Prof. Dr. Kantarcı'dan "Akbelen" uyarısı: Madencilik faaliyeti Bodrum'u susuz bırakır
Prof. Dr. Doğan Kantarcı, Akbelen Ormanı'nda yürütülecek madencilik faaliyetinin Bodrum’u susuz bırakacağı uyarısında bulunarak "Eğer o ağaçlar kesildikten sonra onların kök sisteminin yayılmış olduğu toprak ve çatlaklı kireç taşı kaldırılır da altında kömüre ulaşılmaya çalışırsa, işte o zaman Bodrum'un suyu kesilir...Bodrum, buradaki Çamköy kuyularından gelen suya ve buradan gelen yer altı suyuna muhtaç. Bodrum susuz kalır" dedi.
Eski İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğan Kantarcı, Muğla'nın Milas ilçesinde YK Enerji'nin maden sahasını genişletmek için Akbelen Ormanı’nda yaptığı ağaç kesimiyle ilgili değerlendirmede bulundu. Kantarcı, ormanın olduğu yerde toprağın iki tabakalı olduğunu belirterek, madencilik faaliyeti için iki tabakanın da parçalanıp kömüre ulaşıldığını ve bu yapılırken de yer altı sularına zarar verildiğini ifade etti. Kantarcı, şunları söyledi:
"Bugün ormanın ve zeytinliklerin yetiştiği, toprağın oluştuğu mezozoik yaşlı, sert kireç taşları. Bunlara Fransızca kalker diyorlar. Çatlaklı yapıya sahip, karstik yapı denilen çatlaklı yapıya sahip. Bu toprakların üstüne yağan yağış, çatlak sisteminden aşağıya geçerek yer altı suyuna ulaşıyor ve yer altı suyunu oluşturuyor. Yer altı suyunu oluşturduktan sonra bunun daha derine gitmesini engelleyen, altta ikinci bir kireç taşı tabakası var ve bu kireç taşı tabakası killi. Üstekinden farklı bir kireç taşı. Bu kirli kil, su alıp şiştiği için su geçirmez bir taban oluşturuyor. Yer altı suyu işte bu tabanın üstünde toplanarak, kaynakları besliyor, dereleri besliyor, yer altı sularını besliyor. Dolayısıyla kireç taşlarının altında ise kömür var.
Kömüre ulaşmak için bu iki kireç taşını ortadan kaldırdığınızda, bölgeyi besleyen bütün su kaynaklarını yok ediyorsunuz. Sadece ormanı, zeytinlikleri yok etmek değil. Bölgeyi besleyen su kaynaklarını yok ediyorsunuz. Su kaynaklarını yok ettiğiniz vakit, bölgede yaşamayı, insanların, köylülerin yerleşim alanlarının varlığının devamını yok ediyorsunuz. Buradaki yer altı suyu kaynaklarından Bodrum besleniyor. Bodrum'da insanlar geldi ve yerleşti. Bodrum önemli bir turizm merkezi haline geldi. Para kazanılıyor. Su olmazsa nereden kazanacaksınız. Deniz suyunu mu arıtacaksınız?"
"Kandilli, deprem olarak algılıyor"
Kantarcı, maden için yapılan patlatmaların Kandilli Rasathanesi'nde deprem olarak algılandığını belirterek, "İkizköy'deki patlatmanın İstanbul'daki Kandilli'de deprem kayıt merkezinde kaydediliyor, fark ediliyor. Bu patlatma oraya gittiğine göre çevresinde ne yapıyor? Çevresinde binlerce yıldır oluşmuş olan sert kireç taşlarındaki çatlak sistemini yok ediyor. Geniş çatlakların birbirine yaklaşmasını, dar çatlakları başka türlü hale getiriyor. Dolayısıyla yer altı suyunun sızıntı ve oluşum kanallarını yok ediyor" dedi.
"Bodrum susuz kalır"
Kantarcı, ağaçlar kesildikten sonra bölgede başlanacak madencilik faaliyetinin patlatmalar sonucu yer altı sularını yok etmesiyle Bodrum'un su kaynaklarının da ortadan kalkacağını kaydederek, bilgileri verdi:
"Bodrum'un suyu o ağaçların kesilmesiyle başlamaz ama eğer o ağaçlar kesildikten sonra onların kök sisteminin yayılmış olduğu toprak ve bahsettiğim çatlaklı kireç taşı kaldırılır da altında kömüre ulaşılmaya çalışırsa, işte o zaman Bodrum'un suyu kesilir. Kaç gündür ağaçları kesiyorlar, iyi yapmıyorlar. Ağaçların kesim zamanı gelmiş değil. Gelseydi, Orman İşletmesi girer keserdi. Korunması gerekiyor. Mesele sadece orman ağaçları değil. Zeytinlikler de var orada. Bodrum zaten susuz. Bodrum'un susuzluğunu gidermek için Bodrum'a Kayalıdere Barajı'nı yapmaya kalktılar, yanlış yer seçimiydi. Mahkeme bunu iptal etti. Dolayısıyla Bodrum, buradaki Çamköy kuyularından gelen suya ve buradan gelen yer altı suyuna muhtaç. Bodrum susuz kalır. Dolayısıyla Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras Bey’in ayağa kalkıp, oraya gidip de bu işe müdahale etmeye kalkışması gayet normal. Bu işi de gayet iyi biliyor Ahmet Bey. Dolayısıyla Bodrum yaşanmaz hale gelir. Durup dururken yazın ortasında, bu sıcakta bu işe girişmenin ne anlamı var? Acaba bunlara ne oldu, güneş mi çarptı bunları diye düşünüyorum." (ANKA)