Ekonomist Serkan Özcan gri liste kararını değerlendirdi: Türkiye yanlış politikaların cezasını çekti, faturayı millet ödedi

Ekonomist Serkan Özcan gri liste kararını değerlendirdi: Türkiye yanlış politikaların cezasını çekti, faturayı millet ödedi
Türkiye'nin 3 yılın ardından gri listeden çıkarılmasını değerlendiren Ekonomist Serkan Özcan, "Biz gri listeye düşecek kadar kötü ekonomi politikalarını ortaya koyan siyasetçi ve bürokrat tayfasından hesap sorabildik mi?” ifadelerini kullandı.

Leyla Aydoğan

Türkiye 2021'de girdiği gri listeden tam 3 yıl sonra çıkarıldı. 2019 yılında FATF’ın uyarılarına rağmen önlem alınmaması Türkiye’ye 3 senede çok şey kaybettirdi.

Gri liste, terörizmin finansmanına karşı yeterli güvenceye sahip olmayan, kara para aklama ve yayılma olan ülkelerin bulunduğu liste. FATF’a üye olduğumuz için kararlarını uygulama zorunluluğu bulunuyor. Ancak tüm bu yaşanan olumsuz gelişmeler sonucu kararları uygulamadığımız için yabancı sermayenin gitmesine neden olan kaçınılmaz son olan gri listeye alındık.

Suç örgütlerinin ülkeye çöreklenmesi, kara para aklama vakalarının artması, dünyaca ünlü suç örgütü liderlerinin ülkeye yerleşmesi ve pek çok buna benzer olay son 3 yıla damgasını vurdu. Tüm bunların olduğu dönemde de ülkeyi yöneten AKP’ydi. Dönemin Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu idi.

Nebati döneminde Dolar kuru 12,96'dan 20,8'e yükselirken, Bakan Soylu döneminde de suç örgütleri ülkede cirit atmaya başlamıştı.

Ekonomist Serkan Özcan, Türkiye’nin gri listeden çıkarılmasını değerlendirdi.

serkan-ozcn.jpg

Özcan, Türkiye’nin tasarruf açığı olan bir ülke olduğunu, kendi tasarruflarıyla istediği düzeyde bir büyüme sağlama şansı olmadığını bu nedenle de Türkiye’nin sahip olduğu ekonomik yapısının sürekli uluslararası sermayeye ihtiyaç duyduğunu vurguladı.

Özcan, Türkiye’ye uluslararası sermaye gelmediği takdirde tasarruflarıyla istediği ve milleti memnun edecek kadar büyüyebilecek bir potansiyele sahip olabilecek duruma sahip olmadığını ifade etti.
Uluslararası sermayeye ihtiyaç duymanın döviz ihtiyacının çok yüksek olması anlamına geldiğini belirten

Özcan, “Saçma sapan kara cahil ekonomi politikaları uygulayıp bütün uluslararası yatırımcıları şüpheli duruma getirdiğinizde bir anda döviz yokluğu yaşamaya başlıyorsunuz. Döviz yokluğu yaşadığınızda da yapılacak şey yeniden rasyonelleşmek ve normalleşmek iken dönüyorsunuz daha farklı yöntemler bulmaya başlıyorsunuz. Örneğin ‘vergi barışı’, ‘varlık barışları’ yapıyorsunuz. Bunu yaptığınız zamanda da ülkeye normal şartlarda hiç girmeyecek olan kaynağı belli olmayan paraların girişi başlıyor. Türkiye bunları son 3-4 senede yaşadığı için FATF tarafından gri listeye alındı.”

Özcan, Türkiye’nin gri listeden çıkarılmasının son derece hayırlı bir durum ve orta ve uzun vadede olumlu etkileri olacağını belirterek Suriye, Tanzanya, Sudan, Yemen gibi ülkelerin olduğu listede bulunmuyor olmanın yeniden rasyonelleşme ve normalleşme emaresi göstermek ve uluslararası sermayenin yönünü yeniden Türkiye’ye çevirmesi demek olduğunu ifade etti.

Özcan, “Emeği geçenlere tebrik etmek lazım. Ama şu soruyu da unutmadan sürekli sormak lazım: Biz gri listeye düşecek kadar kötü ekonomi politikalarını ortaya koyan siyasetçi ve bürokrat tayfasından hesap sorabildik mi?” ifadeleriyle ülkenin gri listeye girmesine neden olanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.

Özcan değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Uluslararası sermayenin gri liste gibi limit ve kısıtlar nedeniyle Türkiye’ye giremiyor olmasının büyüme üzerinde büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Büyüme üzerinde etkisi olmak demek fakirleşmek, yoksullaşmak, gelir dağılımının bozulması, yatırımın, üretimin ve istihdamın olmaması demek. Türkiye bu yanlış politikalar nedeniyle büyük kayıplar yaşadı.

Tartışmasız bir biçimde bunun bir faturası var ve kesilmesi lazım ama bugün itibariyle AK Parti’nin yürütmüş olduğu siyaset bize tarihin söylediği şey bu hesabı sormaya uygun bir siyasi hareket görüntüsü vermiyor AK Parti. “

Yabancı yatırımcının ülkeye giriş yapmasının doların gidişatını belirleyecek olan temel şey olmadığını belirten Özcan, doların gidişatını belirleyen temel durumun Türkiye’de para politikasının nasıl yönetildiği ve Merkez Bankası’nın bağımsız karar alıp alamadığı olduğunu söyledi.

Süleyman Soylu ile Ali Yerlikaya dönemlerini kıyaslamak istemediğini belirten Özcan, Türkiye’nin yanlış politikaların cezasını çektiğini ve burada tek mağdurun millet olduğunu vurguladı.

Kaynak:Leyla Aydoğan

Öne Çıkanlar