Mutlu Hesapçı
ÜNLÜLERİN RESSAM KUAFÖRÜ ERTAN ALTUN
Güzellik algısını kalp ve iyi insan olmakla bütünleştirerek sanatını icra eden bir adam o. Hırsları hiç yok ona gelen herkes ünlü ama o ünlüler ünlü haliyle orda değil çok garip. Sanat camiasının ve popüler kültürün bütün isimleri ona gidiyor ama o algının onun mekanında karşılığı yok. Herkes kimliklerinin dışında terapi olmak için gelmişiz gibi en ünsüz olan benim içlerinde düşünün. Ama güzelleşmek zaten bir terapi o ayrı ve bunu en iyi yapan kişi o. Kuaförlük mesleğini sanata dönüştüren bir adam ile bugün sizi tanıştırmak istiyorum. Altı üstü saç dediğimiz durumun ötesinde bir şey var onun ellerinde. Çünkü sizin saçınıza dokunurken müzik dinliyorsunuz, avakoda simit yerken karşınızda aynada kendinizle güzelleşirken ve yüzleşirken onun ressam kimliği ile yaptığı resmin sorgulayıcı tablosu da size eşlik ediyor. Kötü insan ona gittiğinde beni güzelleştir diyemez eminim çünkü onun aradığı; kişinin hikayesini tamamlayan ve onun sihirli dokunuşuyla bütünleşen bir algı bunu biliyorum. Mesleğe ilk başladığım yıllardan beri 20 yıldır tanıyorum kendisini ve ben buyum demediği için o buymuş diyerek yıllar sonra tekrar buldum “çok kötüyüm pandemi beni çok etkiledi beni güzelleştir.” Saç güzelliği ile birlikte ruh güzelliğini de beraberinde yaşadım ve iyi ki ona gittim. Zaten o kimseyi bulmuyor herkes onu buluyor ve kapısı bu duygularda olanlara açık sadece. Burada mevzu saçımı kes boya değil ötesi bir durum yani. O bizim Ertan Altun dediğimiz devamında etiketlendirme getirmediğimiz kişi. Ertan Altun kuaför desem öyle, ressam desem öyle ama daha ötesinde o sadece kendisi başarısı da burada bence. O herkes için aynı ve sadece kendisi. Röportajın başlığını Hakan Bilgin’den çaldım ona da selam olsun. Başlık telifini kahve ile hallederiz. Herkese stressiz güzel zamanlar dileriz.
Sen kimsin herkes için Ertan Altun’sun ama sen nasıl tanımlıyorsun kendini?
Açıkçası kim olduğumu bilmiyorum ama ben hikaye avcısıyım diyebilirim. İnsanın hikayesi üzerinden işimi şekillendirerek hayatımı yaşıyorum ve para kazanıyorum.
Kuaförlük tesadüfen oldu
◼ Neden kuaför olmayı tercih ettin, hayat mı seni buraya getirdi?
Hayat beni itti, öyle olmak zorunda oldu aslında bir fikrim de yoktu çok tesadüf oldu.
Saçı kestiğim saç sayısı kadar tecrübeyle kesiyorum
◼ Peki yetenekli olduğunu nasıl anladın?
Yetenekli değilim çok yetenek gerektiren bir iş değil bence bu iş. Biraz pratik, matematik, bilgi, içerik, tekrar hepsinden biraz yeterli. Bu işte sadece deneyimleme çok önemli. Aslında ben bir saçı keserken o saçı kesmiyorum o güne kadar kestiğim saç sayısı kadar o bilgiyle kesiyorum. O yüzden pratik çok önemli. Çok soru soruyorum, araştırıyorum ve çok çalışmaya devam ediyorum.
Askerde Semra Özal’ın saçını bile taramaya gönderdiler
◼ Ben başardım duygusu ne zaman geldi?
Askerdeyken geldi. 20 yaşında Anıttepe’de Jandarma Genel Komutanlığı’nda askerlik yapıyordum burası lojmandı yaklaşık 20 tane kuaför vardı ve ben de İstanbul’dan bir kuaför geldi diyerek karşılandım. Bir ayın sonunda günde 50 saç kesiyorum ayda 100 tane kadın randevu almış oluyordu. Burada 1,5 yıl kuaförlük yaptım Semra Özal’ın bile saçını taramaya gönderdiler o dönem tüm rütbelere kuaförlük hizmeti verdim. Askerlik bittikten sonra komutan tezkeremi hemen vermek istemedi. “Sen benim eşimin saçını yapıyorsun ayrıca bütün Ankara seni konuşuyor, Çankaya’da sana kuaför salonu açmak istiyorum” dedi. İstanbul’a gideyim düşüneceğim komutanım diyerek askerden döndüm ama oraya geri dönmedim. Ankara’da bireysel tarihimin ruh haliyle oradaki ruh halim iyi hissettirmişti. Hala o dönemden kalan müşterilerim bana gelmeye devam ediyorlar.
Kuaför mekanımı bir cafe buluşma noktası duygusunda yaptım
◼ Görsel olarak insanları güzelleştiriyorsun kuaför olarak seni ayıran nedir, sana neden geliyorlar?
Benim orası bir yaşam alanım duygum var her şeyde, yediğimiz içtiklerimizden dinlediğimiz müziğe kadar kendimi orada olabildiğim kadar ortaya koyuyor ve iyi hissediyorum, gelenler de sadece saç için gelmiyorlar öyle gelsinler de istemiyorum. Mekanıma gelen arkadaşlarım, misafirlerim, danışmanlık isteyenler her anlamda kendilerini iyi hissettikleri için bana geliyorlar. Kuaför mekanımı bir cafe buluşma noktası gibi yaptım. Bazı şeyler kendiliğinden gelişti, kendi yaptığım resimlerim ile duvarlarda bir derinlik kattım. Kendim olmaya çalışıyorum ne kadar kendim olursam o kadar iyi oluyor. Burada aldığınız işlem saç hizmeti veya benim yaptığım bir tasarım, resim ve heykelin de bir bedeli var elbette. Sonuçta insanlar bana güveniyorlar ve ben güveni yıllara yayarak sağladım. Bu işi severek yapıyorum, bu işle çok ilgilendim. 20 yıl önce Londra’da masterclass seminere katıldım daha sonra başka yurt dışında farklı deneyimler kazandım. Çok zaman harcadım kuaförlük için önce çevremdeki insanları taklit etmeye başladım sonra araştırmaya başladım. Ondan sonra da yurt dışındaki en iyi kuaförleri ve kuaförlüğün ne olduğunu, mesleğin tarihçesini ve dünyadaki mevcut olan kuaförlerin durumlarını, içeriklerini, mutfaklarını, kurdukları matematikleri her şeyini araştırdım. Kimyasal olarak kuaförlük dediğimiz zaman sadece saç kesme, boyama olarak görmeyelim bir sürü kimyasallar yan ürünleri var, sürekli bir şeyler çıkıyor. Kesme ve boyama kısmında artık bir yere geldikten sonra şimdi ne olacak demeye başladım. Bir Uzakdoğu seyahatimde bitkisel ve organik olan tatilimden yola çıkarak saçın biyolojisini irdelemeye başladım. Saç dediğimiz şey bitkiden çok farklı bir şey değil bildiğiniz bir bitki. Dolayısıyla bu bilgiler eşliğinde çalıştığım insanları hep deneyimledim, onlara sorduğum sorular oldu burcunuz nedir bir sorudur benim için çünkü karşıdaki insanı yakalamam lazım ne hissettiğini, duygusunu, mesleğini, bir takım şeyleri bilmem lazım çünkü saçının duygusunu ritmini, formunu, şeklini ben görüyorum ama o görmüyor. Ben bunlara odaklandım mesela bir boya yapıyorum ve o boyayı herkese yapıyorum ama herkeste başka sonuçlar veriyor ben bunları araştırınca da işe kan grubu giriyor ve kan grubu saçı etkiliyor.
Kan gruplarına göre saçlar
◼ Kan grupları saçımızı nasıl etkiliyor ilginç bir tespit ilk kez duyuyorum.
Kan grubuna göre saç kesme, boyama dünyada böyle bir bilim dalı yok, bu benim kendi kendime deneyimlediğim bir şey. Mesela 0 kan grubuna ait olanların ki özellikle kadınların saçı çok yavaş yağlanır, zor kirlenir. A grubunun saçları ise çabuk yağlanır. İşin kimyasal kısmı ile ilgili araştırma yaptım son 5 yıldır bunlarla ilgileniyorum. AB grubuysa doku olarak çift karakterlidir, bu grup dalgalı düz olarak çift karmalı saça sahiptir.
Dünya çapında bir kuaförümüz ve markamız yok
◼ Aslında senin ön plana çıkartmaya çalıştığın önemli bir durum da var kuaförlük mesleğinin ne kadar özel bir şey olduğunu söylüyorsun ve değerinin bilinmesi gerektiğinin altını çiziyorsun.
Türkiye’deki berber kuaför hikayesi sosyolojik bir hikaye uzun süredir bunun üzerine düşünüyorum. Biraz bu işi yapan insanlar da bu algıya izin veriyorlar. Her şeye müşteri ve para olarak bakıldığı için tabii hayat şartlarının geldiği nokta ile de ilgili bu durum. Türkiye’de kuaförlük yapan insanlar yetenekli insanlar fakat bunu bir seviye daha ileriye yükseltmek gerekiyor. Dünya çapında bir kuaför markamız yok ve bu durum beni çok rahatsız ediyor. Her sektörde olduğu gibi bizim sektörde de dünya çapında bir kuaförümüz olmalı. İleride böyle bir şeyin olacağına inanıyorum ama çok geç kalınmış bir şey. Bunun altında sosyolojik konular var eğitim ve kültür seviyesi, mesleği kimin yaptığı gibi bir sürü durum açmaz çıkıyor. Bu işin içinde matematik, çok ciddi geometri, bir sürü denklem var.
Her buluşma güzel bir hikayenin başlangıcı oluyor benim için
◼ Sanat camiasıyla yakından çalışıyorsun dizi, sinema, reklam projeleri çalışmalarından bahsedebilir misin?
Türkiye’de sektördeki bütün yapımcılarla çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Sektörle uzun yıllardır birbirimizi iyi tanıyoruz, güveniyoruz ve güzel çalışmalar çıkıyor. Proje dizi ise ana karakterler üzerinden çalışıyoruz ya da dizilerin tamamının imajını yapıyorum. Çalışma senaryoyu okuyarak başlıyor oyuncular, yönetmen, kostüm, makyaj bütün ekiple bir araya gelip duyguları anlatıyorlar ve karakterleri konuşuyoruz. O kişiyi karaktere nasıl uyumlarız şeklinde hazırlıyoruz. Bu proje bazlı çalışmaların dışında bazı oyuncu ve müzisyenler ile kişisel bir işbirliğimiz aslında dostluğum, arkadaşlığım var. Onlarla uzun yıllardır çalışıyorum aslında birlikte büyümüş oluyoruz dolayısıyla da iş olarak birbirimizin hep yanındayız. Dışarıdan şirketlerde çalışan insanlar ayrıca yeni eklenen farklı meslek ve yaşlardan insanlar da var ve her buluşma güzel bir hikayenin başlangıcı oluyor benim için.
Dizilerde tablolarım yer aldı
◼ Resim çalışmaların nasıl başladı öyle ki tabloların ilgi gördü ve satışı oldu.
Bu da çok tesadüf oldu yaklaşık 30 yıldır resim yapıyorum ve resim yapmayı çok seviyorum. Aslında mutsuz olduğumda, üzüldüğümde, kendimi kötü hissettiğimde resim yaptığımı zamanla gördüm. Bu zamanlarda çok ürettim. Türkiye’de ve Yunanistan’da sergim oldu ayrıca New York ve Londra’da da olacaktı araya pandemi girdi. Resimler ilgi çekince kendime bir güven geldi ve satın alınmaya da başlayınca bu işi daha çok ciddiye almaya başladım. Dolayısıyla fazla üretmeye başladım mesela dizi çalışması içindeyken sanat yönetmeni arkadaşlarım bazı dizilerde İstanbullu Gelin bu projelerin içinde önemlidir tablolarım yer aldı ve bu beni çok mutlu etti. Resmi kendim için yapıyordum ancak reaksiyon alması beni farklı bir boyuta taşıdı diyebilirim. Saç kesme-boyama saatim ile resim yapma saatimi böylece artık ikiye böldüm. Eskiden resim yaptığımı saklardım öyle ki çekinirdim söylemeye paylaştıkça ve zamanla o duygudan da kurtuldum.