Alaattin Aktaş'tan faiz uyarısı: Dövizin arkasından "Bir yanlışlık yaptık ama nerede” diye bakar kalırız
Ekonomim gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, Merkez Bankası'nın 22 Haziran'da alacağı kararı değerlendirdiği yazısında dikkatleri cuma günü Mehmet Şimşek ve Bankacılar arasında gerçekleştirilecek toplantıya çekti.
Aktaş, bankaların ellerinde ucuz devlet kağıtları olduğunu hatırlatarak şöyle dedi:
"Bankacılar doğal olarak ellerindeki o sevimsiz kağıtların geri alınmasını isteyecek. O kağıtlar alınsın, nakde kavuşsunlar ve o nakdi kullanabilsinler.
“Bu yapılırsa faiz ne kadar artarsa artsın!”
Söylenecek olan özetle bu.
Peki acaba o kağıtların tümü alınabilecek mi ya da ne kadarı alındığında bankalar faizdeki artıştan olumsuz etkilenmeyecek?
Bu soruya cuma günü hemen yanıt bulunması pek beklenmiyor elbette. Ama bankacıların talepleri not edilecek ve sonrasında dar kapsamlı toplantılarda ne yapılacağına iyi kötü karar verilecek.
Dolayısıyla 22 Haziran’daki PPK toplantısı tabii ki önemli. Ama cuma günü bankacılarla yapılacak toplantı PPK’da alınacak kararda belirleyici olacak.
Merkez Bankası’nın göstermelik sayılabilecek bir artışa gitmesi maça yenik başlaması demek olur, hatta bu öyle 1-0, 2-0 bile değildir. Göstermelik bir oran farklı yenik başlamak anlamına gelir.
Dolayısıyla yüzde 15’in altında kalacak bir artış göstermelik olarak nitelenecektir. Hatta bu çıtayı yüzde 20’ye kadar bile çıkarmak mümkündür.
Yüzde 20 dolayındaki bir oran Merkez Bankası’nın ağırlığını hissettirdiği şeklinde yorumlanır.
Yüzde 25 ve daha yukarıda bir oran ise Merkez Bankası’nın masaya yumruğunu vurmasıdır.
Ama yine dönüp aynı konuya vurgu yapmak durumundayım, böyle bir orana çıkılmasının olmazsa olmaz koşulu bankaların, ellerindeki o sevimsiz, o zehirli kağıtlardan ne ölçüde kurtarılacaklarına bağlıdır.
“Biz o kadar kağıdı alamayız, onun için tamam faizi de ılımlı bir düzeye çıkarmakla yetiniriz, örneğin yüzde 13-14 ya da 15 yaparız” denilirse ya da denilmek zorunda kalınırsa işte o zaman yandı gülüm keten helva!
Öyle bir durumda dövizin arkasından "Bir yanlışlık yaptık ama nerede” diye bakar kalırız..."