Kötü olur da bu kadar mı kötü olur?
Trabzonspor’a gönül veren taraftarlar bu ‘kahır’ sezonunun bir an önce bitmesini bekliyorlardır. Geçen senenin şampiyonunun içinde bulunduğu durum, içler acısı. Takım dört teknik direktör, iki başkan değiştirdi, “tık” yok… Bitik akü sanki, bir türlü marş basmıyor… Yokuş aşağı vurdursa bile, kâr etmiyor…
Her yeni başlangıcın kredisi vardır. Nenad Bjelica, Trabzonspor’da enkaz devraldı. Daha önce de yazdım; bu enkazdan önümüzdeki sezon için bir bina yapabilmek zor. Her şeyden önce, binanın iskeletini doğrultmak gerekir. Şirazesi kaymış takımın, omurgasını düzelteceksin ki takım toparlanabilsin. Dördüncü kez Trabzonspor teknik direktörü olarak sahaya çıkan Hırvat Hocanın geride kalan üç maçta, bir iskelet oluşturması gerekmez miydi? Elbette gerekirdi… Gel gör ki, Fenerbahçe karşında Trabzonspor’u yine tanıyamadık…
35 yıldır futbolla içli dışlıyım… Trabzonspor maça öyle bir taktikle başladı ki, evlere şenlik… 5’li defans, önlerinde tek ön libero, üçlü orta saha ve tek forvet dizilişine ilk defa rastlıyorum doğrusu… Fenerbahçe’nin ilk golünün geldiği 11. Dakikaya kadar, sadece 22 pas yapabildiler. Bu maç başlangıcı dizilişiyle, çok iyi bir istatistik doğrusu… Semtten 11 kişi çıkarıp Saraçoğlu’na maç yapmaya gitsek, 5’li defans oynarız… Tamam Hoca yeni, eyvallah takımı tanımaya çalışıyor ama bu kadar acemilik de fazla değil mi? “İlk elin günahı olmaz” dedik, Sivas maçındaki rezaletini sineye çektik… Konya deplasmanı için, “acele etmeyelim” dedik. Arada, Ankaragücü karşında- üstelik Ankaragücü neredeyse maç boyunca on kişi oynamasına rağmen- ite kaka alınan galibiyet sonrası “Pollyannacılık” oynadık… Ama artık yeter birader… Beşli defans nedir ya? Malzemeci bu taktikle takımı sahaya sürmez… Bir takım, dört haftadır hiç mi ileriye gitmez? Bir hoca, bir aydır takımın başında olduğu halde, bu kadar mı yanlış kadro ile sahaya çıkar? Hiç mi rakip analiz edilmez? Jesus, her büyük maça klasik haline gelen inadıyla, üçlü savunma ile çıkıyor. Bir tarafta Trezeguet, diğer tarafta Visca ile maça başlayıp Umut Bozok’u beslemek ya da defans arkasına adam kaçırarak gol aramak gerekmez miydi? Bence, bu maç hocaya yazar. Hırvat Bjelica, bu maça hiç çalışmamış.
İşin üzücü yanı da şudur ki; Trabzonspor camiasında “acaba” endişesi oluşmaya başladı. “Acaba, Nenad Bjelica doğru isim mi?” Bir aylık sürede takımı tanıyamaması, halen denemeler yapması, takımın oyun olarak kıpırdamaması bu soruyu sorduruyor bize. Kabul, Hırvat Hoca takımın başına geldiğinde, kimse Trabzonspor’un şiir gibi futbol oynamasını beklemiyordu… Bir ayda, bir mısra da yazılamayacaksa üzerine düşünülmesi gereken çok konu var demektir. Kâhin ya da falcı değilim ama önümüzdeki sezon başında da bu performans devam ederse, Ertuğrul Doğan çok istediği başkanlığa erkenden veda eder…
Fenerbahçe, zorlanmadan kazandı. Vitesi hiç yükseltmeden, rölantide, kendini yormadan üç puanı cebine koydu. Bu maç, Jesus’un ilk derbi galibiyeti olması dışında bir anlam ifade etmemeli Sarı- Lacivertli takım için… Galatasaray, önündeki iki maçı kazanırsa derbinin hiçbir önemi kalmaz. Ancak, Sarı Kırmızılı takım Sivas ve Ankaragücü maçlarından 3 puan çıkartır Fenerbahçe de Antalyaspor’u yenerse, ligin sonu muhteşem bir finale sahne olur.