Bakan Fidan'dan YPG'ye 'fesih' mesajı

Bakan Fidan'dan YPG'ye 'fesih' mesajı
Dışişleri Bakanı Fidan, Şam ziyaretinde görüştüğü HTŞ lideri Şara hakkında "Sorumluluğunun farkında. Rasyonel ama oturaklı bir lider" dedi. YPG'nin Suriye'yi terk etmesi gerektiğini belirten Fidan, aksi takdirde askeri harekat yapılacağı söyledi.

Suriye'de Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından HTŞ lideri Muhammed el Golani'yi (Ahmed el Şara) ziyaret eden ilk yabancı bakan olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, temaslarında edindiği izlenimleri aktardı.

Mevcut yönetimin geçici olduğunu; Colani'nin bundan sonraki süreçte planladıklarını bizzat anlattığını belirten Fidan, ülkenin gelecekteki adının "Suriye Arap Cumhuriyeti" olarak aynı şekilde devam edeceğini belirtti.

CNN Türk yayınına katılan Bakan Fidan, Şam ziyaretine ilişkin izlenimlerini şu sözlerle dile getirdi.

"Şam'ın eteklerine gelene kadar sürekli bir yıkım vardı"

O gün tabii uçak müsait olmadığı için havalimanı çalışmıyordu, daha yeni belki bugünlerde çalışmaya başladı. Karayoluyla gitme durumunda kaldık. Hatay'dan itibaren, sınırdan geçtiğimiz andan itibaren, İdlib tarafı iyiydi zaten. İdlib'e önceden de gittik geldiğimiz bir yerde ama daha sonra Hama, Humus ve Şam'a. Halep'ten geçmedik. Hama, Humus üzerinden. ...ve Şam'ın eteklerine gelene kadar sürekli bir yıkım vardı aslında.

"Rasyonel ama oturaklı lider"

Golani'nin kişiliğine yönelik soru üzerine) Ahmet el Şara, İdlip'te kaldığı zamanların ona yaradığını gördüm. Uzun yıllardır bir deneyimi var aslında İdib'ten. Benim onunla ilgili gözlemlerim var. Sorumluluğunun farkında. Rasyonel ama oturaklı bir lider.

Görüşmemiz uzun sürdü. Her türlü konuyu ele aldık. Açıkçası bundan sonra Suriye'de ne yapılmalı, nasıl yapılır, kendi görüşleri bu konuda ne, nasıl bir süreç yönetimi zihninde var, Türkiye'nin bu konudaki tavsiyeleri ne? Ve daha doğrusu aslında ben oraya gitmeden önce uluslararası toplumla yaklaşık 10-11 gün süren yoğun bir maraton, diplomasi maratonu yaptım Dışişleri Bakanlarıyla. Dışişleri Bakanlarıyla, Arap dünyasıyla bir araya geldik, Batı dünyasıyla bir araya geldik.

Bizim ortaya koyduğumuz bir tez vardı; Biz Şam'daki yeni yönetim hiçbir şekilde yargılamadan ne istediğimizi ilk önce kendi aramızda kararlaştıralım, evrensel taleplerimizi. Ondan sonra gidelim diyelim ki biz uluslararası toplum olarak senden bunu görmek istiyoruz, bizim tavsiyemiz bu. Onlar da belli zaten, 4-5 madde bizim çıkardığımız maddeler, hem batılılar hem doğulular herkes buna zaten evet dedi. Yani Suriye'nin komşuları için tehdit olmaktan çıkması, hiçbir şekilde teröre yer veren, başta DEAŞ ve PKK olmak üzere bir alan olmaması, azınlıkların can, mal ve hayatı için güvenliğin sağlanması, kötü muameleye tabi olmaması, ülkenin toprak birliğinin bütünlüğünün korunması konuları başta olmak üzere ve bu türden maddelerimiz vardı.

"Şara: 'Ben de bu fikirdeyim' dedi"

İlk kriz çıktığı esnada herkes şaşkındı. Nasıl bir politika dili kullanılacak? Ne yapılacak? Yani burada yeni bir yönetim var. Yani bunlara nasıl tavır alınacak? Burada bir söylem oluşturulması gerekiyordu. Biz Türkiye olarak herkesin kabul edeceği, aslında vicdanen ve aklen de, hukuken de geçerli olan bir söylemi ortaya koyduk, teklif ettik aktörlere. Herkes bunu kabul etti. Ve bunun etrafında oluşan söylemi biz aldık, Şam'a götürdük, Şara'ya da bunları anlattık. Yani hem bölgedeki Arap ve Müslümanlar hem Türkiye, hem de uluslararası toplum senden bunu bekliyor. Ben de bu fikirdeyim dedi, bunda hiçbir şeyim yok, itirazım yok dedi.

"Suriye halkı sahiplendi"

Ben ortaya konan hareketlere, politikalara, eylemlere bakarak hüküm verme taraftarıyım. Yani bu şekilde de hareket ettiğimiz zaman zaten diğer muhataplarımız için de ikna edici oluyoruz. Geldiğimiz noktada dediğim gibi şu anda azınlıkların güvencesi olma durumunda bir sıkıntısı yok. Ama yarın bir gün ülkede ulusal güvenliği ve bütünlüğü sağlamada sıkıntılar olabilir mi? Olabilir. Yani bölgede belli anlaşmazlıklar olabilir mi? Olabilir. Suriye üzerinde başkalarının hesabı olup karıştırmaya gidebilirler mi? Gidebilirler. Bütün bunların da farkında olmak gerekiyor. Ama güzel olan şu, Suriye halkı kendinden olan bir yönetimi sahiplendi ve umudunu ona bağladı. Bize de bu umudu desteklemek, beslemek düşüyor ve doğru olanı tavsiye etmek düşüyor.

Şara'nın yönettiği nüfusun yarıdan fazlası iç göçtü. Geri dönüşler için yeniden yapılanma faaliyetleri başlamalı. Yol haritasını sordum. Devletin ismi Suriye Arap Cumhuriyeti olacak. Bayrağa bir yıldız daha eklediler. Şu anda arazideki dengeleri ele aldığımızda Ahmed Şara ve ekibi, Suriye Milli Ordusu'nun destek vermesi, askeri güvenliğin sağlaması açısından önemli bir başlangıç. Milyonlarca insan önceki dönemde ağır sıkıntılar çekerken bunları peşinen bu şekilde suçlanmaları doğru değil. Biz bize yapılanları yapmamak için geldik dediler, inşallah bu yolda devam ederler. Zaman ilerledikçe olaylar yapı şekil aldıkça memnuniyetsizliklerin kendini gösterme ihtimali var. Biz bu unvanları bırakalı çok oldu. Eşit ilişki, karşımızdakiler bizim kardeşimiz. Suriye milleti asil bir millet. Bize düşen onlara yardım etmek. Domine etme fikrine karşıyız. Biz bölgede ne Türkiye'nin ne İran'ın domine etmek politikasına razı değiliz. Biz buna karşıyız. Bu çok ilkel bir dış politika tarzı.

İşlem sıralaması yapacağımız zaman aslında ortada şu anda bir numaralı ödev, bir an önce hem halka hizmet edecek hem de uluslararası muhataplığı sağlayacak bir hükümetin kurulması. Şu anda resmi devlet başkanı vasfı yok Ahmet Şara'nın. Hala devrim yapan heyetin başkanı sıfatı taşıyor. Üç tane bakan atadı ama bunlar asıl kalıcı hükümetin atanması gerekiyor. Çünkü uluslararası toplum bir an önce oraya yardım ve teknik iş birliği için bekliyor. Bir muhatap istiyorlar.

Mesela dün kabinedeydik. Cumhurbaşkanımız talimat verdi. Buraya Türkiye olarak yardımların seferber edilmesi, yani Sağlık Bakanı, Enerji Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Ulaştırma Bakanı, herkes karşısında bir muhatap görmek istiyor haklı olarak. Şimdi bir defa hükümetin öncelikle kurulması gerekiyor.

YGP'ye askeri harekat tehdidi

"Biz devlet olarak yıllardır bu konuya yönelik çeşitli çalışmalarımız var. Şimdi farklı senaryolarla yolumuza devam ediyoruz. Şimdi Suriye'deki yeni yönetimin bu sorunu sahiplenmesi ve gerekli adımları atması gerekiyor.

Görüşmeler devam ediyor, bu konuda bir takım adımların atılması gerekiyor. Buna biraz zaman vermek lazım bir müddet. Kabul etmezse ki zamana oynadıkları ortada. Bu insanlar buraya savaşarak geldiler, Şam'daki yönetim savaştan korkan bir yönetim değil.

Biz ultimatomları veya şartları söylerken eğer askeri hareket olmasını istemiyorsanız bizim tarafımızdan ya da Suriye'deki yeni yönetim tarafından bunun şartları bellidir. Bu şartları kimseden saklamadan ortaya koyuyoruz.

Uluslararası başka ülkelerden gelen teröristlerin ülkeyi, Suriye'yi terk etmesi. PKK'lı yönetim kadrosunun ülkeyi terk etmesi. Daha sonraki kadroların silahlarını bırakarak yeni sisteme dahil olmaları gerekiyor. Bu kansız, problemsiz bir geçiş.

Buna mukabil, PKK'lı olmayan aziz Suriyeli Kürtlerin canlarına halel gelmeden normal hayata katılmaları ve yaşamaları gerekiyor.


Gereği yapılacak, gereği askeri harekattır. Şam onlarla konuşuyor. Bir defa söyledi, bir defa daha söyleyecek, bir daha söyleyecek.

Çünkü kategorik düşmanlık yok burada. Başkasının toprağını işgal etmişsin, petrole çökmüşsün, 80 tane milletle aynı yatağa giriyorsun orada.

Bu maskaralığa artık bir son verilmesi gerekiyor. Benim için tehditsin, Suriye için tehditsin, Irak için tehditsin. En önemlisi Kürtler için tehditsin."

Kaynak:cnn türk

Öne Çıkanlar