Erdoğan'dan Instagram'ın engellemesine ilişkin yorum: Bir dijital faşizm ile karşı karşıyayız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genel Merkezi'ndeki AKP İnsan Hakları Eğitim Programı'nda Instagram'a getirilen sınırlamanın 'sansür' olmadığını belirterek, "Bir dijital faşizm ile karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genel Merkezi'ndeki AKP İnsan Hakları Eğitim Programı'nda partililerine seslendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Instagram yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonucunda henüz bir karara varılmadığını belirterek, "Diyalog hattı da kurmaya çalıştık, ancak arzu edilen işbirliğini tam anlamıyla gerçekleştiremedik." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Eğitim programımıza teşrif ettiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Sessiz devrimlere imza atmış bir parti olarak, partimizin başarılarla dolu tarihine katkı yapacağına inanıyorum.

İnsan haklarına saldırılar karşısında korunması önemlidir.

Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Uluslararası sistemde ciddi bir güç boşluğu var. Bu boşluk gün geçtikçe kendini net olarak hissettiriyor.

Savaş ve kan sahneleri adeta sıradan hale geldi.

İnsanlığın normları günden güne irtifa kaybediyor.

İnsanlığın çok acı tecrübeler sonrasında inşa ettiği kural temelli yıkılışına hep birlikte şahitlik ediyoruz. Ne Srebrenitsa soykırımı, ne Irak'ın işgalinden ne de Ukrayna-Rusya Savaşı'ndan gerekli dersler çıkarılmadı.

Hak ihallelerinin önüne geçecek hiçbir çaba gösterilmedi.

Gazze tüm dünyada maskeleri indirmiş, hakikatin üzerindeki perdeleri kaldırmış, on yıllardır bize örnek gösterilen kurumların içinin boş olduğunu göstermiştir.

Gazze'deki görüntülere inanın can dayanmıyor. Kafası kopmuş bebeklerin, babasının mezarı başında ' bu yükü çekemiyorum' diyen evlatların, annelerin görüntülerine yürek dayanmıyor.

Soykırım başlayalı 10 ay oldu. 10 binden fazla şehidin naaşına ulaşılamıyor.

İsrail, sadece kurşunlarla bombalarla öldürmüyor. Aç ve susuz bırakarak da öldürüyor.

İsrail avuç içi kadar bir alana 2,3 milyon insanı sıkıştırarak 300 gündür barbarlığını sürdürüyor.

BM güya bir karar aldı ama uygulamak için kılını bile kıpırdatmadı.

Silah ve istihbarat dahil her türlü desteği sağlıyorlar.

Tarih kimin nerede durduğunu çok net biçimde kaydetmektedir. Nasıl bundan 85 sene önce Hitler'in utanç konuşmasını alkışlayanlar ömür boyu kara lekeyi silemedilerse, İsrail destekçileri de silemeyecek.

Bunları söylediğim için birilerinin rahatsız olacağını elbette farkındayım. Antisemitik yaklaşımlarda olmadık olmayacağız.

Kırmızı halıyla karşılaşmak basiretsizliktir

İnsanlığımızın sınandığı bu zor zamanlarda konuşmayı Filistin halkına karşı görevimiz olarak görüyoruz. Birilerine şirin gözükme peşinde değiliz. Bedeli ne kadar ağır olursa olsun hakkı tutup kaldırmanın derdindeyiz.

Filistin sınavından hem şahsen hem de ülke olarak alnımızın akıyla çıkmanın gururu içindeyiz.

40 bin insanın ölümünden sorumlu olanları kırmızı halıyla karşılaşmak vicdansızlıktan öte basiretsizliktir.

İsmail Haniye kardeşimizin İran Tahran'da şehit edilmesini alkış sahnesinden bağımsız okuyamayız.

50'yi 60'ı aşkın yakınları şehit oldu ama Haniye'nin hiçbir zaman yüzündeki tebessümü eksik olmadı. Kendisinin gayretine, sadakatine ve milletimize olan samimi muhabbetine yakinen şahittik. Ayın 15'inde Meclis'imizde Mahmud Abbas'ı konuşturmanın gayretindeydik. Hatta İsmail Haniye'yi de konuşturmanın gayreti içindeydik.

Muhalefete tepki: Bazı cibilliyeti bozuklar...

Merhum Haniye'nin Katar'daki cenazesine geniş bir katılım sağlayarak Filistin halkına desteğimizi gösterdik.

Ancak bazı cibilliyeti bozuklar bu desteğimizi hazmedemedi. Biz sizden mi izin alacaktık.

Gazeteciler katledildi, uluslararası basın kuruluşları ses çıkarmadı, medya organları ses çıkarmadı. İnsan hak ve hürriyetlerinden dem vuranlardan hiçbir itiraz yükselmedi.

Gezi olayları sırasında İstanbul'a kamp kurup 24 saat yayın yapanlar 10 aydır Gazze'de üç maymunu oynuyorlar. Mesele Türkiye olunca aslan kesilen Batılılar İsrail karşısında süt dökmüş kediye döndü.

Bu kurum ve şirketlerin kayıtsızlığı dahil mumla aratmasıdır. Açıkça katliam destekçiliği yapmaya başladılar. Filistin halkının sesini kesmek için her yolu yapıyor.

Instagram ve sosyal medya yasağı

Bilhassa sosyal medya şirketleri hemen sansür uygulamayı kendileri içi görev adlediyorlar. Filistinli bir şehidin fotoğrafını hazmedemeyenler sanal alemde açıkça savaş açmıştır.

Sosyal medya şirketleri militanlaştı. İsrail’i eleştiren basit paylaşımları sansürlemeye başladılar. Bir dijital faşizm ile karşı karşıyayız.

Sosyal medya şirketlerinin mafya lideri gibi davranmalarına şahitlik ediyoruz. Ancak bu çifte standarda defalarca maruz kaldık. FETÖ'den PKK'ya tüm mecralarda bu örgüt mensupları at koşturuyorlar. Suç ve terör örgütleri bu mecralarda istediklerini yapıyorlar.

Amerika ve Avrupa'daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni Türkiye'deki katalog suçlarla ilgili olunca maalesef engelliyorlar.

Diyalog hattı da kurmaya çalıştık, ancak arzu edilen işbirliğini tam anlamıyla gerçekleştiremedik.

Muhalefet ev zenciliği benzetmesi

Burada muhalefetin kaypak tutumunu gördük. Muhalefet partileri hemen biz bundan nasıl nemalanırız diye ayağa kalkıyorlar.

Kağıttan kaplana dönüşenler ülkemizi tenkit etme konusunda hemen asla kesiliyorlar. Bunun adı ev zenciliğidir. Batıdan çok batıcı, İsrail'den çok İsrailcidir. Bizim bunlarla işimiz yok. Bugüne kadar ev zencilerini muhatap kabul etmedik. Mücadelemizi onlara karşı yürüttük, bugün de kuklalarla değil kuklacılara karşı duruyoruz.

Sosyal medya platformlarının arz ettiği tehlikelere karşı gelmek sansürcülük değildir. Asıl sansürcülük bunlara karşı gelmemektir, biz bunların yanında yer almayacağız.

Türkiye'nin haklı talepleri karşılanırsa açılacak!

Hükümet olarak bizim kimsenin işiyle, aşıyla, ticaretiyle işimiz yok. Biz ne yaptıysak hukuk önünde yaptık. Türkiye'nin haklı talepleri karşılanırsa mesele hal yoluna girecektir.

Devletin görevi vatandaşlarına onurlu, müreffeh, temel hak ve hürriyetlerini serbestçe kullanabileceği bir düzen tesis edebilmektir.

Bu anlayışla geride bıraktığımız 22 yılda devletin vatandaşlarına karşı görevlerini yerine getirdik. Milli iradeyi güçlendirdik, eşit vatandaşlık seviyesinde devlet-birey ilişkisini yeniden inşa ettik. Kimseyi dışlamadık.

Türkiye hak ve özgürlükler alanında tartışmasız bir şekilde çağ atlamıştır.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar