Asayiş Şube Müdürü olarak. Yakın zamanda Ateş suikastının kilit ismi MHP’li Tolgahan Demirbaş’ın, cinayetin işlendiği dönemde MHP Milletvekili olan Olcay Kılavuz’un yanından gözaltına alındığı yönündeki tutanağın imha edilerek yerine yeni sahte bir tutanak hazırlanması iddiasına adı karıştı.
Aynı zamanda, Ateş’in öldürülmeden önceki son konum bilgisinin, suikastı gerçekleştiren kişilere ulaştırılması olayına adı karışan Mustafa Ensar Aykan’ın arkasındaki isimlerden olduğu öne sürülüyor.
Özay da Arslan gibi Ankara Emniyeti’ndeki ülkücü polislerden birisi olarak tanınıyor. MHP Genel Merkezi’nde kimi siyasetçilerle yakın olduğu bilgisi mevcut.
İçişleri Bakanlığı ile Ankara Adliyesi arasında neler oluyor?
Buraya kadar okuduklarınız, Emniyet teşkilatından birçok kez benzeri yaşanmış, bundan sonra da yaşanması muhtemel süreçlerden elbette.
Ancak, Arslan ve Özay özelinde 2023’ten itibaren yaşananlar, çok da sıradan değil.
Süreci sıra dışı yapan ise, her iki polis müdürünün siyaset – bürokrasi – yargı ve suç örgütleri bağlamında önemli yere sahip olmaları.
Bu çerçevede, yakın zamanda yaşananları anlatayım.
Soylu’nun gidip Yerlikaya’nın göreve gelmesiyle birlikte, özellikle Emniyet teşkilatında Soylu’nun ekibinin tasfiye edilmesine yönelik çalışmalar başlatıldı.
Bu tasfiye kapsamında önceki Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ve iki yardımcısı Alp Arslan ve Oben Özay gibi siyasetle bilhassa MHP Genel Merkezi ile yakın diyaloğu olan polis müdürleri, Yerlikaya’nın hedefindeydi.
AKP hükümetinde, Soylu’nun önderliğinde kimi polis müdürlerinin MHP Genel Merkezi ve Ülkü Ocakları ile sıra dışı yakınlaşması iktidar partisi kadrolarında sıkıntı yarattı.
Zaten Arslan ve Özay’ın kamuoyunca tanınmasına neden olan kriminal olaylar, bu sürecin parçası oldu.
Soylu ve ekibinin Emniyet’teki bağlantıları kesilmeye çalışılırken bu kez de yargıda ilginç gelişmeler yaşanmaya başladı. Ankara Adliyesi’nde açılan bazı dosyaların emniyette yaşanan bu mücadeleye paralel ilerlemesi dikkati çekti.
Ankara Adliyesi’ndeki bu dosyalar süreçte belirleyici olmaya başladı. Bu durum ve özellikle bazı dosyalar üzerinde duran isimler İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın da dikkatini çekti.
İki farklı grup arasındaki çekişme, geçen yıl mayısta Ankara Emniyeti’nde patlayan “gizli tanık soruşturması” ile başka bir boyuta evrildi.
Emniyet ile yargı camiasından gizliden yürüyen mücadele, bu olayla ete kemiğe büründü adeta.
Gözaltına alınan polis müdürleri tutuklandı. Sonra serbest bırakıldılar, yargılamaları devam ediyor.
Gizli tanık skandalı MHP Genel Merkezi’ne “hükümete karşı darbe girişimi yapıldığı” şeklinde aktarıldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yapılan bilgilendirmeyle TBMM’den hükümete darbe girişimi yapıldığını açıkladı.
Sonrasında Yerlikaya ile görüşen Bahçeli, sürecin darbe girişim olmadığı görünce bir daha bu konu üzerinde konuşmadı.
Kaplan ve Sinan Ateş soruşturmaları
Yaşananların hedefinin aslında Ayhan Bora Kaplan’ın gözaltına alınıp tutuklanması olduğunu ortaya koyan emareler gün ışığına çıktı zaman içinde.
Gerekçesi ise; Kaplan’ın siyaset ve bürokraside özellikle yargı camiasındaki bağlantılarının ortaya çıkmasını önlemek. Özellikle Ankara Adliyesi’nde teması bulunan hâkim ve savcıların isimlerinin kamuoyuna düşmesinin engellenmesi demek sanırım daha doğru olacak.
İşte bu sebeple, MHP Genel Merkezi üzerinden harekete geçildiği anlaşıldı.
Bu tablo “yukarıya” aktarıldı.
Bu arada gizli tanık skandalında soruşturmayı yürüten polisin hatalı iş ve işlemler yaptığını da eklemek de fayda var.
Ankara Adliyesi ile İçişleri Bakanlığı arasındaki çekişme bununla kalmadı elbette.
Yılın son günlerinde adliye ile İçişleri Bakanlığı’nı karşı karşıya getiren bir dizi yeni gelişme yaşandı.
Gizli tanık skandalı soruşturması nedeniyle görevden uzaklaştırılan polis müdürleri Murat Çelik, Kerem Öner ile Şevket Demircan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından aralık ayı başında yeniden göreve döndürüldü. Öner ve Demircan, Ankara dışına tayin edildi.
Göreve dönüşten bir hafta sonra Ankara Adliyesi, bu kez de FETÖ firarisi Cevheri Güven’e bilgi sızdırıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturma çerçevesinde Çelik, Öner ve Demircan’a yönelik gözaltı talimatı verildi.
Polis müdürleri adliyeye getirildi, ifade verilmesiyle birlikte tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar.
Peşinden her üç polis müdürü hakkında düzenlenen iddianame geçen perşembe Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.
İddianamenin kabul edildiği gün ise; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, arkalarında MHP Genel Merkezi’nden bazı isimlerin durduğu bilinen Alp Arslan ile Oben Özay’ın “meslekten ihraç” kararına imza koydu.
Madem öyle; işte böyle misali!
Bu ihraç kararlarından sonra hem Ayhan Bora Kaplan, hem de Sinan Ateş cinayeti konusunda önemli bilgilere sahip iki polis müdürünün tavrı nasıl olacak, merak konusu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yoğun ülke gündemine karşın Ankara’da, Ankara Adliyesi ile İçişleri Bakanlığı’nı karşı karşıya getiren bu süreci nasıl okuyor? Nasıl değerlendirme yapıyor? Bilemiyorum.
2025 de en az 2024 kadar hareketli geçecek, ilk sinyaller bunu gösteriyor.
Kaynak:Haber Merkezi