Abdullah Biricik
Tünelin ucundaki arayış
Süper Ligin en iyi performans sergileyen ve şampiyonluk mücadelesini geçen haftaya kadar taşıyan iki takımı, ligin son maçında karşı karşıya geldi. Galatasaray ve Fenerbahçe. Süper Ligin iki çınarı.
Ezeli rakip ebedi dost. Türk futbolunun lokomotifleri. 50’den fazla ülkede izlenen derbinin aktörleri.
Bu derbiyi diğer derbileren farklı ve özel kılan bazı fırsatlar vardı. Galatasaray’ın geçen hafta şampiyonluğu garantilemesinden sonra çok önemli gelişmeler yaşanabilirdi.
Premier Ligde Arsenal’in Manchester City’i alkışladığı gibi Fenerbahçe şampiyon Galatasaray’ı alkışlayabilir, türk futbolunda hoşgörü ve barış tohumlarının ekilmesine vesile olabilirdi.
Bu fırsatı kaçırdı Fenerbahçe. Şampiyonluk yarışında Galatasaray’ın puan kaybettiği tüm haftalarda kaçırdığı şampiyonluk fırsatı gibiydi tıpkı. Hatta daha önemliydi. Futbol ikliminin çok ihtiyacı vardı bu olgun yaklaşıma.
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek maçtan önce bu iklimin oluşması adına önemli bir adım attı aslında. Fenerbahçe Başkanını ve yönetimini maç öncesi yemeğe davet etti. Bu davete icabet etmedi Fenerbahçe yönetimi. Galatasaray’ı da alkışlatmadı sayın Ali Koç. 5 sezon başkanlık yapıp sportif anlamda başarı yakalayamayan, Fenerbahçe’ye bariz bir başarısızlık yaşatan Ali Koç aynı başarısızlığı bu konuda da yaşattı. Olgun bir tavırla Türk futbolunda centilmenlik ateşi yakıp büyük bir takdir toplayabilirdi. Başaramadı. Fenerbahçe geçen hafta şampiyonluk bu hafta da centilmenlik şansını kaybetti. Tük futbolu kaybetti belki de.
Maçın hikayesi de maç öncesi olumsuzluğun sahaya tezahür etmesiyle başladı. Fenerbahçe’de bu sezonun en skorer ismi olan Valencia, kendisine yakışmayan bir tutumla oyunu germeye çalıştı.
Hakemle, Galatasaraylı futbolcularla ve taraftarlarla münakaşaya girerek tansiyonun yükselmesine sebep oldu. Ancak maçın gerçek hikayesi çıktı ortaya. Galatasaray sezon boyunca oynadığı dominant oyunu oynadı ve yıldız oyuncularıyla 3-0’lık net bir galibiyet aldı. Direksiyonda bu kez devre arasında gelen ve hazır olmadığı için çok fazla oynama şansı bulamayan İtalyan yıldız Nicolo Zaniolo vardı.
Mükemmel iki gole imza atan İtalyanların altın çocuğu, savunma arkasına yaptığı koşu ile rakibini 10 kişi bırakarak geceye damga vurdu.
Galatasaray her iki maçta da rakibini 3-0 yenerek futbolcu ve yapılanma farkını oyuna ve skora yansıtmayı başardı. Arjantin’li yıldız Mauro İcardi ise yine bir derbiyi boş geçmeyerek NEF Arena’da kendisi ile özdeşleşen “aşkın olayım” şarkısını çaldırttı.nVictor Nelsson tüm gençlere son bir stoper performansı izleterek alkışlar eşliğinde kenara alındı. Çok büyük bir ihtimalle Galatasaray taraftarı ciddi talipleri olan Nelsson’u son kez izledi. Talipleri olan tek oyuncu Nelsson değil elbette.
Sacha Boey, Torreira ve Kerem Aktürkoğlu sayısız kulübün radarında. Galatasaray’da son bir ay içerisinde önemli ayrılıklar yaşanabilir.
Fenerbahçe ise oynadığı 6. Derbi müsabakasında da hayal kırıklığı yarattı. Fenerbahçe bu sezon Galatasaray Beşiktaş ve Trabzonspor ile yaptığı 6 derbide sadece 1 galibiyet alarak son yılların en kötü istatistiklerinden birisine imza attı. Jorge Jesus gibi önemli bir Teknik Direktörün yaşattığı bu tablonun en önemli nedeni ise futbolcu ve kadro kalitesinin yetersizliğiydi. Fenerbahçe kulübü şapkasını önüne koyup düşünmeli.
Neredeyse sınırsız sayılacak bir bütçe ile nasıl olur da bu kadar yetersiz bir kadro kurulabilir?
Bir kulüp başkanı hiçbir maddi kaygısı olmadan nasıl bu kadar başarısız olabilir?
Başkanlığı süresince -Trabzonspor ve Başakşehir de dahil- neredeyse tüm rakiplerinin şampiyonluğuna nasıl şahitlik edebilir? Bu soruların yanıtları bulunursa Fenerbahçe düzlüğe çıkar ama aksi her türlü tavır -başarısızlığın saha dışına taşınması gibi- ve tutum bu başarısızlıkların tekrarına neden olur.
Galatasaray’da ise iyi başlayan işler iyice rayına oturmaya başladı.
Dursun Özbek’in kurduğu güçlü yönetim anlayışı hem iyi bir kadro kurulmasına hem de ligin domine edildiği bir şampiyonluk macerasına dönüştü. Yönetim şu anda Avrupa’da ses getirecek takviyeler yapmayı planlıyor. Yani o kadar güçlü bir yönetim oluştu ki mevcut başarı yetersiz görülüyor.
Tünelin ucunda farklı arayışlar söz konusu…