Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

OYNAMAK İSE MEDİTASYON GİBİ BİR ŞEY

Yıllar önce annesiyle tanıştım ‘Şu Dağın Ardı İran’ kitabının yazarıydı ve hikayesinden çok etkilenmiştim. Bu kadın benim arkadaşım olmalı dedim ve o gün bugündür Meltem Vural can arkadaşlarımdan biri. Dolayısıyla kendimi aileden saydığım için kızının yolculuğunu yıllardır yakından takip ediyorum. Ben ona peri kızı diyorum kendisi, kalbi, duruşu ve oyunculuğu güzel insan. İzlediğim her projesinde bana onun güzel enerjisi geçiyor ve alkışlarımla kendisine eşlik ediyorum. Nilperi Şahinkaya gün geçtikçe başarılarıyla adından söz ettiriyor. Tiyatro sahnesinde, dijital platformlarda ve dizi projelerinde son olarak da bir reklam filmi ile karşımızda kendisi. Nilperi en yoğun olduğu güzel ve başarılı bir dönemi yaşıyor. Oyunculuk yolculuğundaki bu güzel döneminin heyecanını paylaşmak ve özlem giderebilmek için Nilperi ile online sohbette buluştum. Sizleri de bu buluşmaya ortak etmek için bir röportaj gerçekleştirdim. Herkese sağlıklı ve mutlu pazarlar dileriz.

Nilperi yoğun bir dönemdesin şu an hangi projeler var?
‘Yasak Elma’ dizisi, Blutv’de ‘Aynen Aynen’ ve Gain’de ‘Elektro Monolog’ projesi var. Tiyatroya mecburen ara verdik ama ‘Kalp’ oyunu da devam edecek. Cem Yılmaz’ın yeni projesinde yer alıyorum onun hazırlıklarına da başladık.

Cem Yılmaz’ın projesi için provalara başladık
Cem Yılmaz’ın projesinden ve rolünden bahsedebilir misin?
Netflix’te yayınlanacak olan ‘Erşan Kuneri’ isimli dizi için provalara başladık. Dizi yaz aylarında çekilecek ve tamamlanacak. Karakterime dair küçük bir ipucu verebilirim dizideki en cilveli karakter. Projedeki karakterlerin hepsinin kendine has özellikleri var ve komikler. Çok güzel bir hikaye bekliyor bizi çok heyecanlıyım.

İşimi yapabildiğim için şükrediyorum
Nilperi en güzel dönemini yaşıyorsun ne güzel birbirinden farklı rollerde aynı anda izledik seni. Bir oyuncu olarak kendini nasıl hissediyorsun?
Bir oyuncu olarak talep görmek, talep edildiğini bilmek insana kendini iyi ve güvende hissettiriyor. Roller gelmeye başlayınca ve projeler sana sunulunca sanırım bu sektörde bir yerim var artık diye düşünüyorsun. Günün sonunda zor bir dönem geçiriyoruz, insanlar zor durumda bunu düşünmeden edemiyorsun ama kendi açımdan çalışmak çok iyi geldi bana ve işimi yapabildiğim için şükrediyorum.

Bir ara umutsuzluğa kapıldım
Bu yolculuk nasıl geçti Nilperi çok zorlandığın zamanlar oldu mu şu anki durumuna gelirken ki motivasyonun neydi?
Evet zorlu geçti bir kere uzun bir süre beklemek zordu. İlk işe başladığımda her şey daha kolay olur diye düşünüyordum ama öyle olmadı her şey daha yavaş gelişti. İlk dizim ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ de oynadıktan sonra bir sürü teklif gelir rahatlıkla proje ve rol seçerim diye beklerken hiç öyle olmadı. Sonraki projemden sonra da öyle olmadı. Teklifler tek tük geliyordu ve hep aynı tarz roller, aynı tip kadınlar onu da beklemiyordum. O yüzden bir afalladım o da çok uzun sürdü 1-2 sene değil 6-7 sene böyle gitti diyebiliriz. Çok fazla alkış da almadım aslında şöyle söyleyeyim oyunculuğa dikkat eden bir seyirci kitlesi var ve onlar ‘aaa ne güzel oynuyorsun’ diye tabii ki takdir etti ama o kadar. Onun geri dönüşü daha çok rol, daha çok proje, daha çok para anlamında çok yavaş ilerledi. Hatta bir ara baya umutsuzluğa kapıldım hep böyle gidecek herhalde ben çok kürek çekip anca milim milim ilerleyebileceğim diye düşündüğüm oldu. Eğitimini aldığım ve sevdiğim meslek oyunculuk olduğu için ne olursa olsun buradan ilerlemek istedim başka biri olsaydı bence bırakırdı. Bir dönem sadece tiyatro yaptım eğer tiyatro olmasaydı ne yapardım bilmiyorum delirirdim herhalde.

Doğru zamanda doğru insanın aklına düşmekle ilgili her şey
Şu anki projeler sana nasıl geldi, o rol seni nasıl buldu mesela Cem Yılmaz projelerinde seni neden tercih ediyor?
Cem Yılmaz ile bu üçüncü projemiz ve beni tercih etme sebebi öncelikle iyi anlaştığımız için o elektrik, o enerji tuttu. Ben uyumlu biriyim bence onu da sevdi böyle şeyler önemli. İyi ilişki kurmak önceki projelerden dolayı beni tanıdığı ve oyunculuğumu bildiği için beni tercih etti. Aslında bizim sektörde belli gruplaşmalar oluyor birbirini tanıyanlar birbiriyle çalışmaya başlıyor ilişkilerle ilgili de bir durum var. ‘Aynen Aynen’ tamamen ajansım sayesinde oldu Uraz Kaygılaroğlu ile zaten çalışmak istiyorlardı Uraz bu rolde Nilperi olur demiş onun aklına öyle düşmüşüm. Birinin doğru zamanda doğru insanın aklına düşmekle ilgili her şey bence. ‘Yasak Elma’ ajansım aracılığıyla teklif olarak geldi eski projelerimi görmüşler ve akıllarına gelmişim.

Ben oyuncu olmak istiyorum
Aileden dolayı çocukluğun yabancı ülkelerde geçti. Peki oyuncu olmak fikri nasıl doğdu?
Aslında çok hayal kırıklığı gibi bir cevap vereceğim çünkü çok basit bir cevabı var. Annemle babam 9 yaşında beni bir tiyatro oyununa götürdü oradaki kostümlere, dekorlara bayıldım. 9 yaşındaki çocuk aklımla da orada olmak istedim hatta her gün orada olmak istedim. O zaman dedim ki “ben oyuncu olmak istiyorum” aslında mantıksız bir yerden bu karara varmış oluyorum. Sonra da bu kararı hiç sorgulamadım ve bu kararı hiç sorgulamadığım için de oyuncu oldum. Bir de şunu hatırlıyorum; 10 yaşında Türkiye’ye geldik arkadaşımla bir oyun yazdık ve yönettik yılsonunda da anne ve babalarımıza oynadık. Anneler babalar belki de kim bilir bir çocuğu mutlu etmek için söylemişlerdir şimdi düşündüğümde fark ediyorum bunu. “Ne kadar güzel oynuyorsun, çok iyi oyuncusun ve sen kesin oyuncu ol” dediler ve ben de o fikri alarak evet ben çok iyi oyuncuyum, doğru yoldayım, oyuncu olmak için doğmuşum düşüncesiyle bir daha da hiç sorgulamadan bu kararı verdim ve o yolda ilerledim. Hayatıma bu şekilde devam ettiğim için oyuncu oldum aslında ve başka bir şey olmak aklıma gelmedi.

Oynamak meditasyon gibi bir şey
Memnun musun oyuncu olduğun için, oynamak nasıl bir şey peki?
Çok Memnunum. Oynamak nasıl bir şey onu çok tarif edemiyorum meditasyon gibi bir şey yani. O anda tam olarak oradasın hem sette olduğunu biliyorsun hem o karakter olarak bir senaryo canlandırıyorsun yani algıların tamamıyla açık o acayip bir his, o hissi çok seviyorum o yüzden oynamayı çok seviyorum. Tadını çıkartabildiğin bir şey oyunculuk ve çok keyifli.

Yabancı dillerim yurt dışında oyuncu olmak için işime yarar
Nilperi birden fazla dil biliyor olmanın önemini gördün mü sana bir ayrıcalık kazandırdı mı?
Hiç ayrıcalığını ya da önemini görmedim maalesef. Yabancı dillerim yurt dışında oyuncu olmak için işime yarar ama şimdilik öyle bir yol seçmedim.

Fransızcam Türkçem kadar iyi ikinci anadilim diyebilirim
En azından sektörden ‘a ne güzel dil biliyor’ diye övgü almışsındır, kaç dil biliyorsun?
Fransızca ve İngilizce biliyorum İtalyancam ve Almancam epey azaldı zamanla. Yok öyle bir övgü durumu olmadı ama sosyal medyada bildiğim diller üzerinden övgüler alıyorum. Fransızca şarkı söylediğim bir post koymuştum “Fransızcayı bu kadar ana dilin gibi bildiğini bilmiyordum” diyen çok güzel övgüler aldım. Bana çok tatlı geldi bu güzel yorumlar ve ruhum okşandı. Ama oyunculukla ilgili hiçbir işime yaramadı özellikle Fransızca ile ilgili çok isterdim çünkü Fransızcam Türkçem kadar iyi ikinci ana dilim diyebilirim. Şimdi düşünüyorum Cem Yılmaz’ın filminde İngilizce yabancı dilde oynadığım bir projeydi.

İfade özgürlüğü olmadan ne insan ne toplum ilerleyebilir
Çocukluğunun değişik ülkelerde geçmesi ve oralarda yaşamak sana neler kattı?
Oyunculuk anlamında çok büyük bir avantaj çünkü birçok kültür, farklı yaşam tarzları ve bakış açısı gördüm. Farklı milletten insanlar tanıdım bence oyunculuğumda beni esnek ve yelpazesi geniş bir oyuncu yaptı. Onun dışında her meseleye objektif bakabiliyorum çünkü esnek olmak bir konuyu her açıdan irdeleyebilmemi sağlıyor. Objektif yaklaşmak at gözlüğü takmadan “ben haklıyım” yarışına girmeden, her şeye körü körüne inanmadan karar alabilmeyi sağlıyor bence bu çok önemli. Fransız eğitimi bu konuda çok iyi: bize sınavlarda tek cümle soru sorup sayfalarca tez yazdırırlardı düşüncemizi sağlam argümanlarla desteklemeyi ama başka bakış açılarını da sunmayı öğrettiler. Bu özgür düşünce biçimi daha sonra hayata da yansıyor ve o yüzden eğitim sistemi çok önemli şık işaretleyerek mezun olmak yetersiz. Ayrıca tabular, sansürler de sorgulamayı bastırıyor düşünce ve ifade özgürlüğü olmadan ne insan ne toplum ilerleyebilir.

Emre ile çok enteresan çağımıza uygun bir tanışma şekli oldu
Sevgilin Emre Yusufi ile tanışman nasıl oldu ilginç bir hikayesi var?
Ankara’ya annemi ziyarete gitmiştim aslında Emre’yi annem gösterdi. Annem ile birlikte Atakule’de alışverişe çıkmıştık. Alışveriş yaparken annem “sana bir heykel göstereceğim bayılacaksın” diyerek beni oraya götürdü sanki birden anneme bir his geldi sanki tutturdu bu heykeli görmen lazım diye. Heykelden çok etkilendim, çok güzelmiş dedim annem bana dedi ki bunu normalde hiç yapmaz “heykeli yapanın ismi Emre Yusufi eserin fotoğrafını çek, onu da etiketle ve hikayende paylaş” dedi. Normalde benim aklıma gelmez öyle şeyler, annemin de gelmez ama annem ile öyle bir an yaşadık. Storymde paylaşım yaptım sonra Emre paylaşımı fark etti, bana dm den yürümeye başladı, yürüdü yürüdü derken seviyeli sizli bizli yazışmalar, fotoğraf beğenmeler falan derken bir noktada buluşalım dedik. O gün bugündür sevgiliyiz. Çok enteresan çağımıza uygun bir tanışma şekli oldu gerçekten.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi