Mutlu Hesapçı
YAZMAK BİR YAŞAM BİÇİMİ!
Bir dert edinip onu hikayeye dönüştürerek peşinden gitmek ne kadar özel bir yolculuk. Bu hikayeyi görsel bir dünyanın içinde anlatmayı seçerek senaryolar yazmak ve filme dönüşen o hikayenin artık herkesin filmi olması ise bu yolculukta yazanın ve seyircinin karşısına çıkan en güzel hediye olsa gerek.
İzlediğimiz projelerde onun imzasını fark ettiğimiz ve kalemini çok sevdiğimiz bir isim kendisi. Hayatını yazmak üzerine kuran ve yaşam biçimi haline getiren özel bir isim o. Levent Kazak herkesin farklı bir yerde tuttuğu ve yazdığı her projeyi sevdiği, merakla beklediği hatta son yıllarda ‘ne zaman yazacak’ diyerek takip ettiği biri. Uzun zaman oldu kendisini görmeyeli ve projesini izlemeyeli. O kendi dünyasında yazmaya elbette devam ediyor ‘herkesin bir hikayesi vardır anlatmak istediği’ diyerek yazan herkese oluşturdukları bir platform ile kapılarını açıyor. Yazan herkesin artık profesyonel bir mecrası var: Senaryo Stüdyosu. Bir üretim, gelişim ve paylaşım platformu Senaryo Stüdyosu. Alanında uzman isimlerin rehberliğinde sektöre özgün projeler, yaratıcı kalemler kazandırmayı hedefliyor. Platform, güçlü kalemleri, konusunda uzman isimleri, yapımcı ve yayıncıları birlikte üretmek için aynı çatı altında toplanmaya davet ediyor. Levent Kazak ile Senaryo Stüdyosu’nu, yazmak eylemini ve projelerini konuştuk. Yazan biri olarak yazmak hiç bu kadar anlamlı olmamıştı duygusunda kaldım sonrasında Levent Kazak imzalı filmleri tekrar izledim üstüne de Zeki Müren dinledim. Röportajı okuyunca anlayacaksınız. Herkese iyi pazarlar dileriz.
Senaryo Stüdyosu fikri nasıl oluştu ve ne kadar zamandır hayalini kurduğunuz bir oluşumdu?
Senaryo Stüdyosu 2004'de Barış Pirhasan, Aylin Doğan, Gül Dirican ile kurduğumuz bir okuldu ve 2007'ye kadar açık kaldı. Öğrenci değil hikaye aldık, o hikayeleri yazarları ile birlikte geliştirdik. Yani eğitim kurumundan ziyade bir proje geliştirme merkezi gibi çalıştı. O yazarların çoğu şu anda piyasada senaryo yazarı olarak çalışıyor. Sırrı Süreyya mesela Senaryo Stüdyosu'nda başladı yazmaya, ‘Beynelmilel'i yazdı. Üç yıllık süreçte ‘Beynelmilel, Adem'in Trenleri’ gibi filmler, onlarca dizi çıktı stüdyodan. O dönemde katılımcılarımızın yüzde doksanı şu anda senarist ve yazarak hayatına devam ediyor. 2007 yılında kendi işlerimize vakit ayıramıyoruz diye kapatmak zorunda kaldık. Şimdi 15 sene sonrasında tekrar açıyoruz. Tabii oldukça genişletilmiş bir halde.
Meraklısı Senaryo Stüdyosu’nu çok sevdi
Senaryo Stüdyosu artık kuruldu hissettiğiniz duygu ve heyecanı paylaşır mısınız?
İlk aşama sitenin yazılım süreci idi, hiç bilmediğimiz bir alan. Dolayısıyla yönetimi güç, oldukça da zahmetli bir süreç oldu bizim için. Şimdi ikinci aşamadayız tanıtım. Ayıracak büyük bütçeleriniz yoksa zor yürüyor. Neyse ki meraklısı çok sevdi siteyi, yardımcı oluyorlar bize. Üçüncü aşama da dersler başlayınca. Bu üçü de bitsin öyle rahatlayacağız. Duygusal cümle kuramıyorum yapmak istediğim projeleri henüz başlatamadım şu anda sadece bir platformu açtık.
Senaryo Stüdyosu her türlü proje için geliştirme platformu, bir fikir ajansı
Senaryo Stüdyosu nedir?
Senaryo Stüdyosu sadece bir okul değil, aynı zamanda, senaryo, oyun veya roman, kısaca kurgusal her türlü proje için yararlanabilecek bir geliştirme platformu, bir fikir ajansı.
Atölyeler ücretsiz olup geliştirilen işlerin hepsine yapımcılar, tv'ler vs. girdiğinde misyonumuz tamamlanır
Senaryo Stüdyosu projesinin vizyonu ve misyonu nedir?
Bütün atölyelerin turuncu olması. Şöyle izah edeyim, Senaryo Stüdyosu'nda Turuncu sponsorlu ve ücretsiz atölyelerin rengi. Eğer yapımcıların, yayıncıların, tv kanallarının ve platformların ihtiyaçları olan içerikler yapacakları yatırım çok önemli. Şu anda Gain'in üç atölyesi var, 14 belgesel hazırlanacak ve bir "sitcom" yazılacak. Cem Aydın siteyi görünce Gain olarak sizi nasıl destekleyebiliriz dedi, hazırlık aşamasındayken gerçekleşen bu konuşma bize öyle bir moral verdi ki. Storytel de öyle bir Storytel atölyemiz var, sesli kitap yazılacak. Tüm atölyeler ücretsiz olup geliştirilen işlerin hepsine yapımcılar, tv'ler vs. girdiğinde misyonumuz tamamlanır. Podcast’a çok önem veriyorum. Podcast çok büyüyecek bir alan. Bir şeyi dinlerken özgürce hareket edebiliyorsun.
Üretmek ve üretilene şahit olmak çok önemli
Senaryo Stüdyosu ile hedefledikleriniz neler ve nasıl bir dünya kurmak istiyorsunuz?
Üreten bir dünya kurmak istiyoruz. Herkesin hayatı farklı tabii, benim için üretmek ve üretilene şahit olmak çok önemli.
Alanlarında en iyi isimler Senaryo Stüdyosu’nda
Oluşum içinde alanlarında uzman çok değerli isimler var, bu kadar büyük ve tecrübeli bir ekibi nasıl topladınız?
Projeyi anlatarak. Siz olsaydınız katılmaz mıydınız?
O yetenekleri hayata sokmamız gerekiyor
Şu an yeni açıldınız ilgi nasıl?
Şu anda inanılmaz bir talep var. Senaryo okullarının, iyi atölyelerin hepsi İstanbul’da mesela Van’da yaşıyor çok güzel bir hikayesi var ve atölyeye gitmek istiyor gidemiyor, Londra’da yaşıyor istediği bir atölye bulmak istiyor. Ben biliyorum İzmir’de bir kız defterleri var sayfa sayfa yazmış, senaryosu var hayata geçirmek istiyor. O yetenekleri hayata sokmamız gerekiyor. Dolayısıyla dünyanın her yerinde Türkçe bilen, hikayeleri olan, yazı yazmak isteyen insanlar var. Bunları bir araya getirebileceğimiz bir şey yapıyoruz.
Hayal kurup para kazanıyorsunuz daha ne
Yazmak bir yetenek mi, disiplin işi mi yoksa deli işi mi?
Yaşam biçimi. Kendi kendinin patronu olmak, yazmak kadar sonsuz özgürlüğe sahip bir alanda yaşamaktan daha güzel ne olabilir. Hayal kurup para kazanıyorsunuz daha ne? Yetenek değil ama hayalbaz olmak diyelim, tabii disiplin de tuzu biberi.
Yazmasaydım beleşe hayal kurardım, aylak olurdum herhalde
Siz nasıl yazar oldunuz, Sait Faik ‘yazmasam deli olacaktım’ der siz yazmasaydınız ne olurdunuz?
Oyunculuktan geçiş yaptım ben. Oynamak istediğim şeyleri yazdım önce. Sonra oyunculuktan soğudum. Yazmasaydım beleşe hayal kurardım, aylak olurdum herhalde.
Ben başka bir şeyden para kazanmadım
Yazarak para kazanılabiliyor mu peki?
Ben başka bir şeyden para kazanmadım. Ben dibe çok vurduğum, parasız kaldığım anlar oldu ama çok da para kazandığım anlar oldu. Türkiye’de telif hakları ödenmiyor bir kere. Dönem filmlerim var onların hiçbirinden para almıyoruz çünkü eski anlaşmalar, meslek birlikleri üzerinden mahkemeleri devam ediyor. Ama yazarak para kazanılıyor yazarak daha fazla para kazanılacak. Çünkü içerikler bitiyor. Netflix, Amazon gibi büyük şirketler pandemi döneminde 4-5 yıllık stoklarını bitirdiler. İçerik yok, insanlar gittikçe daha fazla tüketiyorlar.
Şimdi Zeki Müren’i yazıyorum
Şimdi siz ne yazıyorsunuz?
Ben şimdi Zeki Müren’i yazıyorum araya pandemi girdi, Zeki Müren ve pandemi bir birine hiç yakışmayan iki şey, eklektik, yan yana olmuyorlar. Çünkü yazarken çok eğlenmen ve keyif almak gerekiyor. Biraz durdum şimdi yeniden hızlanacağım. Bu projeden sonra uzun süre senaryo yazmayı düşünmüyorum, düz metin yazacağım artık.
Ben yazarken çok eğleniyorum
Senaryolarınızın bu kadar çok sevilmesini neye bağlıyorsunuz?
Bilmiyorum ki sanki bu başkasına sorulması gereken bir soru. Bir şey söyleyebilirim; ben yazarken çok eğleniyorum. Yazdığım hiçbir şeye bu komedi, dram, aksiyon diyemezsin hayata da diyemezsin. Çünkü çok komik derken çok acı bir şey de olur hayatta. Hayatın türü olmadığı gibi sinemanın, tiyatronun da olmaması gerek.
Hikayenin kokusunu alıyorsun
Yazdığımızın bir şeyin değerli olduğunu nasıl anlarız?
Yazılan şey ile kurulan ilişki, yazanın yazdığı şey ile kurduğu ilişkinin kokusunu alıyorsun hemen. Onun kokusu var. Hikaye çok içten gelen bir şey ve onu hissediyorsun hemen onun kokusunu alıyorsun. Yapacağım tek şey onun yanında olmak ve destek vermek. Bu işlerde yol göstermek de olmaz bunun doğrusu yok çünkü sadece önünü açmak çok önemli. Bunun doğrusu yazanın hissettiği şeyi çıkartmasını, akıtmasını sağlamak.
Bir derdin var mı en önemli şey o
Sizi, senaryosunu yazmaya karar verdiren şey bir şeyin senaryosunu yazdıran duygu ne?
Onun içinde dertleniyorsun o işi anlatmaya. Bir derdin var mı en önemli şey o. Yazarı,
bir şeyin motive etmesi lazım. Bir kere teknik denilen şey üç saatte öğretilir ama bunu gerçekleştirmesi için bilgiye ihtiyaç var öncelikle. Hangi alandaysan o alanı çok iyi bilmen gerekiyor. Yani bu sadece tarih bilgisini bilmek gibi değil, gece hayatını yazan biriysen gerçekten bilmen lazım gece hayatındaki hayatı en ince detaylarıyla üstelik.
Hayatta içinde mizah olmayan hiçbir şey yok
İçinden mizah olmayan bir türün içinde görebilecek miyiz sizi?
İçinde mizah olmayan bir şey yaşıyor musun hayatta? İnan sana özel bir şey değil, hayatta içinde mizah olmayan hiçbir şey yok. Zaten onu içinden ayıklayıp içinde bütün duyguları bir araya toplayıp o bir dram herkes ağlasın, sürekli ağlatalım dediğin zaman o zaman doğallığını kaybediyor her şey. Eskisi gibi hayatın her duygusunu içinde barındıran, mizahı güçlü filmler kaldı mı?