Siyasetçilerin ve bilim insanlarının toplumsal sorunlara yaklaşımları arasındaki fark; önemli bir parametre. Bu farka bakıp başımızın ne kadar belada olduğunu anlayabiliriz. Bunu en acı haliyle yaşadığımız, anladığımız bir dönemdeyiz. Bir tarafta hiç bir ağırlığı olmayan resmi bir bilim kurulu var, diğer tarafta günü kurtaran siyasetçiler. Benzeri ülkemizin büyük utancı olan kadın cinayetleri sorunu için de yaşanıyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı dün bir televizyon programında bir açıklama yaptı. Dedi ki; ’’ Her kadın cinayeti bizim kadına yönelik şiddetteki kadın cinayeti değildir. Her intihar kadın cinayeti değildir. Her şüpheli ölüm de kadın cinayeti değildir. Bazı internet siteleri intiharları kadın cinayetlerine katıyorlar. Bu konuda dikkatli olmak lazım. Bazı STK’larımızın yayınladığı siteler var. İçişleri Bakanlığımız tespit ediyor. Biz o verileri esas alıyoruz. Basın mensuplarımıza önerim İçişleri Bakanlığımızı esas almasıdır.’’ Bu sözlerden önce de, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine dair dünya istatistiklerinin Türkiye’den pek farkı olmadığı, hatta kadın cinayetlerinde başı çekmediğimiz mealinde açıklamalar yaptı. Hem verilere hem de cinayetlere ilişkin bu açıklamalar bir itiraftır. Her gün kadınların katledildiği bir ülkede intihar gibi görünen şüpheli kadın ölümlerinin, o çok da güvenilir bulmadığınız STK’lar olmasa, nasıl hasır altı edildiğini devletin görmezden geldiğinin resmi bir ağızdan itirafıdır. Kadınlar her koşulda ve durumda öldürülmektedir. Cinayet cinayettir. ‘’Bildiğimiz şiddete dayanmıyor’’ demekse tanıdık ve şaşırtıcı olmayan bir bakış açısıdır. Çünkü devletin kadın cinayeti rakamları ile kadın örgütlerinin verileri arasında her zaman uçurum vardır.
Sayın Bakana hatırlatalım; faillerin yargı tarafından, siyasi irade tarafından korunup kollanacaklarını düşünerek cesaret buldukları bir zeminde bu meselenin siyasi tarafı, bir mahallesi olamaz. Hangi siyasi görüş olursa olsun; kadınların şiddete maruz kaldıklarını, ama intihar gibi gösterilerek, ama hak edilmiş olduğu iddia edilerek göz göre göre öldürülmelerini kabul etmeden bu sorunu çözemeyiz. Bir vekilin evinde ölen göçmen işçi bir kadınla, aylardır nerede olduğuna dair hiçbir gelişme olmayan gencecik bir kadının bulunması için mücadele etmesi gereken bir bakanlıktır ihtiyacımız olan. Derdiniz kayıp kadınların bulunması, faillerin cezalandırılması, cinayetlerin önlenmesi olmalıdır. İçinde olduğunuz iktidarı sizin konumunuzdaki konularda iyi göstermeye çalışmak hem cinslerinize ihanettir Sayın Bakan!.. Siz kadınlarla ve kadın örgütleri ile dayanışın lütfen. Bunu, sizi o koltuğa bir erkek getirmiş olsa da, bu ülkedeki her kadına borçlusunuz… Hiç merak buyurmayınız, bu ülkedeki kadınlar bunun da altından kalkar, siz bugünler geçtikten sonra nasıl hatırlanacağınızın altından kalkmaya bakın. Kolay gelsin…